Son günlerin yaygın sorusu şu: Bu kadar general nasıl oldu da Feto’ya bu denli bağlandı?… General düzeyine çıkmış birisi nasıl olur da bu adama inanır?
Ben de şu cevabı veriyorum: Bunlar Feto’ya bağlandıklarında general değillerdi; daha ergenlik yaşına gelmemiş bir çağda, daha körpe iken bağlandılar bu hoca kılıklı herife. Bir peygambere inanır gibi inandılar. Sonradan general oldular.
Feto’nun saf çocukları kendine bağlamadaki en önemli enstrümanı mehdiliktir. Kendisinin mehdi olduğuna bir şekilde inandırıyor…
Bir defa ağına düşürdüğü çocukları sonuna kadar kullanıyor, istismar ediyor…
***
Konunun derununa girmeden peşinen söyleyelim ki mehdi ve deccal kavramları dinî olmaktan ziyade siyasî kavramlardır. Yahut siyasallaştırılmış kavramlardır.
Siyasî emeli olan ve bir takım uyanık tipler önce bir deccal icad ediyor; ardından da kendisini mehdi (veya mesih) olarak takdim ediyor. “Düşün peşime” diyor… “Kurtuluş bende” diyor…
Dinî bilgisi, hususen akaid bilgisi zayıf olan saf yığınlar da bu tip heriflerin peşine düşüyorlar…
Düşünebiliyor musunuz: Ekranlarda, affedersiniz, kadınları oynatan bir herif bile mehdi olduğunu iddia ediyor ve hatırı sayılır sayıda insanı peşine takabiliyor…
***
Mehdilik iddiası konusunda Feto’nun eline kimse su dökemez. Yahudilikte, mehdiliğini ilan eden Sabatay Sevi neyse Feto da odur. Hatta Feto onu geçmiştir. (1)
Sabatay Sevi, ağzı laf yapan bir Yahudi’ydi. Birden mehdiliğini ilan ediverdi ve büyük kısmı okumuş yazmış taifesinden olmak üzere çok sayıda Yahudi’yi yanına çekebildi.
Yıllarca çok gizli bir şekilde cemaatini muhafaza edebilmeyi başardı. Gizliliğe azami dikkat ederdi. Fetocularda olduğu gibi bunlarda da kod adı vardı. Bir cemaat içindeki isimleri bir de dışarıya gösterdikleri isimleri vardı…
Sabatay Sevi geberip gitti ama cemaati günümüze kadar devam etti. Eski gücünde olmasa da hâlâ Türkiye’de de etkili bir Sabatayist cemaati mevcut.
Sabatayistler de Fetocular gibi İzmir’de yoğunlaşmışlardır…
****
Mehdilik iddiasında bulunanlar genellikle büyük bir dinin içinden çıkarlar. Ancak kendileri ayrı bir din kurarlar. Hâlâ büyük dinin içinde olduklarını iddia ederler ama fiilen yeni bir din kurmuşlardır.
Medhidilik iddiasında bulunanlar açıkça mehdi olduklarını ifade etmezler. İma ederler. Çünkü rivayete göre, gerçek mehdi, mehdi olduğunu söylemezmiş.
Feto da kendisinin açıkça mehdi olduğunu söylemiyor. Çocukluğundan beri Allah tarafından istihdam edildiğini söylüyor. Peygamberimizle ve haşa Allah’la görüştüğünü söylüyor.
Eh böyle kerametleri olan bir adama tabiî ki etrafındaki müritleri de mehdi gözüyle bakarlar… Etrafındakiler onun “beklenen salih zat” olduğunu söylüyorlar. Kâinat İmamı olduğunu da duymayan kalmadı…
***
Feto denilen adamın örgütüne baktığımızda genellikle etrafına okumuş yazmış adamları topladığını görüyoruz.
Ve şaşırıyoruz: Bu kadar okumuş yazmış adam nasıl oluyor da bu divanenin peşinden gidiyor?
Benim cevabım şu: Gerek kamu gerekse sivil eğitim kurumlarımızda doğru bir akaid bilgisi verilmiyor.
Akaid konusunda, özellikle de bu mehdilik meselesinde, popüler kültür olduğu gibi kabul ediliyor. Popüler kültürdeki mehdilik konusu sanki doğru bir akaid bilgisiymiş gibi kabul ediliyor.
Popüler kültür bu konuda şunu diyor: Ahir zamanda bir mehdi gelecek ve insanları deccale karşı koruyacak. Onun etrafında toplanmak gerekiyor. En sonunda da Hz. İsa yere inecek, mehdi ile birleşip deccali öldürecek ve ardından kıyamet kopacak…
***
Feto insanları, çoğunlukla, kontrolü altındaki istihbarat örgütünü (2) kullanarak kendisine bağlıyordu. Bu örgüt kanalıyla elde ettiği özel bilgilerle kendisinin mehdi olduğunu “kanıtlıyordu”.
Bunu şöyle yapıyordu: Elinde güçlü bir istihbarat ağı bulunduğu için avlamak istediği önemli insanları dinletiyordu. Bu önemli insanlara ait bir takım özel bilgileri önceden öğreniyor ve sonra da o önemli adamlarla yaptığı ilk görüşmede bu bilgileri o adamlara söylüyordu. Hiç kimsenin vakıf olmadığı bu özel bilgileri Feto’dan duyan bu adamlar Feto’nun mehdi olduğuna inanıyorlardı…
Yine önemli sınavlarda da sınava hazırlanan öğrencilere nezaret eden abiler, çaldıkları soruları getirip öğrencilere veriyor ve şöyle diyorlardı: “Hocaefendimiz, sınavda çıkacak soruları rüyasında görmüş; işte bu sorular onlardır; bunları ezberleyin kazanırsınız.”
Öğrenciler bu soruları ezberliyor ve sınava girince bütün soruların kendilerine verilenlerle aynı olduğunu görüyorlar ve “demek ki bu hocaefendi mehdiymiş, ne emrederse yapmalıyız” diyorlar…
İşte “koca koca generaller bu adamın peşinden neden gidiyorlar?” sorusunun cevabı burada…
***
Sahte keramet mevzuu açılmışken bir de tarihten örnek vereyim: 1940’lı yıllarda henüz avam tabakası, köylüler otomobille tanışmamıştır. Ulaşım hayvanlarla temin edilmektedir.
Kendisine rüyasında şeyhlik verildiğini iddia eden Kemal Pilavoloğlu denilen bir uyanık adam da köylü takımını peşine takmak için otomobil dâhil yeni teknolojik aletleri bolca kullanırmış.
Bir defasında, Ankara’daki köylü müritlerine İstanbul’a gitmelerini söylemiş. “Siz gidin ben sizi orada karşılayacağım; beni sizden önce oraya götürecekler, siz anlamazsınız…” demiş.
Müritler ilkel vasıtalarla yola koyulup ağır ağır yol alırken, bizim uyanık gizlice aldığı otomobiline atlayıp hemen İstanbul’a ulaşmış. Saf müritler günler sonra İstanbul’a ulaştıklarında karşılarında şeyhlerini görmüşler ve bu durumu keramet olarak kabul edip körü körüne bağlanmışlar.
Mehdilik kavramının dinî olmaktan ziyade siyasî olduğunu söylemiştim. İşte Pilavoğlu ve onun Ticanilik hareketi de siyasî bir akım olarak doğmuştur.
Demokrasiye geçiş sürecinde bütün dindar insanlar DP’yi desteklerken, Pilavoğlu’nu mehdi gibi gören saf insanlar onun sözüne uyup CHP’yi desteklemişlerdir.
Son seçimlerde Feto’nun da CHP ve HDP’yi desteklediğini hatırlatmakta fayda var…
Bu arada hatırlatayım: 28 Şubat sürecinde katalizör rolü oynayan Aczimendîlik de Ticanîliğin post-modern versiyonuydu…
***
Notlar:
(1) Bir iddiaya göre Feto da Sabatayisttir: http://odatv.com/fethullah-gulen-sabetayist-mi-2308161200.html
(2) Yayla’ya göre FETÖ bir istihbarat örgütüdür: http://www.hurfikirler.com/bir-istihbarat-orgutu-olarak-feto/