Bir şehir efsanesidir; ‘anketler toplumu manipüle eder’. Hayır, etmez, edemez. Tersine, anketler yoluyla toplumu yönlendirmeye çalışanlar boşa kürek çekmiş olurlar. Toplum, şişirme bir anket sonucuyla tercihini değiştirmez.
Reel siyaset yapmakta ve halka ulaşarak onu ikna etmekte zorlananlar anketleri şişirmeye başlar. Bunun son örneğini CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin veriyor. Geçenlerde, CHP ile AK Parti arasındaki farkın bir puana indiğini söylemiş. İyi de, şimdiye dek yapılmış 34 anketin ortalamasına göre AK Parti ile CHP arasındaki fark tam 20 puan!
Öyleyse bu ne demek? CHP ya hayal âleminde yaşıyor, ya da seçimlerde kaybetmekte olduğunu halktan gizlemeye çalışıyor. Belki de kamuoyu desteğini olduğundan daha yüksek göstererek tabandaki ve teşkilatlardaki umudu diri tutmaya çalışıyor. Amaç ne olursa olsun, anketleri olduğundan farklı göstermek riskli. Ne de olsa 12 Haziran çok uzakta değil; sandıklar açıldığında seçmenin yaşayacağı derin bir hayal kırıklığını da hesap etmek zorunda CHP yönetimi.
Her durumda siyasi partiler için anketlerden medet ummak yerine anketleri ‘doğru’ okuyarak kampanyalarını yönetmeleri daha akıllıca. Zaten, partilerin manipülasyon girişimlerine çanak tutacak ciddi kamuoyu şirketleri de yok. Bu işe teşne olanların foyası çoktandır ortaya çıktığı için onları da ciddiye alan pek kalmadı. Şimdilerde özellikle yerleşik şirketler işlerini ciddiye alıyorlar; manipülatif sonuçların, gerçeği yansıtmayan araştırmaların kendi saygınlıkları ve güvenilirlikleri için de bir darbe olacağının farkındalar.
Aslına bakılırsa, anketler toplumun algısını tespit eder ve tutumunu ölçer. Yani, olanın bir ‘anlık’ fotoğrafını çeker. Size nihai, değişmez sonucu vermez; o ana kadar çok farklı dinamiklerle oluşmuş kanaatin ne olduğunu anlatır. Bu fotoğraftaki tablo değişir, ama değiştiren anketin kendisi değildir. Nedense bizde kamuoyu araştırmalarının toplumu, toplumun tercihlerini şekillendirdiği düşünülür. Bu yanlış. Anketler kamuoyunu yönlendirmek için yapılmaz; kamuoyunun durumunu, tercihini tespit etmek için yapılır.
Ancak acemi siyasetçiler anket sonuçlarıyla toplumu etkilemeye çalışırlar. Aslında anketlerden etkilenmesi, sonuç çıkarması gerekenler kendileridir. Çünkü anketler siyasetçilere bir durum haritası getirirler. O ‘durum’u doğru okuyarak karşılık üreten siyasetçiler anketlerin hakkını vermiş demektir.
Anketlerin söylediğini dinleyenler, verdiği mesajı alanlar yeni yaklaşımlarla, iletişim diliyle, taktiklerle hamlelerde bulunmak suretiyle kamuoyunu etkileyebilirler. Etki, ‘durum’a yapılan müdahaleden doğar, durumun şöyle veya böyle tasvirinden değil.
Siyaset ‘reel’ bir zeminde yapılır, tercihler günlük yaşamda belirlenir. Bunun da arkaplanında toplumun sosyolojisi, tarihi ve ekonomi-politiği vardır. Medya imajları, propaganda teknikleriyle insanların tercihlerini çok az şekillendirebilirsiniz. Alanda bir gerçekliğiniz yoksa medyada yürüttüğünüz kampanya çok sınırlı etkiye sahip olacaktır.
Halktan kamuoyu araştırmalarıyla tercihini değiştirmesini beklemek abesle iştigaldir. Siyasette anketleri ciddiye alan, onları iyi okuyan partiler kazançlı çıkar. Halkın hangi konuya nasıl tepki gösterdiğini, hangi mesajı aldığını iyi ölçen siyasetçiler anketleri yönetmiş olurlar. Bu işi daha parti kurulmadan en iyi şekilde yapmaya başlayan da kuşkusuz AK Parti ekibi.
Siyasî partilere tavsiyem; anketleri şişirerek kullanmak yerine, ulaşılan bulguları ciddiye almaları. Siyaset biraz da toplumun algısını ve beklentilerini yönetmektir. Bunları tespit etmenin yollarından birisi de iyi çalışılmış ve uygulanmış anketlerdir.
Sokaktaki vantandaş için anketler hoş bir seçim geyiğidir. Merakı gıdıklar, üzerine muhabbet yapılır, iddialara girilir. Ama siyasî partiler için üzerinde çalışılması gereken esaslı bulgulardır. Bu tür bulgularla siyasetçinin tecrübesi, sezgisi ve aklı birleştiğinde halkı anlamak ve beklentilere karşılık vermek, yani başarılı olmak kolaylaşır. Siyasetçiler için anketler ne ‘balondur’, ne de seçim geyiği. Anlayana…
Zaman, 06.05.2011