-Bipolar bozukluk nedir? Tanısı nasıl konur, hangi testler uygulanır?
Cevap: Eski isimlendirme ile “Manik depresif” hastalıktır. Bipolar demek, iki uçlu demektir. Yani; bir ucunda depresyon diğer ucunda Hipomani ya da mani vardır. Bazen de karışık olarak birarada olan bir hastalıktır. Depresyon dönemi, klasik depresyonlara göre daha uzun ve ağır seyreder. Yaşamdan zevk alamamak, mutsuzluk, aşırı bir halsizlik ve uyuklama hali, bazen yataktan kalkmadan günlerce uyuma durumu, aşırı duygusallık ve çabuk ağlama, sabırsızlık ve ani öfkeler, sinirlilik halleri, iştahta azalma ya da aşırı yemek yeme, cinsellikten soğuma, yalnızlaşma, kimseyle görüşmeme, sorumluluklarını yerine getirememe, intihar düşünceleri, her şeyin boş ve anlamsız gelmesi, alkol, kumar, madde, internet bağımlılığı gelişmesi riski bu dönemde yüksektir. Kişi adete “yaşayan bir ölü “gibidir. Hipomani ve manide ise aşağıdaki durumlar ortaya çıkar.
Bazı günler içimiz içimize sığmaz coşkulu, enerjik, heyecanlı, sürekli oradan oraya koştururuz. Herkesi neşelendirir, güldürürüz, hayata toz pembe bakarız. Sürekli üretiriz, girişimcilik yönümüz artar. Bu özelliklerimiz bazen sürekli olabilir. Yapı olarak, doğamız böyle şekillendirilmiş olabilir. Bu tip insanlarımız çok sempatik sıcak, sevecen olurlar, neşeleri bulaşıcı olur, her girdikleri ortamda yüzleri güldürebilirler, çok muziplikler yaparlar. Taklit yetenekleri de fazla gelişmiştir. Karşı cinsi çok çabuk baştan çıkarabilirler. Bu tip insanlara “Hipomanik” denmektedir. Hipomani çevreyle ciddi bir problem yaşamaz…
Manide şu belirtiler görülür:
Duygu durumu;
Gerçek durumuyla uyumsuz bir iyilik, neşelilik hali vardır. Her şey çok güzel ve zevklidir hayattan müthiş bir zevk alınır. Kişinin içi içine sığmaz. Sürekli güler, eğlenir kahkahalar atar. Şarkı, türkü, ilahi söyler, eğlenir oynar, dans eder kimseyi umursamaz. Bazen engellendiğinde kızar, taşkınlık gösterir, küfreder.
Bilinçsel alanı
Manik insan kendini çok değerli, büyük görür. Megolomaniktir. Her şeyi o bilmektedir, önemli projeleri, düşünceleri vardır. Birileri kendisini çekemiyordur.
Düşüncelerin akışı ve çağrışımları çok hızlanır. Konudan konuya atlarlar, kafiyeli konuşur; zihni çok açılır, hafızası saat gibi çalışır. Dikkati çok çabuk dağılır her şeyi görür ve ilgilenir. Bir konuya tam yoğunlaşamaz. Bazen gerçeğin dışına çıkar.
“Ben erdim, peygamberim, mehdiyim, Atatürk’üm ülkeyi, insanlığı kurtaracağım” diye hezeyanlar ortaya çıkar.
Hezeyanlarına uygun sesleri işitebilirler (Halüsinasyonlar) izlendiğini kendisine komplolar kurulduğunu söyleyebilirler her tarafı araştırır, şüphe ile bakar bazen polise başvurur takip edildiğini söyler. Bu durumda olan manik hastalar yanlışlıkla şizofren damgası yiyebilirler, oysa mani düzelince bu “psikotik- şizofrenik belirtiler de” düzelir…
Konuşma ve Hareket Alanındaki Belirtiler
Manik insan sürekli konuşur makinalı tüfek gibidir eskiler buna “İshal i Kelam” derlermiş. Konular birbirinden kopuktur, fikir uçuşmaları vardır. Hareketleri çok artar, yerinde durmaz, sürekli gezer, seyahate çıkar, tanımadığı insanlarla bile hemen samimi olur. Şiirler, öyküler yazmaya başlar, resimler çizer, yeni atılımlar yapar, riskli davranışlara girer, aşırı ve gereksiz para harcar. Kendisini ilgilendirmeyen konulara da bulaşır, başını derde sokar. Aşırı alkol, sigara tüketebilir. Çok hızlı ve tehlikeli araba kullanır. Büyük yatırımlara girip zarar edebilir. Ani bir kararla boşanıp yeniden evlenebilirler.
Bedensel Belirtiler
Uykusu çok azalır,1 saat bile uyuyamayabilir, lakin uykusuzluktan yakınmazlar. Cinsel dürtüleri, istekleri çok artar. Ayırım yapmaksızın seks ilişkisine girebilirler, çok konuşmaktan dolayı sesleri kısılabilir, aşırı hareketten dolayı kilo kaybedebilirler. Mani tablosunda olan kişi hastalığını kabul etmez. Bunun için çevrenin anlayışlı, nazik bir biçimde yaklaşıp onu ikna ederek doktora götürmeleri gerekir. Bu şekilde hasta ikna edilemezse ne şekilde tedavi ettirilebileceği bir psikiyatriste danışılarak öğrenilmelidir. Mani bir nöbettir ve baskılanabilir, tekrarlanmasın diye koruyucu ilaçlar kullanmak gerekir. (Mizaç düzenleyicileri) Mani nöbetindeki insanın davranışları kişinin kontrolü dışında gelişir. Hasta yakınlarının suçlayıcı yargılayıcı yaklaşmamaları gerekir. Hastaya yapılabilecek en iyi yardım bir an önce tedavisine yönlendirmektir.
-Bipolar bozukluk ağırlıklı olarak hangi yaş grubunda görülür? İki uçlu duygu durum bozukluğunun genetik geçişliliği olduğu söylenir bu doğru mudur?
Cevap: Her yaş grubunda görülebilir. En sık 15-25 yaş arasında yoğunlaşır. Genetik yatkınlık çok belirgindir. Ailesinde aynı hastalık ya da başka bir duygu durum bozukluğu olan bireylerde daha sıklıkla görülür. Ama mutlaka her bireyde olacak diye bir geçiş yoktur.
– Manik ve depresif faza geçişlerde hastalara nasıl davranılmalıdır?
Cevap: Hasta yakınlarının bu hastalık hakkında bilgilenmeleri çok önemlidir. Belirtilerini tanımaları ve gidişatın nasıl olacağını tahmin edip, önceden önlem almaları elzemdir. Hastalığın biyolojik kökenli olduğu ve hastaların kontrolünde olmadığı gerçeği iyi kavranmalıdır. Hastalarına sevgiyle, şefkatle, tatlı dille, ama açık ve kararlı bir dille yaklaşsınlar. Zıtlaşmasınlar, inatlaşmasınlar. Hele hele fiziksel şiddete baş vurmasınlar. Doktorlarla mutlaka iletişim halinde olmalılar. İlaç kullanımında ve doktor seanslarında mutlaka onlara destek olmalılar. Özellikle depresif dönemde çok unutkan olduklarından, hasta yakınlarının ilaç kullanımını takip etmesi gerekir.
– Bipolar bozukluğun tedavisinde nasıl bir yol izlenir? Tedavide yeni gelişmeler var mıdır? İlaçsız tedavi mümkün müdür?
Cevap: Bipolar hastalık, şeker ve tansiyon hastalığı gibi devamlı ilaç kullanmayı gerektiren biyolojik genetik kökenli bir hastalıktır. Tedaviden esas amaç; kişinin ne depresyon ne de hipomani ve mani yaşamamasıdır. Tedaviye rağmen bazen bu gerçekleşmeyebilir. Farklı tedavi seçenekleri devreye sokulur. Bugün için geliştirilen çok iyi ve yan etkisi az ilaçlar vardır. Güvenle kullanılabilir. İlaçsız tedavi mümkün değildir.
– Depresif fazda görülen intihar eğilimlerini engellemede ilaç tedavisi yeterli midir?
Cevap: Tedaviden beklenen kişinin depresyona girmemesidir. Onun için koruyucu-önleyici tedaviler devamlı olmalıdır. Buna rağmen depresyon ve intihar eğilimi varsa ve yoğunsa, mutlaka hastaneye yatırıp; ilaçlara göre daha az yan etkiye sahip elektro şok tedavisi uygulanmalıdır.
– Bu bozukluğu yaşayan insanların sıra dışı olduğu söylenir. Özellikle ünlü ressam, müzisyen ve yazarlarda bu bozukluğun görülmesi dikkat çekicidir. Bipolar bozukluğa sanatçı hastalığı demek mümkün müdür? Örneklendirebilir misiniz?
Cevap: Bu insanlar çok renkli, sanatsal ve “yaratıcı” özellikleri olan sıra dışı insanlardır. Van Gogh, Salvador Dali, Dostoyevski, Michalengelo bu hastalıktan mustarip ama iz bırakmış insanlardır.
-Bipolar bozukluk yaşayan hastalar çevreleri için tehlike arz ederler mi bu kişiler sosyal yaşantılarını sürdürebiliyorlar mı ve hangi hallerde gözetim altında tutuluyorlar?
Cevap: Bipolar hastalar, kendilerine çok engel olunduğunda, sert konuşulup aşağılandıklarında agresif olabilirler. (Tıpkı “normal” insanlar gibi) Onlarla çok açık, dürüst, net konuşmak gerekiyor.
Depresyon döneminde çoğunlukla “atıl” durumdalar. İşlerini yapamazlar, sorumluluklarını yerine getiremezler. Bu nedenle onlara yardımcı olmak ve beklentileri azaltmak şarttır. Yanlarında olduğumuzu her zaman hissettirmek ve destek olmak tedavilerini olumlu etkiler.
Mani döneminde, çoğunlukla hastalıklarını kabul etmediklerinden ve çok coşkulu, keyifli olduklarından “kafasına göre” hareket ederler.
Aşırı alış veriş yaparlar, ellerine fazla para ve kredi kartı vermemek, ama harçlıksız da bırakmamak gerekir. Bu dönemde ne yapıp edip tedaviye yönlendirmek ona yapılacak en büyük iyiliktir. Çoğunlukla tedaviyi reddederler, kaçarlar. Kanunî ve hukukî bazı yolları kullanmak gerekirse, doktorla istişare halinde uygulamaya geçmek doğru olur. Mani döneminde artmış, abartılı bir yaşam söz konusudur. Hasta ikna edecek, ya da sözünü dinleyecek, belki korkacağı aile ve arkadaş-dost çevresinden birisiyle tedaviye götürmek gerekebilir.
-Bipolar bozukluk yaşayan kişilere ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz?
Cevap: Manideyken söz geçiremezsiniz; depresyonda iken ve normal haldeyken onları bilinçlendirmek önemlidir. Hastalık kişinin elinde ve iradesinde olmadığından ve sık tekrarlayabildiğinden devamlı ilaç kullanmaları gerektiği anlatılmalı ve ikna edilmelidir. Asla uykusuz kalmamalılar, gece işlerinde çalışmamalılar. Uykusuzluk bu hastalığı tetikler. Düzenli bir iş ve yaşamlarının olması sağlanmalıdır. Çok yetenekli ve zeki, yaratıcı insanlardır. Sanatsal faaliyetlere teşvik edilmeliler. Hem terapi hem üretim yapılmış olunur.
Evlenmeleri durumunda, eş adaylarına mutlaka hastalıklarından bahsedip, dürüst davranmalılar. Kadınlar, doktor kontrolünde çocuk sahibi olabilirler.
Dr Nihat Kaya