Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), 2015 verilerini baz alarak 188 ülkenin doğumda beklenen yaşam süresi, beklenen öğrenim süresi, ortalama öğrenim süresi ve kişi başı GSMH’sine göre hazırladığı 2016 İnsani Gelişme Raporu’nu yayınladı.
İnsani Gelişme Endeksi UNDP’nin 1990’dan bu yana BM üyesi ülkelerin üç temel boyuttaki ilerlemesini değerlendirmek üzere kullandığı bir ölçü. Bu üç temel boyut, insani gelişmenin göstergeleri olarak da kabul edilen uzun ve sağlıklı yaşam, bilgiye erişim ve insana yakışırı bir hayat standardı olarak kabul edilmekte. Yani, gelişmişliği sadece ekonomik güce değil aynı zamanda beşerî sermayeye dayandıran bir yaklaşıma sahip insani gelişme endeksi.
Türkiye’nin durumuna gelince…
Türkiye, 2015’e göre bir basamak daha yükselerek 71. sırada yüksek insani gelişmişlik seviyesinde yer aldı. 2015’teki 0,764 puanlık gelişmişliğini 2016’da 0,767’ye çıkardı. Bu yükseliş aslında insani gelişmişliğin her yıl düzenli olarak ölçülmeye başlandığı 2010 yılından beri gözle görülebilir düzeyde. Yine UNDP verilerine baktığımızda Türkiye 2010-2015 arasındaki beş yıl içinde endekste 9 basamak ilerlemiş 80. sıradan 71. sıraya gelmiş. Bu dönem insani gelişmede ortalama yıllık büyümesi ise 0.81 olmuş.
Bu rakamları tek başına verince pek anlamlı görünmüyor. Türkiye’nin insani gelişme endeksinde baz alınan verilerine baktığımızda tablo daha net ortaya çıkmakta. Bir karşılaştırma yaparsak 2000 yılında Türkiye’de doğumda beklenen ortalama yaşam süresi 70 yıl iken 2015’te bu sürenin 75,5’e çıktığını görüyoruz. Bu da son 15 yılda sağlık alanındaki gelişmelerin ve yaşam standartlarındaki iyileşmenin ülkemizdeki yaşam süresini 5,5 yıl uzattığını gösteriyor.
Türkiye’de beklenen öğrenim süresinde de benzer bir gelişmenin kaydedildiği görülüyor. 2000’de Türkiye’de beklenen öğrenim süresi 11,1 yıl iken, 2015’te bu süre 14,6 yıla uzamış durumda. Yine Türkiye’deki ortalama öğrenim süresinin 5,5 yıldan 7,9 yıla uzadığını görüyoruz. Bu veriler de gösteriyor ki endeksin bilgiye erişim ölçütünde Türkiye önemli bir ilerleme kaydederek eğitimi yaygınlaştırma konusunda başarı kaydediyor.
Ve endeksin belki de en anlaşılabilir göstergesi olan kişi başı GSMH. Yıllar itibariyle Türkiye’de kişi başına düşen GSMH’nin artış gösterdiği bilinmekte. Ne var ki 2000 yılı ile 2015 yılı arasında çok ciddi bir fark söz konusu. UNDP verilerine göre, 2000 yılında Türkiye’de kişi başına düşen GSMH 12.815 Dolar’ken bu, ekonomik istikrar ve büyümenin sonucu olarak 2015 yılında 18.705 Dolar’a çıkmış durumda.
Türkiye’nin bölgesel karşılaştırmalarda da iyi bir performans sergilediği söylenebilir. Özellikle 2010-2015 yılları arasındaki 0.81 yıllık ortalama gelişme oranıyla tüm Avrupa ülkelerinin üzerinde bir performans sergilediği, hatta neredeyse tüm “çok yüksek insani gelişme düzeyinde” olan ülkelerden daha büyük bir ortalama yakaladığı görülmekte. Tüm bölge ortalamalarının üzerinde değerlere sahip olan Türkiye, OECD ortalamalarına da çok uzak değil.
Aslında son dört yıldır yaşadığı siyasi sıkıntılara rağmen Türkiye birçok alanda gelişmekte ısrarcı olan bir ülke. Bu sıkıntılar olmasaydı daha fazla gelişme gösterebileceğini söylemek de pekâlâ mümkün. Örneğin kişi başı GSMH daha yüksek olabilir, sağlık alanında yapılabilecek daha fazla yatırımla doğumda beklenen yaşam süresi daha fazla uzatabilirdi. Keza şunu söylemek de mümkün: Türkiye 15 yıl gibi kısa bir sürede ortalama öğrenim süresini 2,4 yıl uzatabilmeyi başardı. Eğitim gibi sonuç alabilmek için uzun süre zarfına ihtiyaç duyulan bir alanda bu süreyi 2,4 yıl uzatabilmek tek başına dahi önemli bir gelişme. Buna rağmen eğitim alanında daha fazla girişim ve yatırıma ihtiyaç var. Keza, Türkiye’nin insani gelişmede en zayıf olduğu alan bu. Bu alanda aldığı her puan ise insani gelişmede önemli bir ilerleme kaydetmesinin yolunu açacak.