“Büyük felaket”in 100. yıl dönümü yaklaşırken hem Ermeni diasporasının hem Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının hem de devletin bu konudaki hazırlıklarının hızlanışına tanık oluyoruz.
Hükümetin hazırlıklara geleceğiz…
En güncel olandan başlayacak olursak, cumartesi günü Ankara’da yapılan bir toplantıda, Diaspora Ermenileri’nden gelen çarpıcı öneriden söz etmemiz gerekir.
Diasporaya vatandaşlık verilsin
Öneri Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi ve Batı Ermenileri Ulusal Kongresi tarafından düzenlenen “2015 Perspektifinden Hrant Dink Suikastına Bakmak” forumunda dile getirildi. Diaspora Ermenileri, gayrimüslimlerin vatandaşlıktan çıkarılma kararlarının iptal edilerek vatandaşlık haklarının iade edilmesini, isteyenlere TC nüfus cüzdanı ve pasaportu verilmesini talep ettiler.
Batı Ermenileri Ulusal Kongresi temsilcisi Sevag Artsruni forumda yaptığı konuşmada 1915’ten bu yana yurtdışında yaşamak zorunda bırakılan Ermeniler’e vatandaşlık hakkının iade edilmesinin önemini şu sözlerle vurguluyordu: “Siyasi farklılıklarına rağmen, foruma katılanlar 1915’te Ermeniler’e karşı işlenen suçların telafisini, iç sorun olarak ele aldı. Osmanlı Ermenileri’nin bugünkü varisleri konusunda atılması gereken öncelikli adım, onların vatandaşlık hakkının iade edilmesidir. Türkiye, bu sayede geçmişte yapılan adaletsizlik, usulsüzlük ve hak ihlalleri konusunda ilerici adımlar atmaya başlayabilir. Bu aynı zamanda, Türkiye’nin kendi Ermeni yurttaşları konusunda da etkin bir adım olacaktır.”
Doğrusu bu, sevinçle karşılanması ve hemen yerine getirilmesi gereken bir talepti bana göre…
Atılması gereken adımlar konusunda dile getirilen diğer öneriler ise şunlardı: Tarihsel topraklarına dönmek isteyenlere izin verilsin. Osmanlı tapu kayıtları herkese açılsın. Askeri arşive erişim sağlansın. Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak kullanılan Kasapyan ailesinin evi ve Trabzon’daki Atatürk Köşkü Kabayannis ailesine iade edilsin.
Bunların dışında forum ayrıca, devletin soykırım iddialarının asılsız olduğunu ispat için giriştiği faaliyetlere de son vermesini talep ediyordu. (Bu noktayı ileride tartışacağız.)
Hükümetin hazırlıkları
Şu ana kadar yapılan çeşitli açıklamalardan hükümetin de 2015’e yönelik ciddi hazırlıklar içinde olduğunu biliyoruz.
Ne var ki, bu hazırlıklara yön veren temel anlayış hakkında karışık mesajlar geliyor iktidardan.
Örneğin, Dışişleri Bakanı Davutoğlu bundan bir süre önce bir konuşmasında “2015, Ermeni meselesi başta olmak üzere bizimle tarihi hesaplaşma yapmak isteyenlerle yüzleşme yılımız olacaktır” demişti. Yine aynı Davutoğlu’dan Erivan’a gitmeden önce yaptığı bir konuşmada “1915 tehcirini benimsemiyoruz, gayriinsanî bir uygulama. ‘Adil hafıza’ ile taraflardaki dirençli kolektif bilinci yıkabiliriz” sözlerini duyduk. Bunlar umut verici sözlerdi. Ayrıca Dışişleri Bakanlığı’nın 2015’e gidilirken Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesi yolunda yeni bir diplomatik açılımın sinyallerini verdiğine de tanık olduk.
Ama öte yandan 2014 başında düzenlenen Büyükelçiler Konferansı’ndan aldığımız sinyaller farklıydı. Bu toplantıda ortaya çıkan tablo, hükümetin 100. yıl için yaptığı hazırlıkların ana fikrinin şimdiye kadar yapılandan hiçbir farkı olmadığını ortaya koyuyordu. “Ermeni yalanlarının açığa çıkarılması, diasporanın hamlelerine etkin hamlelerle karşılık verilmesi, resmi tezi güçlendirecek toplantı, konferans ve yayın çalışmalarının hızlandırılması, uluslararası alanda lobi faaliyetleri, diplomasi ve ekonomik müdahalelerle Ermeni diasporasının provokasyonlarına set çekilmesi” şeklinde özetlenebilecek olan bu hazırlıklara bakınca insan ister istemez şu soruyu soruyor:
On yıllardır yapılanları tekrar edeceksek, nasıl olacak da, 2015 bir “yüzleşme yılı” olacak?
Yoksa yüzleşmekten çok farklı şeyleri mi anlıyoruz?
Yarın devam edeceğim.
Bu yazı Bugün Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.