İnsan doğal ve mutlak olarak iyi değildir
İnsanı mutlak olarak iyi veya kötü olarak nitelemek doğru olmayacaktır. Milyarlarca insan arasından konuya baktığımızda bu durumu görebiliriz. İnsanın eylemleri ve düşünceleri iyiyi içerdiği gibi kötüyü de içerebilir. İnsan yeryüzündedir ve o iyilerin iyisidir diye düşünmek sadece yanılgı oluşturur. İnsan iyilik ve kötülük kavramlarını sübjektifleştirdikçe bu kavramlar insanların varoluşlarının kapsamı kadar genişleyebilir. İyiliğin ve kötülüğün neleri kapsadığı insanların onları manipüle edebilecek becerileri kadar farklılaşabilir. İnsan iyilikleri ve kötülükleri de içinde rahatlıkla barındırdığından iyi ve kötü kavramlarını nitelerken bu özelliklerinden kayıplar yaşamaz. Birarada yaşayarak veya doğrudan doğa ile ilişkisi ve iletişiminde siyasallaştığı ölçüde iyiliği de kötülüğü de çıkarlar noktasında kullanır. Siyasallaştıkça diğeri ile olan iletişim ve etkileşimi çoğalır, bu da bir yönetim durumu konusunu ön plana getirir. En geniş kapsamıyla yönetim insanların yönetimine doğru farklılaştıkça karşısında bugünkü kullanımıyla demokrasiyi de bulur. Demokrasi kavramı burada insanların veya halkın yönetimi olarak kullanılabilir. Günümüzde demokratik veya demokratikleşme yolundaki ülkelerde ne kadar kutsallaştırılırsa kutsallaştırılsın demokrasi iyiliği ve kötülüğü içinde barındırır. Özellikle bireylere olan yaklaşımında…
Siyasalda merkezinizi birey açısından alırsanız siyasalınızın odak noktasına insanları veya halk dışındakileri dışlayarak kullandığınız anlamıyla halkı kullanma olasılığınız artar. İnsanlar ne kadar halk olur halk ne kadar insanların bazı bölümlerini dışlar diye düşünürken, bireyin özgürlükleri çok daha önemli hale gelebilir. Bireylerin var oluşlarında en önemli nokta eğer negatif özgürlüklerse, birey için burada demokrasi olarak da tanımlanabilecek halkı kapsayan insanlar kümesinin bireye karşı gerçekleştirebileceği kötülükleri de hesaba katmalısınız. İnsan mutlak olarak iyi değilse, insanı ve özellikle bireyi yönetme iddiasındaki yönetim biçimi ve sistemi de mutlak olarak iyi olamaz. Özellikle kontrol edilemeyen ve sınırlanamayacak insanlardan kaynaklanan bir güç devletleştikçe veya devleti oluşturdukça -bireylerin bu noktada en küçük azınlık olması nedeniyle- bireylerin yaşamlarını tehlike altına atar. Ne insanlar, ne halk ne de bunların yönetimi bireylerin yaşamlarının dokunulmaz alanlarına müdahaleden bağımsız ve muaf olur. Devletleşmiş bir yönetimin gücü birey tarafından doğrudan denetlenmediği müddetçe bu aygıt bireyin üzerine çıkmaktan ve bireye zarar vermekten kendisini alıkoymayabilir.
Bireysel otonomi üzerine daha çok düşünmek gerekir
Birey için en sağlıklı siyasal durum bireyin birey tarafından birey için yönetimidir. İnsanların, halkın yönetimi veya daha popüler tanımıyla demokrasi – insanların yönetimi de demokrasiye dahil edilebilir, özellikle totaliterleştiği ölçüde – totaliterleşme eğiliminde olan bir siyasal yönetim sistemidir ve sınırlandırılmadığı ölçüde bireyin yaşamını totaliter olarak kontrol etme kapasitesindedir. Demokrasi sadece kimin yönetimde olduğunu açıklar. Bu kimselerin nasıl yöneteceklerini doğrudan belirtmez. Ne kadar birey lehine kontrol edilir ve şekillendirilirse o kadar sağlıklı bir yapıyı oluşturur. Ancak bugüne kadar böyle olmaktan çoğu durumda uzak olmuştur. Bireyin yönetimdeki yeri gittikçe azalmış, totaliter kollektivist fikirler halk adına yönetime genellikle el koymuş ve bu el koyuşla birlikte bireyin yaşamına totaliter müdahalelerde bulunmuştur. Duruma sırf bu noktalardan bile bakacak olsak insanlar ve halk yönetimi denilecek demokrasinin kutsallaştırılmasını gerektirecek bir durum yoktur. Birey demokrasiden daha önemlidir.
Otonomi kavramı bireyselleştikçe gitgide önem kazanır ve bireyin demokrasi karşısında kendisini daha bağışık ve kuvvetli yapması sonucunu sağlar. Bireyin kendi doğrularını başkalarına zarar vermeden yaşaması en önemli durumlardan biriyse, demokrasiden ziyade bireysel otonominin birey için gerçek özgürlük sağlayıcı olduğunu düşünmek gerekir. Birey kendi doğrularını belirler ve uygularsa birey yaşamını siyasal içerisinde maksimize eder. Ancak birey tarafından tanımlanabilecek olan bireyin çıkarları maksimize olduğu ölçüde diğer insanların irrasyonel ve devlet şiddeti içeren müdahalelerinden bağımsız olur. Bu bağımsızlık bireyin yaşamının bireysellik noktasında devamı açısından neredeyse hayatidir. Silahlı bir sınırsızlık uygulamak konusunda diğer siyasal yönetimler kadar mutlak olan bir demokrasinin silahları defalarca bireye döndürülmüştür. Sosyalizm, sosyal demokrasi, milliyetçilik içeren siyasal yönetim sistemlerinin sadece meşru olmayan değil, legal yasalar yoluyla da bireyin yaşamına nasıl müdahalelerde bulunduğu defalarca ortaya çıkmıştır. Her kollektivist düşünce ve siyasal sistemin iyilikleri bünyesinde mutlak olarak barındırmayacağını bildiğimizden bu kollektivist fikirleri doğrudan kabul etmemizi sağlayacak nedenlerin yokluğunu da kolaylıkla düşünebiliriz.
Bireyler arası ilişkilerde devletsizlik düşüncesinin imkânsızlığı anlaşıldığında ancak bireyin diğer bireyler ile olan ilişkilerine demokrasinin penceresinden bakmak mümkün olur. Buradan da bakıldığında devlet gibi demokrasi de zorunlu bir kötülük olarak görülebilir: Bireyin bireysel otonomi içeren yaşamında değil ancak diğer bireyler ile geliştirdiği ilişkilerinde yer alabilecek bir kötülük. Diğerleri ile geliştireceği ilişkilerin kapsamı ve legal altyapısı olarak da birey lehine geliştirilmedikçe kötülüğünü devam ettirecek bir sistem. Silahlı gücünün uygulanma alanı olarak legal sistemin tanımlandığı yer. Bu güç ve yaptırım kapsamını ne kadar arttırıyorsa bireyin demokrasiye olan ihtiyacı o kadar ortadan kalkmış demektir. Devletsizliğin imkânsızlığı ve oluşan devlet içinde olası demokrasinin oluşması ile bireyin otonom yaşamı arasındaki ilişkinin niteliğini de göz önünde bulundurmakta fayda var. Birbirleri ile olan iletişimlerinde bireyin demokrasi karşısında kendisini sürekli olarak savunması ve alanını koruması çok önemli. Birey ve bireyin negatif özgürlükleri siyasal yaşamın en değerli kavramlarıysa devlet şiddeti ile bireyin üzerine gelen demokrasinin olumsuzluklarının engellenmesi de yaşamın iyilik içeren ahlâkiliğinin devamı için son derece önemlidir.
30 Ekim 2018