Barışseverlerin dikkatine!..

Şemdinli’de olup bitenlerin anlamını hepimiz biliyoruz.
PKK hep hayalinde olan bir projeyi, Suriye’deki gelişmelerin iyi bir fırsat yarattığı düşüncesiyle bir kez daha hayata geçirmeye çalışıyor. Hedefi 1992’de Şırnak’ta denediği gibi Şemdinli merkezini ele geçirmek; oraya “bayrağını dikmek”, güvenlik güçlerini ilçeyi bombalamaya zorlamak; ilçe merkezinde güvenlik güçleriyle sokak çatışmalarına girmek… Bir başka deyişle tıpkı Suriye’deki gibi bir “iç savaş” görüntüsü yaratmaya çalışmak, böylelikle bütün dünya kamuoyuna “Arap Baharı’nın Türkiye’ye de sıçradığı, Türkiye Kürdistanı’nda silahlı halk ayaklanması başladığı” fotoğrafını verebilmek…

Aslında PKK’nın “silahlı halk ayaklanması” tablosu yaratma çabaları Arap Baharı başladığından beri hiç aralıksız sürüyor. Bunun için epey de deneme yaptı ama hiçbirinde bölge halkının kitlesel katılımını sağlamayı ve istediği görüntüyü vermeyi başaramadı.

Askeri olarak başaramaz ama…

Öğreniyoruz ki, bu defaki “kalkışma” hazırlıklarına aylar önce başlıyor. On ay önce sivil kıyafetlerle ilçeye sızan keşif kolu stratejik noktalara mayınlar döşüyor, uçaksavarlar yerleştiriyor. Ancak halkın istihbaratı sayesinde “planlanan büyük operasyon” çöküyor. Bölgeye yönelik büyük bir askeri operasyon düzenleniyor ve PKK, “silahlı halk ayaklanması” tablosu yaratma hedefine uygun olarak, askeri birlikler karşısında geri çekilmeyip çatışmaya giriyor. Bir başka deyişle, şimdiye kadar uyguladığı gerilla savaşı taktiklerinden farklı olarak, bulunduğu yerde kalıp silahlı kuvvetlerle “cephe savaşı”na girişiyor.

PKK’nın bu projesini askeri olarak başarıya ulaştırmasının mümkün olmadığını biliyoruz.

Ama eğer Türkiye kamuoyu, özellikle de demokrat kamuoyu doğru tavır almazsa, siyasi olarak başarıya ulaşmaları, dünya kamuoyunu psikolojik olarak etkilemeleri mümkün olabilir.

AK Parti’ye karşı PKK’yla ittifak

Ne demek istediğimi açayım:

Ordu güçlerinin, ilçe merkezine konuşlanmış silahlı teröristlere karşı operasyon yürütürken, sivil halkı bölgeden uzaklaştırmak, bölgeyi ablukaya almak ve giriş çıkışı engellemek gibi tedbirleri alması kaçınılmazdır. Yürütülen bu operasyonun yerel halkı belli oranlarda olumsuz etkilemesi de kaçınılmazdır.
Önümüzdeki günlerde PKK’nın bu durumdan yararlanmaya çalışacağını; bölge halkının arkasına saklanarak, halkın mağduriyetini ön plana çıkararak “halkına karşı saldırıya geçen ordu” imajı yaratmaya uğraşacağını da biliyoruz.

İşte bu noktada, Türkiye kamuoyunun basiretli, gerçekçi ve sağduyulu olmasının ve PKK’nın bu propagandasının aleti haline gelmemesinin önemi büyüktür.

Bugünkü şartlarda hiç kimse TSK’dan ya da hükümetten Şemdinli için yapılan planlara seyirci kalmasını bekleyemez. Ordu elbette görevini yapmak ve bölgeyi ele geçirmek isteyen güçleri püskürtmek zorundadır.
Bugünkü şartlarda soyut “Silahlar değil, siyaset konuşsun” sloganlarıyla sözde barış kampanyaları yürütmek de, Halep-Şemdinli benzetmeleri yapmak da barışa değil tam tersine PKK saldırganlığının artmasına hizmet eder.

Hele hele PKK’nın bu atağını AK Parti’yi zayıflatmak için kullanmaya kalkanlar; AK Parti iktidarına karşı PKK’yla ittifak yapılabileceğini yazıp çizenler bu çizgilerinin hesabını kolay kolay veremezler.

Hâlâ “İki taraf da silah bıraksın” diyenlere…

Hâlâ “iki tarafa” da “silah bırakma” çağrısı yapıp duranlar, PKK’nın Leyla Zana’nın Erdoğan hakkındaki konuşmalarının ardından yaptığı açıklamaları dönüp bir daha okusunlar.

Ne dedi PKK o açıklamalarda?

“Erdoğan bu işi çözemez, bir sivil çözümü olmaz. Sivil çözüm, barışçı bir çözüm dönemi geçmiştir. Biz savaş ve silahlı çözüm dönemini başlattık.”

Bu açıklamalardan sonra hâlâ “her iki tarafa da” silah bırakma çağrısı yapmak hangi akla, hangi mantığa ve vicdana sığıyor, bir izah etseler de öğrensek…

Bugün, 03.07.2012

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et