Türkiye’ye dair okumalar, hep tek yanlı oldukları için hepimizi yanıltmaktadırlar. Türkiye’nin karmaşıklığı, onu anlamayı zorlaştırmaktadır. Tek aktör üzerinden ülkeyi, okumak, sadece Türkiye’yi değil, aynı zamanda o aktörü anlamayı da zorlaştırmaktadır
Türkiye, bugün Ak Parti ve Cemaat denilen Gülen grubu üzerinden okunmaktadır. 7 Şubat olayıyla artık örtülemeyen Gülen grubu-Ak Parti çatışması, 18 Aralık yargı operasyonlarıyla yepyeni bir boyuta taşınmış bulunmaktadır. Gülen grubu- Ak parti çatışmasından bugün, savaş diye söz edilmektedir. Hükümetle savaş düzeyinde birçok cephede muharebeye girme gücünü kendinde bulan Gülen grubunu anlamak lazımdır. Gülen grubu bir cemaat midir yoksa başka bir şeymidirler? Bu soruya verilecek cevap, bu grubun doğasını anlamakta anahtar bir niteliğe sahiptir.
Gülen grubunun dini nitelikte bir cemaat olduğu yaygın olarak kabul edilmektedir. Cemaat kavramı neredeyse Gülen grubuyla özdeş hale gelmiş bulunmaktadır. Ancak Gülen grubu, kendisini cemaat olarak sunmamakta ve böyle nitelememektedir. Gülen grubu cemaat değil, camia veya Hizmet Hareketi olduğunu iddia etmektedir. Gülen grubu, dar bir dini hareket olmadıklarını, çoğulcu bir insani hareket olduklarını ifade etmek için kendilerini camia veya hizmet hareketi terimleriyle ifade etmektedir.
Cemaat olmadığını ısrarla vurgulayan, camia veya hizmet hareketi olduğunu iddia eden Gülen grubu, dini değil seküler nitelikte bir oluşumdur. Dini olmadıklarını ama camianın dindar insanlardan oluştuğunu vurgulayan Gülen grubu, seküler amaçları gerçekleştirmeyi hedefleyen bir yapıdır. Diyalog, barış ve hoşgörü gibi kavramlar, Gülen grubunun kendisiyle özdeşleşmesini istediği niteliklerdir. Seküler bir grup olarak Gülen hareketi, seküler araçlarla seküler amaçları gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Seküler nitelikteki Gülen grubunun ulusal ve uluslararası yüzü vardır. Grup, uluslararası yüzünde dünyaya barış, hoşgörü ve eğitim temelli hümaniter ve çoğulcu mesajlar verirken, Türkiye’ye yönelik yüzünde ise milliyetçilik, devletçilik ve Anadoluculuk bulunmaktadır. Gülen grubunun en büyük iddiası Anadolu insanını ve Türkçeyi dünyanın en uzak diyarlarına götürmektir.Seküler bir yapı olarak Gülen grubu, siyasetin, iktidarın, ticaretin, kültürün, dinin, diplomasinin, maneviyatın, devletin, medyanın, lobiciliğin kısacası hayatın her yerinde en önde olmak için sistematik ve kurumsal olarak çalışan bir yapıdır. Gülen hareketi, sadece seüler değil aynı zamanda hegemonik bir karakter taşımaktadır. Seküler hegemonik nitelikteki Gülen hareketi, gerekli gördüğünde başka seküler veya dini yapılarla kolaylıkla çatışma içine girebilmektedir. Gülen hareketin hükümetle çatışmaya götüren şey, onun seküler hegemonik niteliğidir.
Gülen grubu bir cemaat olarak başlamadı, cemaat olarak gelişmedi ve cemaat olarak varlığını devam ettirmiyor. Gülen grubu, kendisini uluslararası düzeyde Gülen Movement yani Gülen Hareketi olarak nitelemektedir. Gerçekten Gülen grubunu niteleyecek isabetli kavram harekettir. Gülen hareketi, cemaat olmadığı gibi camia da değildir. Gülen grubunu cemaat veya camia olarak değerlendirdiğimizde bir cemaatin veya camianın çok boyutlu olarak hükümetle birçok cephede savaşa girmesini anlamak mümkün değildir. Ancak Gülen grubunu, uluslararası seküler bir hareket olarak anladığımızda yaşananları daha iyi anlamlandırmak mümkündür.
Seküler uluslararası bir hareket olarak Gülen grubunda seküler ve dini olan, milliyetçi ve hümaniter olan, sivil ve devletçi olan, otoriter ve demokratik olan, açık ve gizli olan iç içe geçmiş durumdadır. Son tartışmalarda yargı ve polis içindeki yapılanmasından dolayı Gülen grubundan paralel devlet olarak söz edilmektedir. Gülen grubunu paralel devlet olarak nitelemek çok anlamlı değildir. Gülen hareketi, uluslararası düzede paralel bir toplum oluşturmuştur. Gülen hareketinin küresel paralel toplumu, bulunduğu her yerde lokal olarak örgütlenmekte, faaliyetlerini ve kurumlarını oluşturmakta, kendi ajandasına uygun sosyal ve uluslararası ilişkiler biçimi oluşturmaya çalışmaktadır. Gülen hareketi, bugün itibarıyla homojen bir yapı olmaktan çıkmış birçok zıtlığı bünyesinde birleştirmiş yani zıtların birliği olarak niteleyebileceğimiz çok yönlü ve çok yüzlü bir uluslararası ağ (international network) haline gelmiş bulunmaktadır. Bu ağın her birimi, birbirinden tamamen bağımsız oldukları gibi aynı zamanda bütünlük düzeyinde birbiriyle ilişkilidirler. Gülen hareketinin küresel bir ağ olarak görülmesi bu harekete Gülen Ağı demeyi gerekli kılmaktadır. Ancak Gülen Ağında belirleyici olan tek aktör ve faktör yoktur. Gülen Ağının çok aktörlü ve faktörlü bir network olduğu, unutulmaması gereken en merkezi realitedir.