CHP’de parti içi denge arayışları ve muhalefet/iktidar kanadın güçlerini test etme “kurultay” restleşmesi üzerinde yürümektedir. CHP’nin son iki yılda geçirdiği evrim söylem/üye yapılanması değerlendirilmeden şimdilik iki tarafmış gibi gözüken ama kendi içlerinde de çeşitli gruplara ayrışan ekiplerin istemlerini değerlendirme acısından eksik olabilir. Yıllarca CHP’yi “demir yumruk” ile yöneten Baykal/Sav müttefikliği, kamuoyunca da bilinen malüm nedenle dramatik bir şekilde dağılmış, ardından Sav’ın desteğiyle Kılıçdaroğlu, gerek kamuoyu gerekse de parti içinden aldığı destekle tartışmasız ve itirazsız CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturtulmuştur. Asıl düşündürücü olan o günlerde düşman kardeşler haline gelen Baykal/Sav ikilisinin bugün “kurultay” isteme sürecinde tekrar yan yana gelmeleridir.
12. MADDENİN SIRRI
Kurultay süreci değerlendirildiğinde ve muhaliflerin talepleri göz önünde bulundurulduğunda en önemli ayrışımın 12. madde üzerinden yürümektedir. 12. Madde “Genel Merkezin” doğrudan “asil üye” yazımını düzenlemektedir. Bu maddeye göre üye olanlar bekleme süresi olmaksızın direk “asil” üyeliğe kabul edilirler ve seçme ve seçilme hakkından yararlanırlar. Üye yazımını düzenleyen bir diğer madde 9’dur, bu maddeye göre üye olanlar belli bir süre “aday üye” niteliği kazanırlar ve parti organların verdiği çeşitli görevleri ve çalışmaları yaparlar, uygun görüldükleri takdirde “asil üye”liğe kabul edilirler. Aday üyeler “asil üyelerin yükümlülüklerini taşırlar. Ancak, üyelikten doğan seçme ve seçilme haklarını kullanamazlar”. Mahalle/İlçe delege seçimlerinin yapıldığı bu günlerde partiye yapılan “yeni üyelerin” azımsanmayacak düzeyde olması, yıllarca parti içi “delege gücünü” ve “hegemonya” yı sürdürmeye çalışanları sıkıntıya düşürmüştür.
KURTLARLA DANS
CHP tam bir dengeler ve taktikler partisidir. CHP’nin örgütsel yapısı diğer partiler ile kıyaslanamayacak kadar çelişkilere ve bu çelişkilerin çatışmasından çıkan zıtlıkların birlikteliğine sahiptir. Solun bütün renklerini ve sağın eski kadrolarını içerisinde barındırabilen bir tuvale benzemektedir. Siyasi hayatları boyunca hiç ayrılmamış anlayış/yapılar aniden kumdan kuleler gibi dağılabilmekte, hiç yan yana olmamış anlayış/yapılar yıllardır birliktelermiş gibi yan yana durabilmektedirler. Önümüzdeki kurultaylar sürecin de de bunları yaşayarak görebileceğiz.
Parti içi dengeler gözetildiğinde ve mahalle delege listeleri bittiği ölçüde incelendiğinde; yeni/eski, değişim/statüko, iktidar/muhalefet, demokrat/otoriter çekişmesini ve çatışmasını yaşayacağımız gün gibi aşikardır.
CHP içerisinde, gelenekçi yapıdan gelen Baykal/Sav ekibi hala etkinliğini ve gücünü sürdürmektedir. 2000 yılların başında kimisinin ihraç kimisinin de kendi isteğiyle partiden uzaklaşması/uzaklaştırılması durumunda kalan, 2010 yılındaki genel başkan değişiminden sonra partiye tekrar geri dönen eski SHP kökenlilerin de önemli bir üye ve delege yapılanması olduğu bilinmektedir.
Kılıçdaroğlu/Tekin ikilisi özelikle “milletvekili aday” belirleme sürecinde yapmış oldukları taktiksel hatalar nedeniyle, bugün yanlarında olması gereken ittifakları daha dünden kaybetmiş gibi gözükmektedirler.
CHP de tam da burada yeni üyeler ve yeni anlayış ön plana çıkmakta ve önem kazanmaktadır. Bu yeni yapılanmanın tek düze olduğunu söylemek elbette ki zordur. Ama kendi içerisinde güçlü bir birlikteliği olduğu da hiç şüphesizdir.
BELKİ DE SON ŞANS
Önümüzdeki günlerde yaşanacaklara sadece “tüzük” ve “kurultay” olarak bakmamak gerekmektedir. Buralar aynı zamanda asıl mücadele için alanların oluşturulduğu, ittifakların kurulduğu, strateji/taktiklerin belirlendiği bir antreman sahası olarak düşünmek gerekmektedir. Futbol diliyle konuşacak olursak; aynı takımın oyuncuları burada kendi aralarında çift kale maç yapacaklar ve bu maç sonucunda ileride yapılacak olan derbi maç için ilk on biri belirleyeceklerdir. İlk onbir, flaş/süper değişmeyen ilk onbir den mi oluşacak, yoksa yeni oyuncular ilk onbirin değişmeyen/flaş oyuncularını kadro dışı bırakabilecek performansı gösterebilecekler mi?. Ve Teknikdirektör bu değişimi yapabilecek mi?.
Demokrasi nin kurumsallaşması ve güçlenmesi için CHP’nin değişimine ve güçlenmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Demokrasi; halkın kendi yöneticilerini seçmesinin yanı sıra aynı zamanda iktidarın seçim yoluyla el değiştirileceğinin de zeminin yaratılması demektir. CHP nin geleceğini belirleyecek olan “yeni üyelerin” ve “yeni grupların” temsil etiği anlayış/yapıların birbirleriyle kuracakları/kurmayacakları ittifaklar olacaktır.
Artık CHP de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Demokratikleşmeden yana olan, halka inanan, demokrasi dışı yöntemlere yönelmeyen siyaset anlayışı solda bir rüzgar yaratabilir ve iktidar alternatifi olabilir. CHP’den beklenen seçim meydanlarında söylediği “CHP varsa herkes için var”, “Herkes için CHP” sloganlarının içini doldurması, sadece “devletin” değil, “halkın” partisi olmasıdır. Aksi takdirde CHP kendi kendini imha etmeye doğru gitmektedir.
Yeni Şafak, 20.02.2012