Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün mahkemede verdiği ifade beni eski günlere götürdü. Darbenin bizi alıp götüreceği günlere…
Demokratların kenetlendiği, darbecilere ve yandaşlarına karşı kimliğine, geçmişine bakmadan seçilmiş iktidarın yanında durduğu günlere. Ki zor günlerdi; karşılarında koca bir ordu, orduyla iş tutmaya alışkın sermaye grupları ve medya vardı. Açık tehdit, gizli hazırlıklar, provokasyonlar ve manipülasyonlarla geçen zor günler… O şartlarda konuşan, yazan, çabalayan demokrat insanları bu günlerde ne ve kim korkutabilir?
En başa, emekli Genelkurmay Başkanı’nın söylediklerine dönelim ki o günlerin ne günler olduğunu hatırlayalım. Büyük resme bakalım, Ergenekon ve Balyoz davalarının detaylarında kaybolmayalım. İddia nedir? Ordu içinde birileri AK Parti iktidara gelip 28 Şubat düzeneği bozulunca darbe hazırlıkları yaptı. Bir yandan fiilî darbe için planlar hazırlanırken öte yandan da darbeye zemin oluşturacak işlere kalkışıldı. Bu işlerin merkezinde de sivil uzantıları ve destekçileriyle ordu mensupları vardı.
Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün mahkemede verdiği ifadeler, bu hazırlıkları doğruladı mı? Kuşkusuz evet… Önünde, resmî toplantıda ‘muhtıra’ diyenlerin Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz, Eldiven, Balyoz planlarıyla resmen darbe hazırlıkları yaptıklarının Özkök de farkındaymış. Yani davalara konu olan ‘belgeler, bilgiler’ doğru (şimdilerde o belge ve bilgileri yayınlayanlar, yayınlanan o belge ve bilgilerle kurtulanlar tarafından tahkir ediliyor ya, neyse!) … Geriye ne kalıyor? Detaylar. Detaylar da yargının işi.
Biz ‘büyük fotoğraf’a bakıp konuşabilir, geçmişe ve bugüne ilişkin analizler yapabiliriz.
Öncelikle Nokta dergisi ve Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş’ün hakkını teslim edelim. 29 Mart 2007 tarihli Nokta dergisi “2004’te iki darbe atlatmışız” başlığıyla çıkmıştı. Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in günlüklerine dayanarak Ayışığı, Sarıkız ve Yakamoz kod adlı darbe planlarını deşifre ediyordu. Hatırlayan hatırlar, böyle bir haber çıktığında yer yerinden oynamamıştı Türkiye’de. Merkez medya doğru dürüst görmemişti bile haberi. Şimdilerde ‘güzellemeler’ yazdıklarına bakmayın; ‘öte taraf’ın hâlâ güçlü olduğu o günlerde onlar bu ‘bomba haber’i ‘karartma’, ‘saptırma’ ve ‘küçültme’ peşindeydiler. Darbenin hedefindeki hükümetten ve partiden bile doğru dürüst tepki gelmemişti.
Böyle olunca NOKTA ve Alper Görmüş yalnız kalmış, General Örnek günlüklerini inkâr etmiş, dergi ve Görmüş hakkında dava açmıştı. Askerî mahkeme de boş durmamış, aldığı kararla NOKTA’yı basmış, evraklarına ve bilgisayarlarına el koymuştu. Bir avuç demokrat ve hakiki gazeteci, fincancı katırlarını ürkütmüştü. Baskı altında kalan yayıncı, bir ay geçmeden NOKTA’yı kapattı. O demokrat ve hakiki gazeteciler de işsiz kaldı. Ne gazetecileri ne yayıncıyı kimse koruyamadı, korumaya çabaladılar mı? Bilmiyorum. Darbecileri ve darbe girişimlerini deşifre eden Alper Görmüş’ü darbenin devireceği hükümet ve partiden arayan, soran oldu mu sonra? Onu da bilmiyorum. Bildiğim, bu gazetecilerin o günlerde adeta közü avuçladıkları… Aşkolsun onlara!
Şimdilerde ‘Belge, bilgi yayınladı diye kimsenin Yeni Türkiye’den pay talep edemeyeceğini’ ilan ediyorlar ‘eski yol arkadaşları’. Sanki onlar ‘pay dağıtma’ mevkiilerindeymiş ve onlardan pay isteyenler varmış gibi! Demek ‘pay’ diye bir ‘şey’ var ortada ve pay alanlar ‘paylaşmayız’ diyorlar.
Nereden nereye? Ayışığı, Sarıkız veya Eldiven darbe planları gerçekleşse büyük ihtimalle aynı hücreyi paylaşacak insanlar birbirlerini ‘pay’lıyorlar şimdi. Açıkçası ben bu günleri göreceğime o insanlarla bir ranzayı paylaşmayı tercih ederdim. Belki de paylaşacak bir ranzamız bile olmayacak, evlerimizin önlerinde sıkılacaktı kafamıza… Şimdi ‘belge, bilgi yayınladı’ diye küçümsenen, üstelik ‘pay istemek’le suçlanan insanlar oldu bu ‘demokrat ve hakiki gazeteciler’.
‘Devlet’ denilen şey öyle şişede durduğu gibi durmuyor işte, kana karışınca ‘başlar’ döndürüyor, gözler karartıyor. Bundan nasibini, İslamcı bir gelenekten gelen bir partinin devletinde Türkiye İslamcılığının en önemli fikir adamlarından birisi, Ali Bulaç da alıyor.
Zaman, 07.08.2012