18 Haziran 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri, hem Tayyip Erdoğan’ın son Cumhurbaşkanlığı adaylığı seçimi, hem yeni sistemin ilk periyodunun halktan onay alıp alamayacağı, hem iktidarda (o gün itibariyle) 20 yılını doldurmuş bir partinin artık seçimi kaybedebileceğinin konuşulduğu hem de iktidar devrinin nasıl olacağı açısından önem kazanmış durumda. Bugünden itibaren artık, askerliğe başlayan ilk günden şafak saymaya başlayan asker gibi her vatandaş o gün neler yaşanacağını merak ediyor. Çok sancılı bir dönem ve sancılı bir geçiş olacağı artık kendini belli etmiş durumda. O yüzden ben Tayyip Erdoğan’ın yerine Cumhurbaşkanı olsaydım, TRT televizyonlarında seçim konuşmalarının başladığı ilk gün, konuşma sırası bana geldiğinde aşağıdaki gibi bir konuşma yapardım.
***
Sevgili halkım, pek değerli vatandaşlarım. Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi ülkemiz 18 Haziran 2023 günü, önümüzdeki 5 yıl için yeni Cumhurbaşkanı’nı seçmek üzere sandık başına gidecek. Çıkacak sonuçların öncelikle ülkemiz, bölgemiz ve dünya için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Yeni seçilecek Cumhurbaşkanı’na da halka hizmet edeceği önümüzdeki 5 yılda başarılar diliyorum.
Sevgili halkım, bildiğiniz gibi biz partimizi, Akparti’yi 2001 yılında kurduk. Kısa bir muhalefet görevinden sonra, 3 Kasım 2002 yılında yapılan genel seçim sonuçlarına göre de %34 oy alarak birinci parti olduk ve 14 Mart 2003’te hükümetimizi kurduk. O günden bugüne, aralıksız 20 senedir sizlere hizmet etmeye çalışıyoruz. Şahsım da 14 Mart 2003’ten 2014 yılına kadar Başbakan, o tarihten beri de Cumhurbaşkanı olarak hizmetinizde bulunuyorum. Bugün ben, Türkiye’nin 2003’ten önceki durumuyla, bizim iktidarımız dönemindeki durumunu kıyaslayıp sizlere anlatmak için vaktinizi almayacağım. Geçtiğimiz 20 yıllık sürede bunu defalarca yaptık zaten. Merak edenler de 2002 öncesini yaşayanlara sorup, ülkenin nereden nereye geldiğini öğrenebilir.
Şunu da biliyoruz ki, bu 20 yıl süresince grafiğimiz hep yukarı gitmedi. Gerek dünyadaki gelişmeler, gerek ülkemizdeki gelişmeler, bizim yürüyüşümüzü bazen duraklattı, bazen yavaşlattı, bazen saptırdı. Ama halkımıza her hal ve şartta hizmet etme aşkından ve niyetinden hiçbir sapmamız olmadı. Yine şu 20 yıllık dönemde bizden çok memnun olan bir kesim olduğu gibi, ilk günden beri daha henüz hiç icraata başlamadan bizden memnun olmayan ve olmayacağını beyan eden bir kesim de oldu. Ama biz, hiç ayırt etmeden ülkenin tümüne hizmeti bir görev ve borç bilerek çalıştık. Takdir milletimizindir.
Bugün benim sizlere söylemek istediğim başka şeyler var. Biliyorsunuz, önümüzdeki seçimlerde yine Cumhurbaşkanlığına adayım ve sizden oy bekliyorum. Rakiplerim de var onlar da sizden oy bekliyor. Bu yarış bir haktır ve demokrasinin gereğidir. O yüzden sandıklar açıldığında, halkımızın görev verdiği aday benden bir başkası olursa, rakibimi kamuya açık bir şekilde arayıp tebrik edeceğim ve YSK’nın izin verdiği ilk dakika görevimi kendisine devredeceğim. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Görevi teslim ettiğim andan itibaren artık faal siyasi yaşamımı sonlandıracağım. Yani siyasete devam ederek, 5 yıl hükümete muhalefet ederek ve yıpratmaya çalışarak yönetimi yeniden ele almak gibi bir hırsın içinde olmayacağım. Geçmişteki 7 kere gidip 8 kere gelenlerden olmayacağım. Hem zaten ben muhalefet liderlerine, “seçimi kaybeden siyaseti bıraksın” diyen bir siyasi olarak bunu ben kendim uygulayacağım.
Bu vesileyle, belki bir daha karşınıza Cumhurbaşkanı olarak çıkamama ihtimaline karşı bana haklarınızı helal etmenizi sizlerden talep ediyorum. Benim sizlerin üzerine hakkım olamaz. Varsa da peşinen helaldir. Hepinizi çok seviyorum, Allah’a emanet olunuz sevgili vatandaşlarım.
***
Baştan da dediğim gibi yukarıdaki metin tamamen benim fantezimdir. Kimseye bir öneri değildir. Ama Cumhurbaşkanı’nın propaganda danışmanı veya metin yazarı olsaydım, seçimi kaybetmeyi kabullenmiş birinin konuşması olarak değil, aksine seçimi kazanmak azminde bir siyasetçinin konuşması olarak bu metni kullanmasını önerirdim.
“Seçimi kazanmak azminde bir siyasetçi olarak” bu konuşmayı yapmasını öneririm demekle beraber, demokratik bir sonuç olarak seçimi kaybetmesi durumunda da, demokratik bir olgunlukla ne yapacağını taahhüt eden bir lider olmasını tavsiye ederdim. Hem sonucun olgunlukla karşılanacağını, hem kazanan rakibinin tebrik edileceğini, hem yönetimin en kısa zamanda devredileceğini böyle erkenden söylemek, ülkedeki tansiyonun düşmesine, bazı kesimler tarafından hayal edilen, yönetimin devredilmeyeceğine olan inançtan kaynaklanan olumsuz bir duruma karşı alınacak eylem kararlarının boşa çıkmasına, belki böyle bir olgunluğu gösteren Cumhurbaşkanı’na sempatinin yeniden artmasına yarayacaktır.
Ayrıca da, 20 yıllık iktidar partisinin ve ülkenin yönetiminde hep en başta bulunmuş bir kişinin, seçimi kaybetmesi halinde, yeniden ülke başkanlığını kazanmak için siyasi bir hırs içinde olmadığını beyan etmesi, bir insan ömrü için 20 yılın ülke yönetiminde geçmesinin zaten çok fazla olduğu gerçeğini de göstereceği ve yeni potansiyel liderlere yol vereceği düşünülürse, siyaseti bırakma kararının da isabetli olacağını düşünüyorum.