15 Temmuz’dan Darbe Karşıtı Dersler

15 Temmuz’un faili kimdi?
Bu sene 15 Temmuz darbe teşebbüsünün sekizinci yılını idrak ediyoruz. Tam sekiz yıl önce Türkiye alçakça ve canice bir darbe teşebbüsüne sahne oldu. Bu teşebbüs alıştığımız ve tüm dünyada adet olduğu üzere standart bir askerî güç tarafından gerçekleştirilmedi. Elbette darbede ana görevler askerlerdeydi. Topluma görünen darbeci aktörler ordu mensuplarıydı. Askerî imkânlar kullanıldı. Askerlere vatan savunması için emanet edilmiş silahlar halka çevrildi. Uçaklar ve helikopterler halkı hem korkutmak hem de yer yer bombalamak ve öldürmek için devreye sokuldu. Ancak, darbenin beyni ve planlayıcısı askeriye dışındaydı. Bu darbe bu bakımdan daha önceki darbelerden farklıydı. Darbe teşebbüsünün arkasında sivil veya sivil görünümlü bir güç yatmaktaydı. Bu darbenin anlaşılabilmesi için öncelikle bu gücün şifrelerinin çözülmesi gerekiyor.
Bu darbeci yapılanma aslında hem sivil toplum hem de devlet içine gömülüydü. Dışa verdiği görünüm siyasetten uzak sanılan, işi daha ziyade dindar gençleri eğitmek ve on yıllarca dışlandıkları kamu görevlerine hazırlamak olarak görülen bir yapılanmaydı. Aslında ve özünde ise o başka bir şeydi. Her şeyden önce bir guru grubu veya bir dinî gruptu. Başka bir açıdan bakınca tipik bir totaliter yapılanmaydı. Totaliter grupların tüm özelliklerini bünyesinde taşımaktaydı. Bir tek adam grubuydu. Tek adamın her şey olduğuna ve hiçbir şeyin onun düşünce ve ulaşım menzili dışında kalmadığına inanmaktaydı. Grup öcüsü olan F. Gülen görünürde “other worldly” bir şahıstı. Bu dünyadan hiçbir talebi ve beklentisi olmadığı izlenimi vermekteydi. Aslında ise güce bir anlamda tapmaktaydı. İnananlarına göre önemli olan mutlak gücün tek kişi olarak onun elinde toplanmasıydı. Bunun sadece Türkiye için değil tüm dünya içim de kurtuluşa giden bir yol olduğuna inanılmaktaydı. Bu grup bir diğer yönüyle de bir istihbarat örgütüydü ve dünya istihbarata örgütleri ilişkileri platformunda yerini almıştı. Doğal olarak, kedisinden daha zayıf gördüklerine karşı acımasız ve daha güçlülere karşı itaatkârdı.
Bu örgüte bugün FETÖ adını veriyoruz. Bu adlandırma onunla mücadelede işimizi kolaylaştırıyor. Diğer taraftan da bu yapılanmanın gerçekten teröre bulaşması söz konusu. Bunun uzun zaman boyunca fark edilmesinin nispeten zor olmasının sebebi, meselâ PKK’dan farklı olarak, elemanlarının devlet içinde ve devlet görevlerinde bulunması. Bu insanlar resmî sıfatlara sahiptiler. Bazen resmî üniforma giyiyorlardı. Yaptıkları tüm icraatlar bir devlet faaliyeti gibi görünüyordu. Aslında ise örgütün çıkarları ve hedefleri istikametinde çalışıyorlardı. Emirlerini devlet hiyerarşi içindeki amirlerinden değil örgüt içindeki amirlerinden alıyorlardı.

Darbelere karşı dersler
15 Temmuz darbe teşebbüsünün önlenmesinin sadece Türkiye için değil tüm dünya için de çok önemi olduğunun altını tekrar tekrar ve kalınca çizmekte fayda var. O kadar ki, artık darbeler neredeyse 15 Temmuz öncesi ve 15 Temmuz sonrası diye ikiye ayırılabilecek. Bunun ana sebebi darbelere karşı direnmenin ve darbeleri önlemenin harika bir örneğinin 15-16 Temmuz 2016 gecesi Türkiye’de gerçekleştirilmiş olması. Bu darbeleri önleme örneği bir model olarak dünyanın çeşitli ülkelerinde tekrarlanabilir. En son Latin Amerika ülkesi Bolivya’da bir darbe teşebbüsü oldu. Bir grup asker silahlarıyla sokaklara çıktı ve siyasileri hedef haline getirmeye çalıştı. Buna karşılık, seçilmiş devlet başkanı halkı sokaklara çıkarak darbeye direnmeye davet etti. Çağrı üzerine insanlar sokaklara döküldü ve darbeciler başarısız oldu. Askerler kışlalarına dönmek zorunda kaldı. Darbenin başını çeken emekli general ve aktif görevdeki bazı subaylar göz altına alındı. Bu direniş Türkiye’de 15 Temmuz darbe teşebbüsüne karşı gerçekleştirilen direnişin bir tekrarıydı.
Demokratik meşruiyet ve darbeler
Demokrasi mükemmel bir rejim değil, ancak, alternatiflerinden hayli iyi. Bunun sırrı onun liberal düşünce ile birleşmesi. Nitekim çağdaş demokrasilerin tam ve doğru ismi liberal demokrasidir. Liberal kelimesini daha doğrusu liberalizmin ona eklediği fikri ve değerleri ondan almak kaçınılmaz olarak demokrasiden uzaklaşmaya yol açmaktadır. Liberal düşünceden ilhamlarla demokrasi insan haklarını korumak ve devletin alanını sınırlı tutmak bakımından mevcut alternatiflere göre daha üstün. Başka bir deyişle demokrasi kusurlu ama mevcut alternatifler arasında en iyisini temsil eden bir rejim.
Seçimle iktidara gelen siyasi partiler ve liderler de kusursuz olmaktan uzak. Bilerek veya bilmeyerek yanlış politikalara imza atmaları mümkün ve hatta bazen kaçınılmaz. Ancak, seçimle gelmiş iktidarların olağan şartlarda yine seçimle gönderilmesi demokrasinin temel kuralı. Bu mümkün olduğu sürece onara karşı silaha baş vurmak yanlış. Çünkü çekilen silah sadece iktidara değil aynı zamanda demokrasiye ve halkın tercihlerine de doğrultulmuş olmakta.
Bu ilginç bir vakayı oryaya çıkartıyor. Tepeden tırnağa silahlı ordu birliklerinin karşısına elinde hiç silah bulunmayan veya silahlanma bakımından onunla karşılaştırılamayacak kadar zayıf durumda olan halk kitleleri çıkıyor. Sonunda yenen taraf silahlı kanat değil silahsız kanat oluyor. Bunun sebepleri neler olabilir?
Sanırım ilk ve en önemli sebep meşruiyet ile alâkalı. Seçimle iş başına gelen iktidarlar halkın olurunu almakla aynı zamanda büyük bir meşruiyet kazanıyorlar. Bu onları silahlı güçlere karşı öne çıkarıyor. Bu meşruiyet, resmî bir yapılanma olsa bile, darbeci orduları silahı çetelere dönüştürüyor.
Bir diğer sebep iktidara yönelik saldırının tüm halka karşı yapılmış olması. Darbeciler bir bakıma halkın yanlış siyasî tercih yaptığını iddia etmekte. Halk kitleleri arasında darbeyi destekleyenler olabilir ama bu tavırları onların desteğini alarak iktidara gelecek siyasi ekiplerin de ilerde benzer darbelerle karşılaşmasına hak ve zemin kazandırır. Başka bir deyişle darbe yapan aslında kendi ayağına sıkmış olur. Bu yüzden bir darbeye destek vermek bir bakıma bütün darbelere yol açmak anlamına gelir.
Üçüncü sebep şimdiye kadar hemen hiçbir ülkede başarılı olmuş bir askerî yönetim bulunmaması. Askerî darbe bir iktidarı iş başından uzaklaştırabilir. Bunun birçok örneği var. Ama herhangi bir ülkenin askerî yönetim altında daha iyiye gitmesi söz konusu olamaz. Büyük bir ihtimalle her şey daha kötüye gider. Bunu darbeleri tecrübe etmiş ülkelerdeki -mesela Türkiye’deki- halklar gayet iyi bilmektedir. Bu durum, bir ölçüde de olsa, askerlerin meslekî formasyonu ile ilgilidir. Dünyayı silahların açısından gören insanların toplumsal hayatın gerçeklerini tam olarak anlaması ve buna uygun politikalar yürütmesi, eğer imkânsız değilse, çok zordur.
Demokrasinin kazancı
15 Temmuz ‘da harika bir direniş gerçekleştiren Türkiye halkı darbelerin nasıl önlenebileceğinin çok güzel bir örneğini ortaya koydu. Artık bu ülkede potansiyel darbeciler darbe yapmaya girişmekte çok daha isteksiz olacaktır. Halkın direnmesi ihtimalini asla gözden uzak tutamayacaktır. Bu gerçek darbe teşebbüsleriyle muhatap olan siyasetçileri de cesaretlendirecek ve darbelere karşı direnmelerini teşvik edecektir. Ayrıca, Türkiye’nin sergilediği darbe önleme teknikleri de, en son Bolivya’da örneği görüldüğü üzere, hemen hemen tüm dünyada kullanılacaktır. Kısaca, Türkiye demokrasisi ve genel olarak demokrasi 15 Temmuz darbe teşebbüsünden çok kazançlı çıkmıştır.
.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et