HDP Mardin aday tanıtım toplantısında çalınan ve medyaya haber olan bir beste. HDP toplantılarında arka fonda nakaratları hiç kesilmeyen hep duyulan bir beste aslında. Yani onlar yabancı değil; bir ara Mecliste de bu sesler duyuldu.
Beste önemli tabii! Hem HDP’nın PKK ile olan organik bağını ifade eder hem de HDP’nin demokrasi, barış, ekoloji, çoğulculuk, özgürlük ve benzeri değer veya kavramların içini neden, nasıl boşalttıklarını anlamak açısından önemlidir. Besteyi 80’lerde kurulan Koma Berxwedan yorumluyor. Kendi hallerinde, sanatını icra eden ve tek gayesi müzik olan bir grup olduğunu düşünmemek gerek, bir amaca hizmet ediyor: O da PKK’nın propagandasını yapmak. Yani PKK’den bağımsız var olan bir grup değil; onların politikalarının, sözlerinin, amaç ve hedeflerinin müzik dünyasındaki temsilcileri gibiler. Bir bakıma Grup Yorum’un bir versiyonu olduğu ifade edilebilir.
HDP Mardin aday toplantısı yapıldığı sırada saygı duruşunda bulunurken çalınan bestenin Türkçesi ile şöyle başlıyor: “Devrim çarkı bugün geniş dönüyor, Sesi dünya meydanlarında yankılanıyor, Proletaryanın değirmenini ince ince öğütüyor, Sömürücü ve uşakları alanlardan kovuyor”
Buraya kadar anlatmak istediğim şeyi Türkçe ifade edecek olursam PKK’nın sanat yayın organı olan bir grubun üstelik şiddeti, savaşı, çatışmayı öven ve müzik dünyasında tek varlık sebebi propaganda olan bir grubun şarkısını “saygı duruşu” diye HDP kendi aday tanıtım toplantısında çalıyor. Salondaki milletvekili ve eş başkan dahil herkes ayakta dinliyor.
Bu iş sadece bana sakat, yanlış ve tuhaf gelmiyor olsa gerek. Sivil siyaseti, konuşmayı, uzlaşıyı, çok kültürlülüğü, demokrasiyi, özgürlüğü, çoğulculuğu veya bunlardan herhangi birini savunan ve inanan herkese bu iş tuhaf ve yanlış geliyor olsa gerek.
Gerçekten savaş, şiddet, çatışma, gerillacılık gibi şeyleri anlatmanın, yüceltmenin, övmenin dışında bir özelliği olmayan bir şarkının ve grubun aday tanıtım toplantısında ne işi var? HDP yetkililerinin ve esasen sivil siyaseti savunanların buna itiraz etmesi gerekmez mi?
Ama itiraz etmiyorlar her fırsatta da aynı retoriği çalıyorlar.
O zaman insanların “bizimle alay etmeyin” deme hakkı doğuyor.
Gerçekten nasıl olacak: Bir tarafta belediye seçimlerine katılacak adayları tanıtacak destek isteyeceksiniz ve aynı zamanda savaşı, şiddeti, çatışmayı yücelten bir anlayışı da gözümüzün içine sokacaksınız.
Bir spiker bu duruma tepkisini “Türkiye partisi olamıyorlar” diye vermişti. Bu itirazı da aşmak lazım; Türkiye partisi olsalar da olamasalar da demokrasiyi, barışı, siyaseti, seçimleri önemseyen bir yapılanmanın böyle işler ile işi olmaması gerekiyor. Bu savaş retoriğinin içinde olup demokrasi, çoğulculuk, barış, siyaset gibi şeyleri savunmak mümkün değildir. Ve başta da ifade ettiğim gibi HDP siyasetçilerinin içinde bulunduğu bu durum kendilerini samimiyetsiz, tutarsız bir noktaya taşıyıp demokrasi, özgürlük, barış, çoğulculuk, ekoloji gibi değer ve kavramların da içini boşaltıyor. İmkân ve fırsatları değerlendirmekte başarısızlığa itiyor aynı zamanda HDP’nın hareket alanını daraltıyor ve kendisine verilen Kürd oylarını heba ediyor.