Evde bakım hizmeti sosyal bir haktır

Sağlık Bakanlığı öncülüğünde başlatılan evde ya da kurumlarda bakım hizmeti engelli, yaşlı, kimsesiz yoksul bireylerin insani koşullarda yaşam sürebilecekleri ortamların oluşturulması bakımından da önemli bir uygulamadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Şahin, yapmış olduğu konuşmada yaklaşık olarak 400 bin engelli ve yaşlı bireye evde bakım hizmeti verdiklerini ifade etmişlerdir. Ve ayrıca 120 bin kişinin de sırada beklediğine vurgu yapmıştır. Bu da gösteriyor ki özellikle Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu konuda titiz, ciddi ve önemli çalışmalar yapmaktadırlar.

30.07.2006 tarihinde çıkarılan ‘Bakıma Muhtaç Özürlülerin Tesbiti ve Bakım Hizmeti Esaslarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik’de ‘Her ne ad altında olursa olsun her türlü gelirleri toplamı esas alınmak suretiyle; kendilerine ait veya bakmakla yükümlü olduğu birey sayısına göre kendilerine düşen ortalama aylık gelir tutarı bir aylık net asgari ücret tutarının 2/3’ünden daha az olan bakıma muhtaç özürlüleri, bu özürlülere verilecek bakım hizmetlerini, hizmetlerin ücretlendirilmesini ve ücretlerin ödenmesini kapsar’ diyerek Bakım hizmeti alacak kişinin kendisine düşen gelirin asgari ücretin 3/2 olma şartı getirilmiştir.

DEVLET KİMLERE BAKMALI

Bakım hizmeti alacak kişinin % 51 üzeri ve ağır özür olduğu ayrıca sağlık kurulu raporu ile de belgelendirilmiş olması gerekmektedir. Bu iki şartı yerine getirmek koşuluyla evde ya da kurumlardan bu hizmeti almak imkanı vardır.

Özellikle engelli bireylerin, yaşamlarını kendi iradeleri dışındaki engellerden dolayı insani koşullarda sürdürebilmeleri için desteklenmeleri ve devletin bu yönden sosyal olmasının, temel hak ve özgürlükler acısından da savunulması gereken ve insan hakları acısından özel bir durumdur. Özellikle bakım hizmeti için ilgili bireyin kendisine düşen gelirin asgari ücretin 3/2’lik gelirden düşük olma şartının en önemli ve belirleyici olması Anayasal bir ilke olan ‘sosyal devlet’ ilkesi ile çelişmektedir.

Bakım hizmetinden yararlanacak kişinin değil de bütün ailesinin gelir durumuna bakılması hizmeti alacak olan, engelli, yaşlı vb. kişilerin aslında birey olarak kabul edilmemesini de getirmektedir.

Bakım hizmeti alacak engelli, yaşlı bireylere bulunan ailelerin yaşadıkları sıkıntılar sosyal-kültürel, ekonomik olarak çok fazladır. Bu kişilerin ihtiyaçları ve bu ihtiyaçlar için harcanacak tutarlar eşit değildir. % 51 ile % 90 ağır engelli ve bakıma ihtiyacı olan bireyleri bir tutmak, ortopedik, görme, zihinsel, süreğen hastalığa sahip olan bireylere hizmeti sunmak için genel kuralları belirlemek bu kişileri homojen gruplar olarak da görmektir. Oysa ki engelli bireyler ve yaşlıların yaşadıkları sıkıntılar bir değildir. Aynı engel gurubunda bulunan engelli bireylerin dahi ihtiyaç duydukları destek oranı ve çeşidi farklıdır.

Engellilere, yaşlılara ve süreğen hastalığı bulunan kişilere verilecek olan bakım hizmetinin desteği sadece dezavantajlı bireyleri değil onların çevrelerini de etkileyecektir. Bakıma ihtiyacı olan bireylere sahip ailelerde en büyük sıkıntıyı kadınlar yaşamaktadır. Bakım hizmetini sunmak zorunda kalan kadınlar aynı zamanda ekonomik hayatın ve sosyal hayatın dışında kalmakta ve kendileri de bu yönlerden dezavantajlı duruma düşmektedirler. Engelli bireye bakan anneye sigorta ve emeklilik açısından bazı kolaylaştırıcı önemli ve olumlu adımlar atılmıştır ama bunlar tek başına yeterli değildir.

Evde bakım hizmeti genelde bir kişi varsayılarak düzenlenmiştir. Oysa bizim bildiğimiz birden fazla engelli ve bakım hizmeti ihtiyacı bulunan kişiler vardır. Bunların sağlık harcamaları ve bakım hizmetlerine ayıracakları kişi ve zaman süreleri ile tek bireye sahip ailelerin harcama ve bakım ihtiyaçları için ihtiyacı olan şeyler aynı oranda değildir. Burada yapılması gereken birden fazla bakıma ihtiyacı olan bireyleri bulunan ailelere verilecek destek ile bir kişi bulunan ailelere verilecek hizmetin tesbiti ve değerlendirilme şartlarını farklılaştırmak gerekmektedir.

Bir kişi olan ailelerde 3/2 asgari ücret şartı aranmakta, birden fazla bakıma ihtiyacı olan bireyi bulunanda da aynı şart aranmaktadır. Bu uygulama sonucunda birden fazla bakıma ihtiyacı olan bireyi bulunan aileler dolaylı olarak mağdur duruma düşmektedirler. Birden fazla bakıma ihtiyacı olan bireyi bulunan ailelere 3/2 asgari gelirden fazla kişi başına düşen gelire sahip olsalar dahi pozitif ayrımcılık yapılarak bakım hizmetinden ve hakkından yararlanmaları sağlanmalıdır.

HİZMET GENİŞLEYEREK DEVAM ETMELİ

İnsan hakları acısından dezavantajlı bireylerin aileleri üzerinden değerlendirilmesi ve bir hizmeti alıp almamalarının belirlenmesi doğru bir anlayış değildir. Sağlık, sosyal, kültürel, ekonomik gibi haklardan yararlanabilmek için dezavantajlı bireyler aile halkının gelir durumu üzerinden değil kendilerinin geliri üzerinden değerlendirilmelidirler. Aile üzerinden yürüyen bir sosyal güvenlik anlayışı aslında engelli bireyi yok saymak ve birey olarak kabul etmemektir. Oysaki engelli bireylerin de bir kişiliği, onuru ve insan olmaktan gelen doğal vazgeçilmez ve devredilmez hakları vardır.

Hükümetin uygulamaya koymuş olduğu evde bakım hizmeti gibi güzel ve insani uygulamayı genelden çıkararak farklı durumda olabilecek bireylere göre yeniden kanunlaştırması daha iyi sonuçlar verecektir.

Bakım hizmetine ihtiyacı bulunan bireylerin tesbit edilmesi konusu yeniden gözden geçirilmelidir. Özellikle birden fazla bakıma ihtiyacı olan bireye sahip ailelerin durumlarına uygun ve mağduriyetlerini giderecek bir uygulamaya gidilmesi önemli olacaktır.

06.02.2013, Yeni Şafak

Bu Yazıyı Paylaşın

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et