Daha önce birkaç kez yazmıştım, bir kere daha kısaca tekrarlayayım. Liberal düşüncenin Türkiye”de ilk defa sistematik bir fikir akımı hâline gelmesi süreci 1992″de kurulan Liberal Düşünce Topluluğu ile başladı. Yirmi iki yıldır başarıyla yoluna devam eden LDT liberal düşüncenin ana kaynağını teşkil etti. Faaliyetleriyle ve yayınlarıyla memleketin her yanında liberal nesillerin yetişmesine herkesten ve her çevreden daha fazla katkı sağladı. Bugün ülkenin neresinde liberalim diyen biri varsa o mutlaka ama mutlaka doğrudan ve/veya dolaylı olarak LDT”nin faaliyetlerinden ve yayınlarından etkilenmiş ve/veya yararlanmıştır. Bu gurur verici vakanın başından beri içinde yar almış olmaktan kıvanç duymaktayım.
LDT hayli geniş bir çevreyi kapsıyor. Bütün ülkede uzantıları olduğu gibi yurt dışında da tanınıyor ve saygı görüyor. LDT”nin bugüne gelmesinde birçok kimsenin katkısı oldu. Bu insanların hepsine müteşekkirim. Akademik anlamda bakıldığında en büyük katkının bana ve Mustafa Erdoğan”a ait olduğu LDT tarihinin ve yayınlarının kuşbakışı incelenmesiyle bile anlaşılır. Sıcak olayların cenderesinde boğulduğumuz şu günler geçip birkaç yıl sonrasına ulaştığımızda, Türkiye”de liberal düşünce tarihini yazacak kimseler bu gerçeği herhalde teslim edeceklerdir. Tüm ülkede bir liberal ağ oluşturma bakımından LDT”ye en çok katkıyı yapanlar ise yine ben ve Özlem Çağlar Yılmaz”dır. Çok sayıda arkadaşımız bizim ne kadar büyük bir inanç ve azimle bunun için mücadele ettiğimize şahit olmuştur.
Bu satırları yazmada gayem kendim veya isimleri geçen arkadaşlarım adına takdir toplamak değil. Kim ne derse desin, takdir edilelim veya edilmeyelim, yolumuza devam edeceğimiz açık. Asıl konum LDT çevrelerinde ve dolayısıyla liberal muhitlerin tam göbeğinde bugünlerde yaşanmakta olan ayrışma. Bilineni gizlemeye gerek yok; LDT içinde yer alan arkadaşlarımızdan Mustafa Erdoğan ve Bican Şahin kendi hür iradeleriyle bir karar alarak ayrı bir dernek kurmaya karar verdiler ve bunu gerçekleştirdiler. Böylece, bir anlamda, yollarını LDT”den ayırdılar. Buna elbette hakları ve yetkileri var. LDT olması gerektiği gibi tamamıyla gönüllülüğe dayanan bir kuruluş. Kurumsal kimlik taşımıyor, sadece liberal fikirlerin geliştirilmesi ve yayılması için bir platform olmaya çalışıyor. Ne partiler gibi siyasî gayeleri var ne de bürokrasi içinde kadrolaşma amacı ve çabası. Sadece ve sadece bir fikir odağı, bu kadar. LDT”ye katılmak da LDT”den ayrılmak da gönüllülüğe bağlı…
Bu ayrışmanın hiç yanlış sözler sarf edilmeden ve hatalı davranışlar yapılmadan gerçekleştiğini söyleyemem. Söylersem beni yalanlayacak birçok şahit çıkar. Ancak, bunlar, benzer ayrışmalarda olanlara nispetle devede kulak bile sayılmaz. Ne olmuş olura olsun, maziye takılmaya gerek yok. Yapmamız gereken ileriye bakmak. Ülkenin asıl ve esas liberalleri arasında çetin kavgalar görmek umuduyla ve heyecanıyla bekleyenlere fırsat verecek değiliz. Sol fraksiyonlarda olduğu gibi kişisel insanî ihtilâfları ideolojik kalıba dökmeyecek kadar da olgunuz. Nasıl olsa bugünlerin tarihini ilerde tarihçiler yazacaktır. Şimdi önemli olan liberal bireylerin ve çabaların sayısının art(ırıl)masıdır.
Bu çerçevede, Özgürlük Araştırmaları Derneği”nin ortaya çıkmasını memnuniyetle karşılıyorum. Nihayet, LDT”den sonra ciddiye almaya değer ve liberalliği ve seviyesi hakkında tereddüt bulunmayan insanlar tarafından bir yeni oluşum başlatıldı. Beni asıl ilgilendiren uzun vadede bunun sağlayacağı faydalar. LDT çok önemli işler yaptı ve elbette yapmaya devam edecek, ama yetmez, Türkiye”nin daha çok liberal kuruluşa ihtiyacı var. Ancak, altını kalınca çizmek isterim, uzatmalı ergen egosunun acımasızca yansıtıldığı ve liberalizmi yıkıcı bir devrimciliğe tahvil etmeye çalışan odaklara değil fikir odaklarına, küfür odağına değil edep ve nezaket odaklarına. Bu tür ayrışmaların acı tarafları olmakla beraber birçok faydası da olabilir. Yeni enerjiler ve yetenekler oryaya çıkabilir. Bu sayede daha önceden ulaşılmamış veya ulaşılamamış çevrelere ulaşılabilir. Akademik iç rekabet bizleri daha üretken kılabilir. Liberallerin kullanabildiği araçların ve mecraların sayısı artar. Bu yüzden ÖAD”nin kuruluşunu hem liberal akademik blokun kuvvetlenmesi hem de bazı yerlerde ortaya çıkan seviyesizliği ve çapsızlığı gidermekte yararlı olabilecek bir gelişme olarak da görüyorum. Ayrıca, liberal camianın bu sayede daha sağlıklı olacağına eninim. Zira, yürüttüğümüz beraberliklerde, fikir ayrılıkları yanında, belki de onlardan fazla, tarz ve karakter ayrılıklarının da sıkıntılar yarattığının farkındayım. Her tarzı ve meşrebi aynı ortamda barındırmak zor olabiliyor. Platformların sayısının artması fikir yanında karakter ortamı seçeneklerinin de artması anlamına gelir. Böylece, liberaller arasındaki iç sürtüşmeler azalır. Liberaller olarak enerjimizi asıl işlerimize daha yüksek oranlarda tahsis edebiliriz.
ÖAD”ın kuruluşu bence şu bakımdan da faydalıdır: ÖAD ve LDT mensupları üzerinden bir liberalizm tartışması yapmak doğru ve anlamlıdır. Daha iyi anlaşılması için isim vermek gerekirse, benim ve Mustafa Erdoğan”ın üzerinden böyle bir tartışma yürütülebilir. Ama Mehmet Altan, Cengiz Çandar, Murat Belge gibi isimler üzerinden bunu yapmak anlamsız. Bu çeşitlenme sayesinde taşlar yerine oturabilir ve liberal kelimesinin liberal olmayanların eline geçmesi engellenebilir. Bu sayede belki de inatla ve ısrarla liberal etiketine liberal olmayanlar üzerinden sürekli darbe indirmekte olan bazı muhafazakâr medya yazarları bir üslup düzeltmesine gider.
Özellikle Mustafa Erdoğan”ın şahsında ÖAD”nin kuruluşunu tebrik ediyorum. Derneğin umulandan daha başarılı olmasını diliyorum.
21.10.2014, Yeni Şafak