Sudan’da Neler Olacak?

Bugünlerde Sudan’da çok önemli bir referandum yapılmaktadır. Güney halkı, bu referandumda   Sudan’ın bir parçası ya da   ayrı bir devlet  olmak isteyip istemediklerini oylamaktadırlar. Şu an itibariyle referandum sonuçları  tahmin edilebilmektedir. Halkın,  bağımsızlık yönünde  oy kullanacağına  kesin gözüyle bakılmaktadır. Yani Güney Sudan’da başkenti Juba olacak  yeni bir devlet kurulacaktır.Güney Sudan’da yeni bir devletin kurulması, bütün Afrika kıtasının yapısının değişmesine neden olabilir. Başta Uganda ve Etyopya olmak üzere  Afrika’nın birçok ülkesinde  bağımsızlık isteyen unsurlar bulunmaktadır ve  bu topluluklar, Güney Sudan  örneğinden hareketle  şimdiden  bağımsız olmaya yönelik arzularını güçlü olarak seslendirmeye başladılar.Başka bir ifade ile Güney Sudan’da  yapılan referandum, Afrika’da pandora kutusunun açılması anlamına gelmektedir.

Sudan’ın güneyi daha çok  Hıristiyanlardan, kuzeyi ise Müslümanlardan oluşmaktadır. Ancak Sudanlılar,  farklılıklarını koruyarak barışçıl ve özgür olarak bir arada yaşama modeli koyma  konusunda başarısız oldular. Barış, refah ve özgürlük içerisinde bir arada yaşamanın yollarını aramak yerine birbirleriyle savaştılar. Savaş, tecavüz ve açlık bu ülkede sıradan olgular haline geldi. Darfur katliamı, hala insanlık vicdanında kanayan bir yara olmaya devam etmektedir. 

Sudan’ın  yeniden şekillendirilmesi dünyanın geleceği açısından çok önemlidir, çünkü Sudan  göz ardı edilecek  irapta mahalli olmayan   sıradan bir coğrafya değildir. Sudan, zengin petrol   kaynaklarıyla  Afrika’nın ve İslam dünyasının en önemli ülkelerinden birisidir. Coğrafi büyüklüğü neredeyse ABD’ninkine eşittir.Güney Sudan’da yeni kurulacak  devlet, Afrika’nın ve  dünyanın geleceğinde önemli bir aktör olarak ortaya çıkmaktadır. Bölgenin stratejik ve hayati konumundan dolayı, başta Çin ve Amerika olmak üzere büyük güçler yeni devleti kendi nüfuz ve arka bahçeleri yapmak için her şeyi yapmaktadırlar.

Güneyliler, referanduma büyük bir coşkuyla katılmaktadırlar ve bağımsızlık sonrası dönem hakkında büyük beklentiler taşımaktadırlar. Ancak  bu beklentilerin aksine, Güney Sudan’da yeni bir devletin kurulması,  her şeyin çözümü anlamına gelmemektedir. Bilakis yeni devletin kurulması kendisiyle beraber çok önemli bir soruyu beraberinde getirmektedir. Şu anda   bütün aktörlerin kafasını meşgul eden soru şudur: Acaba yeni devlet başarılı olacak mı? Yeni devlet başarılı bir demokrasi ve barış pratiği ortaya koyacak mı yoksa iç çatışmaların, savaşın ve şiddetin hakim olduğu yeni bir  safhanın başlangıcımı olacak? Güney Sudan’da kurulacak devletin başarılı olması için Amerika elinden geleni yapmaktadır, çünkü bu devletin başarısız olması  bölge üzerinde stratejik  planları, beklentileri ve çıkarları  olan Amerika’nın  dünya enerji pazarlarını kontrol etme  politikasına büyük darbe vuracaktır. Amerika, Güney Sudan’da  başarısız olma lüksüne sahip olmadığının farkındadır ve  daha şimdiden bu bölgeye     bütün gücüyle yoğunlaşmış bulunmaktadır.Eski Başkan Carter’in bizzat referandumu takip etmesi ve Hillary Clinton’un   beyanatları, Güney Sudan’ın Amerika için vazgeçilmezliğini  ifade etmektedir.

Güney Sudan’ın ayrılması kuzey ve güneyin tamamen birbirinden kopması demek değildir. Bilakis petrol boruları ve limanlar kuzeyde bulunmaktadır. Kuzey ve güney, aslında şimdi  birbirine her zamankinden daha çok ihtiyaç duymaktadırlar.Ancak Amerika,  güneyin kuzeye olan  ihtiyacını ortadan kaldırmak için şimdiden  yeni planlar hazırlamakta ve  alternatif boru hatlarının döşenmesini tasarlamaktadır. Referandum sonrası ortaya çıkacak gelişmeler,  Sudan üzerinden geleceğin dünyasını tasarlayan büyük güçlerin hesaplarının tutup tutmayacağına dair önemli ipuçları verecektir.

Bütün  yapılan hesapları dikkate alarak Güney Sudan’da ayrı bir devlet kurmanın bölgeye barış, refah ve istikrar getireceğini söylemek şu an için  çok zor gözükmektedir. Güney Sudan’da kurulacak yeni idare, kara kıtada yeni bir açlık, yolsuzluk ve şiddet dalgasının fitilini her an için ateşleyebilir.Güney, referandum sonucunda bağımsızlık yönünde tercihini  ortaya koyduğu takdirde  ortaya çıkacak en önemli sorun sınır sorunudur. Sınır ihtilafı şimdiden kuzey ve güneyde  sinirlerin gerilmesine neden olmaktadır.Abyei bölgesi şu an için tarafların  üzerinde en çok anlaşmazlığa düştükleri bölge konumundadır. “Sudan’ın Kudüsü’ olarak anılan Abyei bölgesini her iki taraf kendi kontrolüne almak istemektedir.

Sudan’ın kuzeyini Müslüman Arap ve güneyini ise Hırıstiyan olarak sunmak şeklinde bir alışkanlık vardır. Bu alışkanlık ve algı doğru değildir. Kuzey, tamamen Müslümanlardan oluşmadığı gibi, güneyde tamamen Hırıstiyanlardan oluşmamaktadır, Yani  ne kuzey ne güney  homojen değildir. Güneyde Hırıstiyanların yanında Müslümanlar ve yerel Afrika kabileleri de yaşamaktadır. Bu çoğulcu yapının dikkate alınarak yeni bir siyasi ve idari yapının kurulması  çok önemlidir. Çoğulculuk olgusu çok dikkatli bir şekilde  ele alınmadığı takdirde ortaya çok  ciddi sorunlar ve yeni çatışmalar çıkacaktır.Sudan’ı idari ve   siyasi açıdan birbirinden ayırmak  göreceli olarak  kolay olabilir, ancak ülkenin her iki kesimini kültürel olarak birbirinden ayırmak imkansızlık derecesinde zor gözükmektedir.Şu an itibariyle sadece bağımsızlık referandumunun  yeni çatışmaları tetikleme ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

12.01.2011
 

 

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et