Batı’nın Rusya oyunu?

Türkiye – Rusya ilişkileri gergin. O kadar ki, kara sınırı olmayan iki ülke arasında bir savaş çıkmasından bile korkuluyor. İlişkilerde Rusya’nın daha haksız ve saldırgan olduğu açık. Başka bir deyişle gerginlikte asıl sorumluluk Rusya’ya ait. Bununla beraber bir savaş patlarsa hangi ülkenin haklı hangisinin haksız olduğunun pek önemi kalmayacak ve her iki tarafta da ağır tahribat ortaya çıkacak. Muhtemel bir savaşta Türkiye’nin daha dezavantajlı olduğu açık, zira Türkiye’nin Rusya ile kara sınırı yok ve Rusya’nın uzak mesafelerden ölümcül ateş açma kapasitesi çok daha güçlü.

Tersini söyleyenlere hayret ediyorum; savaşlar daima kötüdür. Çok sayıda insanın ölmesine ve ağır maddî,  manevî kayıplara sebep olur. Bu yüzden, savaşa gitmekte her zaman çok dikkatli ve yavaş olmak, tekrar tekrar düşünmek, savaşı önleme yollarını sonuna kadar kullanmak gerekir. Bunu söylerken ne olursa olsun asla savaşa girmemeliyiz demiyorum. Savaştan mutlak olarak uzak durmak, açık, ciddî, haksız saldırılara bile cevap vermemek pasifizmi bana doğru ve makul görünmüyor. Bu tavrın potansiyel saldırganlıkları, tecavüzleri tahrik ve teşvik etmesinden korkarım. Ancak, bir savaşa girişmek için o savaşın haklı olması gerektiğini düşünüyorum. Teoride buna ‘Haklı Savaş’ adı veriliyor. Tek haklı savaş ise nefsi müdafaa savaşı.

Gelgelelim bu ilkenin altını çizmek her şeyi anlamaya ve problem anlarında kolayca karar vermeye yetmiyor. Nefsi müdafaanın tanımı ve teşhisi meselesi ilâve zorluklar ortaya çıkartıyor. Kuşkusuz, A ülkesinin doğrudan doğruya ve kendi topraklarında saldırısına uğradığı B ülkesine cevap vermesi meşru müdafaadır. Peki, A ülkesi B ülkesinin dolaylı ve aracılarla yürütülen saldırısına uğrarsa ne olacak? Bu durumda neyin ne olduğunun net tespiti daha zor.

Rusya uzun ömürlü, belki hiç dinmeyecek bir psikolojik travma yaşıyor. Bu zaten potansiyel olarak mevcut Rus şüpheciliğini ve saldırganlığını tahrik ediyor. Rusya kendisinin dört bir yandan kuşatılmak ve dünya oyuncusu olmaktan çıkartılmak istendiğini düşünüyor. Bu görüş ve hissiyatında en azından kendince haklı ve/veya anlaşılabilir taraflar olabilir. Bu yüzden Rusya Sovyetler Birliği zamanındaki imparatorluğunu tekrar kurma peşinde. Her hamlesi buna yönelik. Ancak, bunu böyle ifade etmek yerine güvenliğini ve NATO ittifakının “düşmanca” tavırlarını hamlelerine gerekçe gösteriyor.

Bu yüzden Rusya’nın hem komşu ülkelerle hem de tüm ana güçlerle ilişkileri kötü. Baltık Denizi, Doğu Ukrayna, Kırım başlıca çekişme alanları. Suriye’de vaziyet çok daha karışık, karmaşık. Rusya’nın Batı ülkeleriyle olan ihtilâfları en az Türkiye ile ihtilâfları kadar derin. Daha geçenlerde Norveç savunma bakanı Baltık Denizi’nde Rusya ile savaş çıkabileceğinden söz etti. NATO Avrupa Kuvvetleri komutanı Rusya’nın büyüyen bir tehdit hâline geldiğini ve bu ülkeye saldırabileceklerini söyledi. Açık ki,  Batı bloku Rusya’yı yakından takip ediyor ve sınırlamak, mümkünse terbiye etmek istiyor.

Türkiye Batı’nın kendisini Rusya’yı terbiye etmede, askerî ve ekonomik bakımdan zayıflatmada bir araç olarak kullanmak istemesi ihtimâline karşı çok dikkatli olmalı. Batı, dışında kalacağı bir Türkiye – Rusya savaşının Rusya’yı zayıflatacağını düşünerek, iki ülkeyi silahlı çatışma içine çekmek için çeşitli tezgâhlar çevirebilir. Batı siyasî, askerî ve diplomatik tarihi bu tür dolapların hikâyeleriyle dolu. Bu yüzden Türkiye elbette Rusya’ya karşı çıkarlarını korumaya çalışmalı ama gerilimi kontrol altında tutan bir politika izlemeli ve Rusya’ya karşı Batı’nın bir ön cephe ülkesi/karakolu hâline getirilmesine izin vermeyeceğini Batı’ya da Rusya’ya da hissettirmeli.

Yeni Yüzyıl, 03.03.2016

http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/batinin-rusya-oyunu-1525

Bu Yazıyı Paylaşın

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et