5393 sayılı Belediye Kanununa göre Belediyelerin görev alanı sadece İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar gibi hizmetlerden ibaret değildir. Aynı zamanda da sosyal hizmet ve yardım gibi konularda belediyelerin görev sorumluluk alanıdır.
Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunmak ve bu hizmetlerden öncelikli olarak engelli, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin yararlanması gerektiğine de öncelik vermek zorundadır.
ENGELLİLERE YARDIM
Belediye başkanının görevleri arasında; ‘bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayrılan ödeneği kullanmak, engellilere yönelik hizmetleri yürütmek ve engelliler merkezini oluşturmak’tır. Belediyenin giderlerinden bir kısmı da; ‘Dar gelirli, yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile engellilere yapılacak sosyal hizmet ve yardımlara öncelik vermektir’. Görüldüğü gibi belediyeler dar gelirli, engelli ve yaşlılar ile muhtaçların sorunların çözümüne öncelik vermek zorundadır. Ve aynı zamanda bu onların görevlerinin bir unsurudur.
SOSYAL BELEDİYECİLİK VE MAVİ KAPAK
Sosyal Belediyecilik, sosyal, kültürel, ekonomik vb, alanlarda dezavantajlı grup ve bireylere öncelik vermek onların temel hak ve özgürlüklerini sınırlandıran, kendi alanlarına giren konularda eşitlikçi bir tavır sergilemektir.
Bir Belediyenin görevi, tekerlekli sandalye almak için ‘Mavi kapak’ toplama kampanyası düzenlemek değildir, bunu herhangi bir STK yapabilir. Belediyenin görevi tekerlekli sandalyeli bireylerin rahatça dolaşabilecekleri mekansal ve fiziksel ortamları yaratmaktır. Ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu engeli bireylere tekerlekli sandalyeleri sosyal güvenlik kapsamında vermektedir. Her hangi bir ‘Sosyal güvenlik’ kapsamında olmayanların ihtiyaçları da Sosyal Yardımlaşma Vakıfları tarafından karşılanmaktadır. Kısacası, engelli bireylerin tekerlekli sandalye almak için ciddi bir sıkıntısı yoktur.
Ama kaldırımların, sokakların, caddelerin, kamuya açık tüm alanların düzensiz olması, engellilerin erişimine uygun olmaması gibi ciddi sıkıntıları vardır. Bunu da düzeltecek olan Belediyelerdir. Tekerlekli sandalye üzerinden yürüyen STK anlayışına bir de ‘mavi kapak’ üzerinden yürüyen Belediyeler eklenmiştir. Sanki engelliler sadece fiziksel engellilerden oluşuyormuş gibi. Bu bakış acısı görme, işitme, konuşma, zihinsel, süreğen hastalığı vb, olan bireyleri yok saymaktadır. Bu tür kampanyaları yapan Belediyeler in büyük çoğunluğunun sosyal-devlet, sosyal-belediyecilik, sosyal demokrasi yi savunan görüşe mensup olmaları da ayrıca düşünülmelidir. Mavi Kapak Kampanyalarının bir diğer boyutu da geri dönüşüm firmalarının oynadığı roldür, doğa için mavi kapak vb, plastiklerin toplanması ve geri dönüşümü çevresel ve ekonomik açıdan önemlidir. Ama bunun engelli bedenler üzerinden dramatize edilerek yürütülmesi etik değildir.
Sosyal Güvenliği olmayan engelli birey, belediyeden sosyal yardım ve hizmet talep etme hakkı vardır. BM İnsan Hakları Beyannamesinin 28. Maddesi de hak ve özgürlüklerin gerçekleşeceği bir toplumsal ve uluslararası düzeni talep etme hakkına dikkat çekmektedir.
Belediyeler ayrıca engellilerin toplumsal, sosyal, kültürel ve ekonomik hayata katılımı için tedbirler almalı ve bunlara yönelik politikalar geliştirmelidir.
YEREL YÖNETİM VE ENGELLİLERİN ERİŞİMİ
Belediyelerin en öncelikli ve de en sorunlu alanlarından biride, 5378 sayılı Kanunun Geçici Madde 2’ye göre, ‘Kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapılar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlülerin erişebilirliğine uygun duruma getirilir’. diyen hükmüdür. Bu maddeye göre yapılması gerekenlere bakıldığında sorumluluk yerel yönetimlerin sorumluğunda ve denetimindedir. Ayrıca Geçici Madde 3’e göre ‘Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler, şehir içinde kendilerince sunulan ya da denetimlerinde olan toplu taşıma hizmetlerinin özürlülerin erişilebilirliğine uygun olması için gereken tedbirleri alır. Mevcut özel ve kamu toplu taşıma araçları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlüler için erişilebilir duruma getirilir’, denmektedir. Kanunun tanımış olduğu süre Temmuz 2012 yılında dolmaktadır. Çevremize baktığımızda yapılması gerekenlerin bir çoğunun hale tamamlanamadığı görülmekte ve bu gidişle de 2012 Temmuza kadarda tamamlanması zor görünmektedir.
Bu konuda bir adım daha atarak Yüksek Planlama Kurulunca 25-10-2010 tarihinde ve 2010/35 Kara No ile kabul edilerek 12-11-2011 tarihinde 27757 sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe giren ‘ Ulaşılabilirlik Stratejisi ve Eylem Planı (2010-2011)’dır. Bu eylem planında yapılması gerkenler ile ilgili önemli bilgiler bulunmaktadır.
30 Mart 2007 yılında imzaya açılan ve Türkiye tarafından imzalanan, TBMM de 3 Aralık 2008 tarihinde de oylanarak kabul edilen Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 1 inci maddesinde Sözleşmenin amacı ‘engellilerin tüm insan hak ve temel özgürlüklerinden tam ve eşit şekilde yararlanmasını teşvik ve temin etmek ve insanlık onurlarına saygıyı güçlendirmek’ olarak belirlenmiştir. Sözleşmenin ‘Erişilebilirlik’ ile ilgili 9. uncu maddesinde ‘1. Taraf Devletler özürlülerin bağımsız yaşayabilmelerini ve yaşamın tüm alanlarına etkin katılımını sağlamak ve özürlülerin diğer bireylerle eşit koşullarda fiziki çevreye, ulaşıma, bilgi ve iletişim teknolojileri ve sistemleri dahil olacak şekilde bilgi ve iletişim olanaklarına, hem kırsal ve hem de kentsel alanlarda halka açık diğer tesislere ve hizmetlere erişimini sağlamak için uygun tedbirleri alacaklardır. Bu tedbirler erişim önündeki engellerin tespitini ve ortadan kaldırılmasını da içerecektir. Bu tedbirler aşağıda belirtilen yer ve hizmetler bakımından da geçerlidir’, diyerek, yapılması gerekenleri sıralamaktadır.
Engelli STK’arına burada büyük sorumluluklar düşmektedir. Belediyeler ile ‘mavi kapak’ kampanyaları düzenlemek yerine, Belediyelerin asli görevlerini ve sorumluluklarını yapmaları için baskı gücü olmalıdırlar.
Yeni Şafak, 10.06.2012