“Paramparça oluyor böylece dünyamız
Kaybediyor tüm gücünü edepli davranış;
Nasıl gelişebilir bu durumda akıl,
Bizi doğruya götürecek tek unsur?
Sonunda sağlam ahlâklı kişi de
Yöneliyor dalkavuklara ve rüşvetçilere;
Cezalandıramayan hâkim,
Birlik oluyor sonunda suçluyla.
Karanlık bir tablo çizdim; aslında
Bir bahar havası görmeyi tercih ederdim.”
Goethe, Faust, Doğu Batı
Yüzyıllardır toplumların en büyük sorunlarından biri hiç şüphesiz rüşvet ve yolsuzluktur. Daha önce eski tercümanımız sevgili Doruk Arslan ile birlikte yazdığımız “Yolsuzluk ve Rüşvetle Nasıl Mücadele Edilir?” başlıklı yazıda da bu hususa değinmiş, rüşvet ve yolsuzluğu “yetkili bir kişinin veya kurumun gerçekleştirdiği namussuz faaliyetler” olarak tanımlamıştık. (Barış, Haldun, Arslan, Doruk, Yolsuzluk ve Rüşvetle Nasıl Mücadele Edilir?)
Bugünlerde sosyal medyada özellikle İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı’nın HSK’ya yazdığı mektubun konuşulmaya başlanması ile birlikte pek çok meslektaşım karşılaştığı yolsuzluk/rüşvet hadiselerini sosyal medyada yazmaya başladı. Aslında malumun ilamı niteliğinde olan bu gönderiler artık tuzun koktuğunu gösteriyor. Ne yazık ki geldiğimiz noktada rüşvet kolayca talep edilebilir hale gelmiştir ve bu büyük ahlâksızlık açıkça konuşuluyor olmasına rağmen hakkettiği tepkiyi görememektedir.
Diğer yandan bu sorun yeni bir sorun veya yalnızca bize mahsus bir sorun da değildir. Tüm dünyada değişen oranlarda yolsuzluk/rüşvet olmakta, birtakım karanlık odaklar ne yazık ki yargıya etki edebilmektedir. Gelişmiş ülkelerde bu oran çok daha az iken ve sıkı bir mücadele yürütülüyorken gelişmekte olan veya geri kalmış ülkelerde ise bu oran çok daha yüksektir, mücadele ise güçlü değildir. Gelişmekte olan ülkelerden biri olan ülkemizde de bu oran daha yüksektir; hâlihazırda güçlü bir mücadele ise yürütülmemektedir.
Tam olarak burada namuslu ve işini düzgün yapan memurları ayırmak gerektiğini veya bir genellemeden kesinlikle kaçınmak gerektiğini vurgulamam gerekir. Kesinlikle ülkemizde işini düzgün yapan, rüşvet almayan, nazik, iyi yetişmiş memurlar da azımsanmayacak kadar çoktur. Ancak kabul etmek gerekir ki ülkemizde rüşvet/yolsuzlukla ilgili ciddi ve istikrarlı bir mücadelenin de yapılması gerekmektedir. Öte yandan rüşveti doğrudan “işi yap paranı al” şeklinde bir yönteme de hapsetmemek gerekir. Avrupalıların Hindistan’da yaptığı gibi memurlara iş karşılığında fonlar, dernekler üzerinden ödenekler, hediyeler farklı makamlar vb. yöntemlerse rüşvet vermenin diğer bazı “temiz” (!) yöntemleridir.
Rüşvet ve yolsuzluk bir toplumu ve bir devleti en hızlı çürüten etkenlerden biridir. Çünkü yolsuzluğun, rüşvetin, usulsüzlüklerin hüküm sürdüğü yerlerde yasalar işlevsizdir ve rafa kaldırılmıştır; ahlak, vicdan gibi değerler erozyona uğramıştır. Ahlak, vicdan gibi değerlerin içselleştirilmediği, yasaların hüküm sürmediği yerlerde kaos ve düzensizlik hakimdir; adaletsizlik hüküm sürer, zulüm baş gösterir; Süleyman’ın Özdeyişleri’nde bu husus şu şekilde ifade edilir:
“Kazanca düşkün kişi kendi evine sıkıntı verir, Rüşvetten nefret edense rahat yaşar. /Sahibinin gözünde rüşvet bir tılsımdır. Ne yapsa başarılı olur. Kötü kişi adaleti saptırmak için gizlice rüşvet alır. / Adaletle yöneten kral ülkesini ayakta tutar, Rüşvet alansa çökertir.” Süleyman’ın Özdeyişleri 15-17-21-29.
Konuyu en güzel açıklayan kaynaklardan biri ise Petrov’un Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı eserindeki şu cümlelerdir:
“Mesaisi biten memur ise soluğu bir eğlence yerinde alırdı. Pahalı içkiler su gibi akar, kadınlar çevresinde döner, memur günün yorgunluğunu(!) çıkarırdı. Ancak böylesi bir hayat için elbette ki çok para kazanmak gerekiyordu. Bu yüzden önemli devlet işleri bu batakhanelerde rüşvetle dönüyordu. Bu olayları duyanlar yüksek sesle hesap sormaktan korkarak ancak kendi aralarında fısıldaşabiliyorlardı. Halk ağlıyor, inliyor, şikâyet ediyor, kızıyor, nefret ediyor ve “madem devlet adamları vurgun peşinde, biz neden fırsatları değerlendirmeyelim ki?” denilerek milli servet talan ediliyordu. Şükürler olsun ki, şimdi memurların durumu böyle değildir. Yavaş yavaş her devlet dairesine kendi Fin memurlarımızı yerleştiriyoruz veya Finlandiya’ya yerleşen İsveçliler’in dürüst olanlarını seçiyoruz. Bu zamanın değerini biliniz. Bulunduğunuz kurumda, görev başında daha ilk günden başlayarak yeni usulleri uygulayınız. Eski işleyiş biçimini terk ediniz. Tamamen yeni ve gerçekçi yöntemleri deneyiniz. Bu yoz yönetim biçiminin devlet dairelerinde hiçbir izi kalmasın.
Artık halk da bilsin ki memurlar, halkın hizmetçileridirler. İş için size müracaat edenlere, sıkıntı veren sinek muamelesi yapmayın. Elden geldiğince işleri kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Herkese karşı güler yüzlü ve iyi niyetli olun. Sonuçta halk şunu anlasın ki, eğer bir iş sonuçlanmıyorsa bu sizin yapmak istemediğinizden değil, yasal olarak yapılması mümkün olmadığındandır.” Grigory Petrov, Beyaz Zambaklar Ülkesinde.
Hülasa, yolsuzluğu ve rüşveti önlemek, Türkiye’nin yaşanabilir bir ülke olması için en başta yapmamız gerekenlerden biridir. Milli servetimizin korunması, fakirliğin yok olması, “mutlu ve güleryüzlü” insanların, huzurlu semtlerin ülkesi olabilmek için bunu yapmamız gerekmektedir. Açıkçası ben bazı değişen kadrolardan da bu noktada umutlu olduğumu ifade etmeliyim.
Sözü daha fazla uzatmadan, bu yazıyı kaleme almaktaki amacımı sizlere açıklamak istiyorum. Daha evvel çeşitli platformlarda yayınlanan yazılarımda yolsuzluk ve rüşvetle mücadele için birtakım öneriler sunmuştum:
“Yetkililer ve çalışanlara rüşvet ve yolsuzluk konusunda detaylı ve süregelen eğitimler vermek gerekir.
Mülakatların objektif kriterler eşliğinde yapılması ve bir denetim mekanizması süzgecinden geçirilmesi önem arz etmektedir.
Yolsuzluk ve rüşvetle mücadele kapsamında üçüncü önerimiz ise yetkililerin istinasız şekilde “rotasyona” tabi olmalarıdır.
Yolsuzluk ve rüşvetle mücadele kapsamında dördüncü önerimiz ise açıklık, şeffaflık ve kaydedilebilirlik gibi hususların sağlanabilmesi için “dijitalleşme” süreçlerine önem vermek ve bu süreçleri hızlandırmaktır.
Yolsuzluk ve rüşvetle mücadele için özel kanunların çıkarılması ve “bağımsız bir kuruluş” kurularak mücadeleye başlanmasıdır. (Hong Kong örneğinde olduğu gibi.)” (Barış, Haldun, Arslan, Doruk, Yolsuzluk ve Rüşvetle Nasıl Mücadele Edilir?)
Bu önerilerden dijitalleşme önerisinin önemini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Günümüzde icra dairelerindeki usulsüzlüklerin oldukça azalması hiç şüphesiz dijitalleşmenin bir sonucudur. (Benzer bir çalışma ivedilikle Göç İdareleri’nde de yapılmalıdır.) Buna daha önce de değinmiştim:
“Dijitalleşme, yolsuzlukla mücadelede önleyici bir güç olabileceği gibi yapılan yolsuzlukları ortaya çıkarması açısından da oldukça önemli bir işlev üstlenebilir. Santiso’nun makalesinde verilerle açıkladığı birtakım örnekleri burada zikretmek yerinde olacaktır:
- Ukrayna’da kullanılmaya başlayan bir yapay zeka programı ile Ukrayna, ihale süreçlerini incelemekte ve bu şekilde günde 4500 ihaleyi denetlemektedir. Bu yapay zeka sayesinde, OECD verilerine göre Ukrayna yılda 1.9 milyar USD kazanç elde etmiş ve ayrıca ihalelerdeki rekabetin artmasını sağlamıştır.
- Kolombiya’da geliştirilen bir uygulama ile madencilik sektöründeki süreçler kamuya açık hale getirilerek şeffaflık sağlanması amaçlanmıştır.
- Brezilya’da geliştirilen bir program ise ihale sözleşmelerini analiz ederek şüpheli işlemleri ortaya çıkarmaktadır.
Ülkemizin dijital dönüşüm ile yolsuzlukla mücadele etmesine yönelik olarak benim birkaç önerim ise şu şekildedir:
- Devletin, merkezî kayıt kullandığı her alanda dağıtık defter teknolojisinin (DLT) kullanılıp kullanılmayacağına ilişkin analizler ve değerlendirmeler yapılmalıdır.
- İhale ve teklif süreçlerinin tamamı dijital ortamda yürütülmeli, yapay zekâların denetiminden geçmelidir (Brezilya, Kolombiya, Meksika’dakine benzer uygulamalar ile)
- Vergi dairelerinin hızlı bir şekilde dijital dönüşüm süreci geçirmesi gerekmektedir. Çeşitli yapay zeka uygulamaları ile denetimlerin gerçekleştirilebileceği ve bu durumun Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’na ciddi faydalar sağlayacağı açıktır.
- Aynı şekilde Sayıştay uzmanlarının yaptığı pek çok denetim, yine süreçlerin dijital ortama aktarılması ile hızlı ve etkin şekilde yapay zeka uygulamaları aracılığıyla yapılabilir.
- Ülkemizde Enron skandalı benzeri bir skandal yaşanmaması için SPK tarafından yapay zekâ ile denetimler artırılmalı, muhasebe hilelerine yönelik olarak da yapay zekâ altyapısına yönelik Ar-Ge faaliyetleri yürütülmelidir.
- Konuya ilişkin bir diğer önerim ise aslında zaten dijital ortamda yazılan yargı kararlarının, bir yapay zeka uygulaması ile anonimleştirilerek, kamuya açık hale getirilmesidir. Eğer bu yapılırsa, yargıdaki yolsuzluklar ile ciddi şekilde mücadele edilebilir.
Bu listeyi uzatmak aslında oldukça kolaydır. Tapudaki işlemler, göç idaresindeki işlemler, imar-iskân işlemleri vs. daha pek çok süreç dijital ortamda yürütülüp ardından yapay zeka denetiminden geçirilebilir.” (Barış, Haldun, Dijitalleşme ve Yolsuzlukla Mücadele)
Bu yazımda ise önerilerimden bir diğerini açmak ve tekrardan önermek istiyorum: Hong Kong örneğinde olduğu gibi bağımsız bir “Yolsuzluk ve Usulsüzlüklerle Mücadele Komisyonu”.
Bilindiği üzere, 1970’lerde Hong Kong’da emniyet amiri Godber’in serveti gündeme gelmiş ve Godber soruşturma açıldığında ülkeyi terk ederek bardağı taşırmıştır. Bunun üzerine Hong Kong’da örnek alınası bir yolsuzlukla mücadele sergilenmiştir. Hong Kong’da bugün hâlâ aktif olan bir komisyon (Yolsuzlukla Mücadele Bağımsız Komisyonu (ICAC)) kurulmuş ve bu komisyon operasyon birimi, yolsuzluk önleme birimi ve halkla ilişkiler birimi olmak üzere üç birime ayrılmıştır. Ayrıca bir dizi kanun ile de bu komisyonun işleri kolaylaştırılmıştır.
Ülkemizde de benzer bir komisyon kurulabilir. Bu komisyon hukukçular, akademisyenler, bürokratlar, Sayıştay uzmanları, Devlet Denetleme Kurulu Üyeleri ve yüksek yargıçlar arasından (görevlerinden ayrılmak kaydıyla) “TBMM” aracılığıyla oluşturulmalı ve TBMM’ye karşı sorumlu olmalıdır. Komisyon sistemi Devlet Denetleme Kurulu sistemi gibi olabilir ancak soruşturma ve denetim konularını Cumhurbaşkanı veya Meclis değil üyelerden herhangi birinin teklifi belirlemeli, 1/3 üye oyu alınması halinde denetime başlanmalı, alt gruplar ve çalışanlar “görevlendirme” marifetiyle kurulun hiyerarşik düzenine katılabilmeli, “bilgi alma ve savunma isteme” yetkisi verilmeli, yargı denetimi açık kalmak kaydıyla emekliye ayırma ve rotasyon gibi yetkiler verilmelidir. Bu komisyon; Devlet Denetleme Kurulu, HSK, İçişleri Bakanlığı, MİT ve İletişim Başkanlığı’ndan alacağı desteklerle birimlerini oluşturabilir ve genel hükümlerle suç duyurusunda bulunup yolsuzlukla mücadele edebilir. Kesinlikle yolsuzlukla mücadele için özel bir mahkeme birimi (özel yetkili mahkemeler, devlet güvenlik mahkemeleri vb. mahkemeler gibi) düşünülmemelidir.
Diğer yandan bu mücadele için yolsuzluk ve rüşvetin zararlarına ilişkin yayınlar yapılmalı, sosyal medya organları aktif olarak kullanılmalı, ihbar hatları oluşturulmalı halkın işbirliği için bir dönüşüm zemini oluşturulmalı, sivil topluma projeler ve fonlarla destekler verilmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı sıklıkla hutbe ve vaazları yolsuzluk ve rüşvet temalı yapmalıdır. Bir an önce halkımız “bal tutan parmağını yalar” gibi sapkın düşüncelerden uzaklaşmalı; Turgut Özal’ın söylediği “benim memurum işini bilir” mantığını bir kenara bırakmalıdır. Bunun için İletişim Başkanlığı ve TRT’ye de önemli ölçüde iş düşmektedir.
Hiç şüphesiz ki bu mücadelenin en önemli ayağı ise biz gençlere düşmektedir. Rahatsızlığımızı dile getirip hukuki çerçeve içerisinde ve yapıcı bir dille ülkemizin bu urdan, bu kanserden kurtulması için elimizden geleni yapmalıyız. Türkiye’nin “Güçlü Düşünce, Yüksek İşler, Yüce Girişimler, Sağlıklı Hayvancılık, En İyi Tarım, Kaliteli Kumaş, Temiz Vicdan, Yeni Fikirler, Mekanik Başarı, Müreffeh Millet!” standartlarına ulaşmasının yegâne yolu budur!
Av. Haldun Barış
Yararlanılan Kaynaklar
Barış Haldun, Arslan Doruk, “Yolsuzluk ve Rüşvetle Nasıl Mücadele Edilir?”, Harput Küresel İletişim, https://harputkureseliletisim.org/2023/07/16/yolsuzluk-ve-rusvetle-nasil-mucadele-edilir/
Barış Haldun, “Dijitalleşme ve Yolsuzlukla Mücadele”, hurfikirler.com, https://hurfikirler.com/dijitallesme-ve-yolsuzlukla-mucadele/
Petrov, Grigory, Beyaz Zambaklar Ülkesinde.
Hobsbawm, Eric, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı, Sarmal Yayınevi, 1996.
İşler, Kutay, Kutluay Tutar, Filiz, Yolsuzlukla Mücadele: Seçilmiş Ülke Örnekleri, İzmir Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, Haziran 2020, ss. 30-41.
Independent Commission Against Corruption, Hong Kong, https://www.icac.org.hk/en/about/history/index.html
Lai, Alan, “Building Public Confidence in Anti Corruption Efforts: The Approach of the Special Administrative Region of China”, United Nations Office on Drugs and Crime, https://www.unodc.org/documents/treaties/publications/building_confidence.pdf