Anafora kapılmamak için

BİZİ yorup tüketen, enerjimizi emen bir gündemle geçiyor günlerimiz.

Dış siyasi gelişmeler de onu tamamlıyor. Türkiye’nin Batılı “müttefikleri” de Esad’ı ayakta tutarak Türkiye’nin Suriye üzerinden hırpalanmasını izliyor.

Ne kadar dayatılmış olursa olsun, “ben bu gündemin dışında kalacağım” deme lüksünüz yok.

Ama bütün bunların,içte yapılması gerekenlere ilişkin olarak dikkatimizi dağıtmaması mümkün.

Önümüzde bir anayasa meselesi var, artık epeyce kristalleşmiş demokratikleşme adımları var, Alevi meselesinde çoktan atılması gerekirken atılmayan adımlar var.

Görüntüyü Netleştirmek İçin

Son 3-4 yıldan bu yana bu ülkede her şey birbirine karıştı. Gezi’den beri Ak Parti hükümeti demokrasi konusunda eski bariz söylem üstünlüğünü kaybetti. Eskiden ona sınıfsal, ideolojik veya İslam nefreti nedeniyle diş bileyenlerin bile onun ülkenin başlıca demokrasi lokomotifi olduğunu reddedemeyeceği günler geçmişte kaldı.

Önceden onu ulusalcılık, Atatürkçülük gibi kavramlar üzerinden sıkıştıranlar da iyimser bir yaklaşımla bakarsak demokratlaştılar, iyimser yaklaşımla bakmazsak da demokrasi üzerinden sıkıştırmanın çok daha işlevsel olduğunu anladılar.

Şimdi her şey birbirine karışmış durumda. Cumhuriyet mitinglerini destekleyen en statükocu çevrelerin veya CHP’nin bile genel bir demokrasi söylemi üzerinden onu sıkıştırmaya çalıştığı bir dönemdeyiz.

Böyle bir ortamda tekrar taşları yerine oturtmak ve görüntüdeki bulanıklaşmayı gidermek için yapılması gereken, yeni bir demokrasi hamlesiyle bu atmosferi dağıtmak ve her şeyin çok net biçimde görülebileceği bir tutum almak olmalı.

Yeni Anayasa bunun turnusol testi olabilir: Resmi ideolojiden arınmış, etnik kimlikler üstü kapsayıcı bir vatandaşlık tanımı yapan, adem-i merkeziyet ve özerklik tartışmalarını bitirecek bir anayasa, kaçınılmaz biçimde herkesi tutum almaya zorlar; herkesin asıl yüzünü göstereceği bir sınav ve gerçek demokratlığın mihenk taşı olur.

Anayasa için girişimde bulunmak, dikkatleri sahici meselelere yöneltir, gündemi de belirler.

Kötülüğe Teslim Olmamak İçin

Çözüm Süreci boyunca onun altını oymaya ve PKK ateşkesi sona erdirsin diye yüz kızartıcı bir dille onu kışkırtmaya çalışanların istediği oldu. Belki onlar dedi diye değil, belki onların yazıp çizdiklerini fazlasıyla aşan bölgesel ve uluslararası dinamiklerden dolayı.

Ama onların ne yaptığının önemi yok. Suriye üzerinden yüz kızartıcı bir ikiyüzlülük sergileyen müttefiklerin de kısa vadede politika değiştirmelerini beklememek gerek.

PKK’nın bizi içine çekmeye çalıştığı şiddet ortamına teslim olmak ve gündemi onun belirlemesine de izin vermemek gerek. Ona kızıp güvenlikçi ve merkeziyetçi politikalara yönelmek de farklı bir yoldan, gündemi onun belirlemesine teslim olmak demektir.

İspanya’nın asıl başarısı, Bask Sorununun çözümü sürecinde ETA’nın saldırıları tavan yaptığında dahi ısrarla ve inatla demokratikleşme ve anayasa perspektifini kaybetmemesiydi.

Bizim de bu gündeme teslim olmadan, güçlü bir demokrasi hamlesiyle, içine çekilmek istendiğimiz anaforun dışına çıkmamız mümkün.

Yeni Yüzyıl, 31.12.2015

http://xn--yeniyzyl-b6a64c.com.tr/makale/anafora-kapilmamak-icin-720

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et