İlkbaharın bu ilk haftalarında birçoğumuz; sabahları ya erkenden uyanıyor, ya da yataktan kalkmak istemiyor.
Kendimizi yorgun, bitkin, keyifsiz hissedebiliriz.Tembellik diye adlandırabileceğimiz bir hal yaşarız.
Bahar alerjisi, mide ülseri ve psikosomatik barsak problemi yaşayanlar, migrenliler ve depresyon -panik atak geçirenler, manik-depresifler ilkbaharla birlikte bir sarsıntı yaşarlar. Şikâyetler artmaya ve baharın tadını kaçırmaya başlar.
Aslında baharla birlikte doğada canlanma ve uyanış başlar. Birçok insanda doğayla uyumlu bu canlılığı hisseder ve yaşar.
Peki ne oluyor da bazılarımız için ilkbahar bir gerileme, mutsuzluk sebebi olabiliyor? Hatta mevsimsel depresyon yaşayan hastaların çoğu güneşin doğuşunu ve etrafı aydınlatmasını istemez, rahatsız olur. Bir çoğu perdelerini çekip yatağında uyumayı tercih eder.
Vücudun biyolojik saati vardır. Yeni durumlara uyumumuzu ayarlar. Bu ayarı daha çok proteinler, vitaminler, mineraller, hormonlar, ışıkla ve uyku ile yapar.
Genetik olarak ya biyolojik saatte problem olabilir ya biyolojik saatimizin bakımını yapamıyoruzdur, ya da her ikisinde de sorun vardır.
Genetiğimizi kısa vadede düzeltme imkânı olmadığına göre, saatimizin bakımına özen göstermeliyiz.
Doğal yollarla neler yapabiliriz?
Bahar yorgunluğunu nasıl atabiliriz?
ON ALTIN KURAL:
1-Pozitif düşünce, inanç ve kararlılık.
2-Doğanın kanunlarına ve genel haline uyum gösterme, doğanın önemli bir parçası bilinciyle hareket etmek.
3-Dengeli, düzenli beslenme yanı sıra; biyolojik saatin bahar bakımını gerçekleştirecek yiyecek içeceklere dikkat etmek.
4-Düzenli egzersiz, hareketlilik.
5-Bahar gelmeden önce baharla ilgili önemli planlar yapmak, hedefler koymak bu amaçla arkadaş grupları oluşturmak.
6-Tembel, miskin, bezgin, mutsuz ve bağımlılık davranışları olan arkadaşlardan uzak durmak.
7-Mizahla ilgilenmek, mutlaka gülebilmek, gülemiyorsak onu öğrenmek.
8-Aile değerlerini önemsemek ve iyi bir aile ortamı oluşturmak.
9-Hangi işte olursa olsun işini önemseme; işin hakkını vermek.
10-Temel insani değerlere sahip olma, kişilikli, nitelikli insan olmak.
Şimdi bu kuralları, önerileri daha detaylı açıklayalım.
ON ALTIN KURALIN AÇILIMI:
1-POZİTİF DÜŞÜNCE VE KARARLILIK
Pozitif düşünce; ‘’güzel görmek, güzel düşünmek ve hayattan zevk almasını bilmektir.”
Yaşadığımız ve gördüğümüz durumların değil, onlara verdiğimiz anlamların bizi etkilediğini bilmektir.
Olaylara çok eksenli bakmak, alternatifli düşünmek, nedenlere takılmaktan ziyade çözüm odaklı düşünmektir.
Çaresi ve çözümü olan konularda asla yılgınlığa kapılmamak; çaresiz ve çözümsüz konuları ‘kulak arkası’ yapmaktır.
Yaşamın zıtlıkların bileşkesi olduğunu unutmamaktır. (Güzelle-çirkin, iyiyle-kötü, aydınlıkla-karanlık, mutlulukla-mutsuzluk gibi)
Yaşadığımız her olayda, “bunun bana vermek istediği mesaj nedir?” sorusuna cevap bulmaktır.
İnsanın ‘’beşer olduğunu ve şaşabileceğini bilmek ve kusursuz dost isteyenin dostsuz kalabileceğini bilmektir.
Hem kendimize hem de diğer insanlara hoş görülü ve bağışlayıcı olmaktır.
Geçmişe takılıp bugünü ve yarını karartmamaktır.
Elimizde olmayanlarla mutsuz olacağımıza, elimizde olanlarla mutlu olmayı bilmektir.
2-DOĞANIN KANUNLARINA UYUM GÖSTERMEK VE DOĞANIN BİR PARÇASI OLMA BİLİNCİYLE HAREKET ETMEK
Doğayla bütünleşmek doğayı anlamak ve onun bir parçası olarak yaşamak. Ona yabancılaşmak, yalnızlığı getirir.
Doğada olan bir çok element, vitamin, mineral atomlar insanda da vardır.
Dünyanın üçte ikisi sudur, insan bedeninin de üçte ikisi sudur.
İnsanoğlu atmosferdeki, gökyüzündeki her fiziksel, kimyasal değişimlerden etkilenir.
Dolayısıyla baharla birlikte doğadaki canlanmaya, uyanışa biz de katkıda bulunmalıyız. Bahçemize, balkonumuza, evimize, işyerimize mutlaka birkaç bitki,çiçek ekmeli ve onun bakımını yaparak adım adım büyümesini izlemeliyiz.
-Doğadaki tozu, kiri temizleyen ve bizler için bol oksijen üreten yeşil doğayı korumalı ve bindiğimiz dalı kesmemeliyiz…
-İnsan elinin değmediği doğa parçalarının çok temiz, düzenli, estetik, güzel kokulu ve dinlendirici olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Bu doğaya uyumlu, entegre yaşamanın yollarını bulalım. Doğayı kendi kısa vadeli büyüme hırslarımıza, egoizmimize kurban etmeyelim. Mutluluğumuz doğayla iç içe olmaktan geçmektedir.
-Sanayi ve Endüstri atıklarıyla güzelim göl,nehir ve denizlerimizi; havamızı kirletmeyelim.
-Yine insan elinin değmediği tabiata bakarsak; yeşilin hakim olduğu, pırıl pırıl mavi-beyaz gökyüzünün bizi kucakladığı ve sularımızın bizi dinginleştiren o mavisi hakimdir. Bizler de bu doğallığın bir parçası olmalıyız…
-Eğer bahçemiz varsa veya evimizde bakabiliyorsak bir kedi, köpek veya başka bir hayvan bakabiliriz. Bu bizim doğaya uyumumuzu ve sevgimizi artıracaktır…
-Bitki ve hayvan bakımı ve sevgisi bizi yalnızlıktan kurtarır, doğayla kucaklaştırır. Sık sık doğaya çıkmamızı teşvik eder. Böylece güzel hava, yeşil doğa ve mavi suları koruma içgüdümüz gelişir. Bahar yorgunluğu ve depresyonunu onunla kucaklaşarak atlatabiliriz.
3-DENGELİ VE DÜZENLİ BESLENMEK, BİYOLOJİK SAATİMİZİN BAHAR BAKIMINI YAPTIRMAK
-İnsanın en temel ihtiyacı beslenmektir. Vücut makinasının çalışabilmesi için günlük 1200-1500 kalori arası temel gıdaya ihtiyacı vardır. Vücudumuzun protein, yağ, karbonhidrat, su, vitamin ve minerallere belli oranlarda ihtiyacı vardır.
-Özellikle yaşadığımız iklimde ve coğrafyada ne tür gıdalar varsa onları mevsiminde tüketmeliyiz.
-Mevsimsel beslenme, doğaya uyumlu beslenmekdir.
Doğada “tesadüfe tesadüf edilmez” hiçbir şey anlamsız ve önemsiz değildir. İnsanların ve diğer canlıların neye ihtiyacı varsa, o mevsimde o sebzeyi, meyveyi vs. bulabilirsiniz.
-Asla tek düze belli gıdalarla sınırlı kalmayalım. Baharla birlikte bol bol enginar yiyip karaciğeri temizleyip güçlendirelim ve fazla yağlarımızı atalım.
Yine bolca çilek yiyerek fazla kolesterolümüzü atıp, damarlarımızın akışkanlığını artıralım. Bağırsaklarımızı lifleriyle ve içerdiği C vitaminleriyle temizleyip kansere karşı güçlenelim.
Taze ya da kuru kayısı yiyerek bahar yorgunluğumuzu giderelim. Bahara girerken sıvı dengelerimizi de korumak, tansiyonu düzenlemek, bağırsakları yumuşatmak ve kanser riskini azaltmak için günde iki kayısı yiyelim.
Bahar aylarındaki hava değişimlerinde sık sık gribal enfeksiyonlar yaşarız. Bunu önlemek için her gün bir bardak ekinezya çayı içelim.
Haftada 2-3 kez mutlaka ıspanak yiyerek vücudumuzun demir ihtiyacını giderip, kan tablomuzu dengeleyelim. Ayrıca ıspanağın içerdiği folik asit, B6 vitamininin bahar depresyonuna iyi geldiğini unutmayalım.
-Haftada 50 gr. kadar sütlü çikolata yiyerek mutluluk hormonlarımızı artırabiliriz.
-Her gün 1 muz yiyerek mutluluk hormonumuzun salgısını artıralım.
-Kepekli ekmek, kahverengi pirinç yiyerek B vitaminlerini bolca alalım. B vitaminleri bahar yorgunluğuna karşı sinir sistemini güçlü kılar ve zindelik verir.
Hanımlarda adet öncesi gerginliği giderir.
-Günde 2-3 havuç yiyerek hem gözlerimizdeki canlılığı artıralım, hem de hasar gören hücrelerimizin tamiratına yardımcı olalım. Havuç erken yaşlanmayı önler, birçok kanserin gelişmesini önler. Fazla kolestrolü düşürür.
-Bahar aylarındaki miskinliği önlemek için; her gün zihinsel potansiyelimizi artırır. Enerji veren ginseng ve ginko biloba çayları içelim.
-Kıştan başlayarak bol bol balık yiyelim.
-Yine kuşburnu çayı içerek C vitamini deposundan yararlanıp direncimizi artıralım.
-Mate (Paraguay çayı) içerek enerjik olup, aynı zamanda fazla yağlarımızı atabiliriz.
Fazla kilolu isek mateyi, ıhlamurla karıştırıp, yemeklerden yarım saat önce içersek iştahımızı kapatabilir.
4-DÜZENLİ EGZERSİZ VE HAREKETLİLİK
Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar vasıtalara yapışık bir yaşam sürdürmektedir.
PRATİK ÖNERİLER:
-Aracınızı 2-3 durak geriye ileriye park ederek yürüyün.
-Toplu taşıma ile işinize gidiyorsanız aynı şeyi siz de yapabilirsiniz.
-İşyeriniz, eviniz asansörlü ise kullanmayın, merdivenleri kullanın.
Eğer 4-5 kattan yüksek binalarda yaşıyor veya çalışıyorsanız, yarısını yürüyerek, yarısını asansörle çıkıp inin.
-İşyerinizde hep oturarak çalışıyorsanız, 1 saatte bir yerinizden kalkın ve odanızda dolaşın. Dizlerinizi kırarak, çömelip kalkın. Kendi çayınızı, yemeğinizi kendiniz alın.Odanızda yemeyin, mutfağa ya da başka bir odaya gidip orada yiyin.
-Haftada 3 gün mutlaka 45 dakikalık yürüyüş yapın. İmkânınız varsa bunu deniz kenarında yapın çünkü oksijenin en yoğun olduğu ozon deniz kıyılarında bulunmaktadır.
-Eğer yeşil alanları tercih ediyorsanız birazcık yüksek yerleri seçin. Çünkü orada da ozon yoğundur.
‘’Ozon” kandaki zararlı atıkları yok eden, kanı oksijenle temizleyen, hücreleri yenileyen antioksidan bir oksijen molekülüdür. (O3)
-İmkânı olanlar ve zamanı olmayanlar; evlerine spor aletleri alarak her gün çalışabilirler.
Unutmayalım ki egzersiz; kas ve eklemlerimizi, sinir sistemimizi güçlendirir. Fazla yağlarımızın atılmasını ve kan damarlarının temizlenmesini sağlar. Beynimizdeki mutluluk hormonlarını salgılatır…
-Her gün mutlaka duş alın. Önce sıcak, sonra soğuk geçişlerde vücudunuza jimnastik yaptırın. Suyun terapi yapıcı etkisini unutmayın.
-15 günde bir masaj yaptırın.
-Yoga yapın.
5-BAHAR GELMEDEN ÖNCE PLANLAR YAPMAK HEDEFLER KOYMAK, ARKADAŞ GRUPLARINA GİRMEK YA DA OLUŞTURMAK
-Kıştan, baharla yaşamımızda yeni sayfalar açılacağına inanarak planlar yapmalıyız. Böylelikle amacımız bizi canlı ve dinamik tutar.
6-AMAÇSIZ, MİSKİN, UMUTSUZ, BEDBİN, HER ŞEYDEN YAKINAN, MEMNUNİYETSİZ İNSANLARDAN UZAK DURUN
Unutmayın ki mutluluk gibi, mutsuzluk da bulaşıcıdır. Değerli vaktinizi bu insanlarla geçirmeyin.
Bunun yerine, sevgi dolu, pozitif enerjik, yaratıcı, gülebilen insanlarla birlikte olmaya çalışın.
Mizahla ilgilenin, ciddi takılmayı bırakın, içinizdeki doğal sese içinizdeki çocuğa kulak verin.
-Komedi dizilerini izleyin. Bu içerikli VCD, DVD,vs. çokça izleyin.
Fıkra ve mizah kitapları okuyun.
Gülmenin kaslarınızı gevşettiğini ve pozitif bir elektrik oluşturduğunu unutmayın.
Rahat, gülen, pozitif insanların hem kalp ritimleri, hem de beyin dalgaları daha düzenlidir.
Sıkıntılı-gergin, karamsar insanların beyin ve kalp dalgaları da düzensiz ve hızlıdır. Kalp ve beyin çabuk yorulmakta ve yaşlanmaktadır ve kanser riski artmaktadır.
8-AİLE DEĞERLERİNİ ÖNEMSEMEK VE İYİ BİR AİLE ORTAMI OLUŞTURMAK
-Sevgi-güven ve paylaşıma dayalı bir aile modeli; insan ömrünü uzatmaktadır.
-Hastalıklara karşı vücut direncini artırmaktadır.
-İnsana verdiği güvenle,kişilikli ve sağlıklı davranışların oluşmasını sağlamaktadır.
9-İŞİNİZİ İYİ YAPMAK İŞİNİZİ ÖNEMSEMEK.
Eğer epey zamandır işinizden memnun değilseniz;parasına bakmadan zevkle yapacağınız,çalışacağınız işe geçin.
Ekonomik nedenlerle devam etmek zorundaysanız “işkencenizi” azaltmak için bakış açınızı değiştirin.
“Bu gün bu işteyim, paraya ihtiyacım var,bunu bana sağladığı için işi iyi yapmalıyım” şeklinde düşünün.
Planınızı yapın, hedef koyun. Bu sürede işinizi sevseniz de sevmeseniz de iyi-güzel, ciddi bir şekilde yapın. İşin önemsenmesi, aynı zamanda kendinizin önemsenmesidir.
‘’Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” lafını unutmayalım.
Her iş başvurusunda, eski işinizle ilgili sorular sorulacaktır.
Arkanızda güzel hatıralar ve başarılar bırakmalısınız. Bunlar size her zaman referans olacaktır.
10-TEMEL İNSANİ DEĞERLERE SAHİP OLUN KİŞİLİKLİ,NİTELİKLİ İNSAN OLUN
-Dürüst, güvenilir, yürekli insan olun.
-Özünüz ve sözünüz bir olsun.
-Kendiniz için istemediğiniz şeyleri başkası için de istemeyin.
-Duygu ve düşüncelerinizi yeri geldiğinde açığa vurun.
-İyi niyetli, sempatik, gülümseyen, yardım sever insan olun. Fakat sürekli ‘’verici” olmayın yoksa ‘’vazifeniz” olur.
-Her söylediğiniz doğru olsun. Fakat her doğruyu her zaman söylemek doğru değildir ilkesini unutmayın.
-Öfkenize hakim olun, kendinize zaman tanıyın, ondan sonra harekete geçin.
-Aklınızla duygunuzu beraber kullanın.
-İyi bir sırdaş ve dost olun.
-Dostlarınızı ve arkadaşlarınızı, akrabalarınızı arayın hal hatır sorun.
-Sevdiklerinize küçük de olsa zaman zaman hediyeler alın.
-Zor günlerinde dostlarınızı yalnız bırakmayın.