Anadolu Ajansı Versus Anka, Refik Yaslıkaya

2023 seçimleri pek çok boyutuyla tartışıldı ve tartışılmaya da devam edecek görünüyor. Bu tartışmalardan biri de seçim sonuçlarını vatandaşlara duyuran ajansların rakamları oldu.

Türkiye uzun yıllar seçimleri Anadolu Ajansı’nın verileri üzerinden izledi. Yüksek Seçim Kurulu, ıslak imzalı tutanaklar kendisine ulaştıktan sonra sonuçları sistemine girdiğinden, sonuçların belli olması zaman alıyordu. Anadolu Ajansı veriyi (sandık sonuçları) sandık başlarından, gelişen teknolojiyi de kullanarak hızlı bir şekilde almaya başlayınca bu durum değişti. Sandıklara itirazların olmadığı ya da sonuçlandırıldığı yerleşim yerleri üzerinden, seçim sonucu çok daha erken saatlerde kabaca tahmin edilebilir hale geldi.

Anadolu Ajansı’nın verileri özellikle muhalif kesimlerce sıklıkla eleştirildi. Ancak seçimler tamamlanıp YSK sonuçları ile Anadolu Ajansı verileri eşitlenince, eleştiriler de son bulmaktaydı.

Son yıllarda muhalefete yakınlığı ile bilinen bir başka ajans daha ortaya çıktı ve Türk halkı seçim sonuçlarını iki farklı ajanstan gelen veriler üzerinden öğrenmeye başladı. Aslında seçim sonuçlarını iki ajansın takip etmesi bir zenginlik olarak değerlendirilebilirdi. Ama öyle olmadı. Bu kez de iki ajanstan gelen verilerin -özellikle sonuçlar ilk açıklandığı anda- birbirinden çok farklı olması gibi bir tablo ortaya çıktı. Bu durum özellikle muhalefete yakınlığıyla bilinen televizyon kanallarınca alaycı bir cümleye de dönüştürüldü: “Anadolu Ajansı iktidar tarafını yüksekten başlatacak ve sonra düşürecek”. Üstelik bu cümleyi; muhalefet tarafını yüksek başlatıp sonra düşüren ajansın verisini kendi kanallarında yayınlarken söylediler. Belki de bundan daha ilginci, aynı kanallardaki yorumcuların, cümlelerini tamamlarken kullandıkları şu ifadeydi: “Gecenin sonunda ikisi de aynı sonuçlara gelecekler”. Sanki başka bir seçenek varmış gibi.

Bu yazı, seçim sandık sonuçlarını Türk halkına aktaran iki ajansın veri akışının tutarlılığını konu alıyor. Temel iddiası ise Anadolu Ajansı veri akışının istatistiksel olarak normal, sandıkların lokasyon ve büyüklüğüne uygun, buna karşın ANKA Ajansı veri akışının istatistik bilimine aykırı, sandıkların lokasyon ve büyüklüğüne de uyumsuz olduğudur.

Nedenlerine geçmeden önce iki önemli noktanın açıklığa kavuşturulması gerek.

  1. İki ajansın verileri de sandık başlarındaki siyasi parti temsilcilerinden geliyor. Aksi durumun düşünülmesine ekonomik olarak imkân yok. Türkiye genelinde son seçimlerde oy kullanılan sandık sayısı 191.885. Devlete ait bir kurum bile olsa, sadece seçim zamanlarında çalışacak ve tek işi sandıktaki sonucu bildirmek olan yaklaşık 200 bin kişiyi istihdam etmek büyük bir emek ve maliyet kaybı olurdu. Şüphesiz ki bu durum bir piyasa firması olan ANKA için daha çok geçerlidir. Dolayısıyla her sandıkta, sonuçları Anadolu Ajansı ve ANKA genel merkezlerine bildirmek üzere, en az iki siyasi parti temsilcisinin olduğunu varsayabiliriz. Anadolu’da özellikle kırsal yerleşimlerin olduğu bölgelerde ise, sandık başından değil ilçe seçim kurullarına gelen sonuçlar üzerinden aktarım yapıldığını tahmin edebiliriz. Ancak neticede iki ajansa ulaşan da aynı bilgilerdir. Yani, o sandıkta kullanılan geçerli oyların sayısı ile siyasi partilerin ya da adayların aldığı oyları gösteren ve sandık başkanı ile siyasi parti müşahitlerinin imzaladığı sandık sonuç tutanağında yer alan bilgiler. Ajans temsilcileri tarafından bu ıslak imzalı tutanaklar fotoğrafları çekilerek ajans merkezlerine gönderiliyor ve işlenmeye hazır veriye dönüştürülüyor. Sonrasında yapılacak tek iş, ıslak imzalı tutanaklar üzerindeki verilerin ajans veri tabanına girilmesidir.
  2. TV’lerde seçim sonuçları açıklanırken kullanılan “Açılan Sandık” ibaresi, açılan ve sonuçları netleşmiş sandıkların, toplam sandık sayısına oranını gösterir. Eğer ekranda açılan sandık kısmında yüzde 30 sayısını görüyorsanız bu 57.565 adet sandığın açıldığı anlamına gelir. Ama bu sandıklarda kullanılan oyun, toplam oyun yüzde 30’u olduğu anlamına gelmez. Başka bir deyişle, sandıkların yüzde 30’u açıldığında içinde kullanılan geçerli oy sayısı, -toplam geçerli oy sayısını 50 milyon (14 Mayıs milletvekilliği genel seçiminde 52.628.182 idi) kabul edersek- 15 milyon kişi değildir. Bundan daha azdır.

Şimdi ise yukarıdaki temel iddiamızın nedenlerini ortaya koyalım.

Aşağıdaki tabloda, 28 Mayıs (Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu) akşamı, seçim yayını yapan Halk TV tarafından ekranlara yansıtılan ANKA Ajansı ve CNN Türk kanalında ekranlara yansıtılan Anadolu Ajansı verilerinden, altı farklı zamandaki yüzdeler yer alıyor[1] [2].

Saat Açılan Sandık Yüzdesi Anadolu Ajansı ANKA
Anadolu Ajansı ANKA Erdoğan Kılıçdaroğlu Erdoğan Kılıçdaroğlu
18:15 35,8 41,0 58,00 (+) 42,00 (-) 49,14 (-) 50,86 (+)
18.30 61,4 59,5 55,26 (+) 44,74 (-) 49,01 (-) 50,99 (+)
19:00 85,4 83,9 53,15 (+) 46,85 (-) 49,99 (-) 50,01 (+)
19:03 85,4 84,8 53,15 (+) 46,85 (-) 50,00 (..) 50,00 (..)
19:14 89,8 90,5 52,72 (+) 47,28 (-) 50,77 (+) 49,23 (-)
20:08 98,1 98,0 52,12 (+) 47,88 (-) 51,94 (+) 48,06 (-)

 

Tablonun gösterdiği (iki saate yakın bir zaman dilimi içinde), Anadolu Ajansı tarafında Recep Tayyip Erdoğan’ın ritmik (düzenli) bir şekilde oylarında azalma, buna karşın Kemal Kılıçdaroğlu’nun oylarında ise bir artış olduğudur. ANKA tarafında ise sandıkların yaklaşık yüzde 85’i açılana kadar Kılıçdaroğlu yarışı önde götürürken Erdoğan hep geride kalmış durumdadır. Sandıkların yüzde 85’i açıldığında ise yüzdeler eşitlenmiştir. İşte ANKA verilerindeki radikal değişiklik de tam bu noktada başlamıştır. Sandıkların geri kalan yüzde 13’ü sisteme eklendiğinde ANKA Ajansı tarafında, Erdoğan lehine yaklaşık yüzde 4’lük bir fark oluşmuştur.

Bu durumu yüzde olarak değil, yine Halk TV ekranlara yansıtılan, alınan oy sayısı olarak değerlendirdiğimizde, durum daha açık hale gelmektedir. ANKA Ajansı verilerine göre sandıkların yüzde 85’i açılıp yüzde olarak 50-50 oranı yakalandığı an, Erdoğan 22.839.604 kişinin oyunu alırken, Kılıçdaroğlu 22.843.715 kişinin oyunu almış durumdadır. Ama geri kalan yüzde 13 sisteme eklendiğinde, Erdoğan’ın oyu 26.928.320’ye çıkarken, Kılıçdaroğlu’nun oyu 24.918.528’de kalmıştır. Başka bir deyişle, sandıkların sadece yüzde 13’ü daha sisteme eklendiğinde Erdoğan’ın oyları 4.088.716 kişi, Kılıçdaroğlu’nun oyları 2.074.813 kişi artmıştır. Arada, Erdoğan lehine yaklaşık 2 milyonluk bir fark oluşmuştur.  Örneklendirmek gerekirse; sandıkların yüzde 85’i açılana kadar her 6 oyun üçü Erdoğan’a, üçü Kılıçdaroğlu’na giderken, son yüzde 13’lük kısımda aniden 6 oyun dördü Erdoğan’a, ikisi Kılıçdaroğlu’na gitmeye başlamıştır.

İstatistiksel olarak bunun gerçekleşme ihtimali sıfıra yakındır. Sahadan gelen veri düzgün bir şekilde işlenerek yüzde 85’lik oran yakalandığında, geri kalan yüzde 13’lük kısım, önceki yüzde 85’den çok farklı biçimde dağılamaz. Ya da sapma olacaksa bile minimal düzeyde sapmalar olur. Bu şekilde radikal sapmalar olamaz. Oysa ANKA Ajansı’na göre yeni girilen yüzde 13’ü oluşturan sandık sürekli Erdoğan’a çalışmış gözükmektedir.

Bu iddiaya itiraz edilebilir ve şu söylenebilir. “Yüzde 13’ü oluşturan sandık Erdoğan’ın yüksek oy aldığı yerlerin verileridir. ANKA Ajansı’na en son onlar ulaşmış ve sisteme girilmiştir”. Ancak Türkiye genelindeki sandıkların lokasyonu ve büyüklüğü dikkate alındığında bu itirazın da bir geçerliliği olmadığı anlaşılır.

Erdoğan’ın rakibinden daha yüksek oy aldığı yerler: İç Anadolu, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki yerleşim yerleridir. Bu yerleşim yerlerinin ortak özelliği, kırsal alanlarının fazlalığıdır. Bunun bir sonucu olarak da bir sandıkta oy veren seçmen sayısı ortalaması, ülkenin geri kalan kısımlarına göre daha düşüktür. Buna karşın diğer Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, İstanbul, Ankara başta olmak üzere büyükşehirlerde, açık ara olmasa bile rakibinin önündedir. Yine büyük nüfusa sahip sahil şeritleri, Trakya ve bu seçime özgü olarak Güneydoğu Anadolu bölgesi Kılıçdaroğlu’nun daha fazla oy aldığı yerleşim yerleridir.

Yüzde 85’lik veri girildikten sonra geriye kalan yüzde 13’lük verinin, sandıktaki seçmen sayısının fazla olduğu ya da sayım işlerinin (itirazlar vs.) uzun sürdüğü sandıklardan gelmesi gerekir.

Örneğin, Çankırı ili Ilgaz ilçesinde 11.538 seçmen 95 sandıkta oy kullanmaktadır. Ortalama sandık başına düşen seçmen sayısı 121’dir. Kaldı ki bu 95 sandığın 75 tanesi köy sandığıdır ve bu köylerde oy kullanan seçmen sayısı 50’yi bile geçmemektedir. İlave olarak köy yerinde tarlasına, bahçesine gidip çalışacak seçmen, sabahın erken saatlerinde oyunu kullanır ve işine bakar. Seçim işleri öğleyi bulmadan tamamlanır. Oysa İstanbul ili Esenler ilçesinde 315.073 seçmen vardır. Sandık sayısı ise 847’dir. Yani ortalama sandık başına 371 kişi düşmektedir.  Çankırı ili, Ilgaz ilçesi, Arpayeri köyünde kullanılan ve toplamı 50’yi geçmeyen oyu saymak da varsa itirazları sonuçlandırmak da kısa sürede tamamlanır. Ancak Esenler’de sandıklar kapandıktan saatler sonra bile sandık sonucu kesinleşmeyebilir.

Dolayısıyla sandıkların lokasyonu ve büyüklüğü dikkate alındığında Erdoğan’ın yüksek oy aldığı yerlerin ilk gelen yüzde 85’lik kısımda olması ve önde olması gerekir. Aksi durum şu anlama gelecektir. Erdoğan’ın yüksek oy aldığı bölgeler yüzde 85 içinde yer aldığı gibi, Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Adana gibi illerde de rakibinden daha fazla oy aldı (neredeyse 2 milyon fark oluşturacak kadar) ve onlar girildiğinde Erdoğan öne geçti. Oysa iller bazında bakıldığında, bu illerde Kılıçdaroğlu’nun önde olduğunu biliyoruz.

Yüzde 13’lük oyu sağlayabilecek sandık büyüklüğü üzerinden iddiamızı bir kez daha temellendirebiliriz. Toplam sandık sayısı 191.885 olduğuna göre sandıkların yüzde 13’ü, yaklaşık olarak 25.000 sandık demektir. Yukarıdaki rakamların gösterdiği gibi son yüzde 13’lük dilim, iki adaya toplam 6 milyon oy getirmiş. Başka bir deyişle 25 bin sandıktan 6 milyon oy çıkmış. Oyu sandığa böldüğümüzde ortalama bir sandıktan çıkan oy sayısı, yaklaşık olarak 240’tır. Bu büyüklükteki sandıklar ise ancak yukarıda sözü edilen büyük şehirlerde bulunmaktadır (Ilgaz ve Esenler örneklerini hatırlayınız) ve bu şehirlerde Kılıçdaroğlu öndedir. Yani son yüzde 13’lük dilim eklendiğinde Erdoğan lehine 2 milyon farkın ortaya çıkmasının imkânı yoktur.

Özetle söylemek gerekirse; sandıkların büyüklüğü ve lokasyonu dikkate alındığında Anadolu Ajansı’nın veri akışı istatistiksel olarak normaldir.  Sandıkta oy kullanan seçmen sayısı Türkiye ortalamasının altında yer alan ve sonuçları erken kesinleşen yerleşim yerlerinden gelen verilerle, Erdoğan’ın oyları yüksek yüzdelerle başlamakta, Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya gibi şehirlerdeki sandıklara itirazlar vs nedeniyle sonucu geciken sandıklar geldikçe, Erdoğan’ın aldığı oyun yüzde olarak oranı azalırken, Kılıçdaroğlu’nun aldığı oyun yüzde olarak oranı artmaktadır. Sonuçta bir tarafta ritmik azalma ortaya çıkarken, diğer taraf ritmik olarak artmaktadır.

Veri akışının tutarlılığının ötesine geçildiğinde, bir ajansın birkaç saat içinde sonuçların netleşeceği bir seçimde neden böyle bir yol izlediği de ayrı bir tartışma konusudur. Şüphesiz ki bu sorunun cevabını vermesi gereken ajanstır. Zaman zaman açıklama olarak “sandık başında bekleyen parti müşahitlerinin moralini bozmamak, ya da sandıkları terk etmemelerini sağlamak” gibi gerekçeler dile getirilmektedir. Ancak bu cümleler sandık müşahidi olan parti temsilcilerinin görevinin hafife alınmasından başka bir anlam taşımamaktadır. Sandık müşahidi, oyların sayılması aşamasında bir taraftan kendisine yakın kanallarda seçim sonuçlarını izliyorsa, zaten görevini yapmıyor demektir. Bir siyasi parti adına bir gününü sandık başında geçiren kişilere yönelik bu cümleler, en azından onların hukuklarının ihlâli veya emeklerine saygısızlık şeklinde değerlendirilebilir.

Öte yandan daha akla yatkın bir gerekçe; seçim akşamı ANKA Ajansı verileri üzerinden program yapan kanalların, birkaç saat için bile olsa izleyiciyi kanala bağlama çabası olabilir. Anadolu Ajansı üzerinden sonuçları aktaran kanallarda, kendi adaylarını geride gören muhalif seçmenin ilgisini, en azından birkaç saatliğine bile olsa diri tutma çabasından amaç reyting üretmekse, bunun değerlendirmesini de temelsiz bir umut veya illüzyonla ekran başında tutulan seçmene bırakmak en doğrusudur.

Doç. Dr. Refik YASLIKAYA, Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi

[1] YSK tarafından verilerin açıklanması 18.15 itibariyle serbest bırakıldığı için ilk satır bu zaman dilimine aittir. Tabloda yer alan veriler şu adreslerden teyit edilebilir:

ANKA verileri için:  https://www.youtube.com/watch?v=tFkSQ2J5a8U ve https://www.youtube.com/watch?v=ukm0JlSrFV0&t=25s

Anadolu Ajansı (A.A.) verileri için : https://www.youtube.com/watch?v=kjnfnON0kME

[2] (+) işareti önde olan adayı (-) işareti ise geride olan adayı gösterirken (…) işareti ise yüzdelerin eşit olduğu durumu göstermektedir.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et