Yol açıldı, hadi bakalım…

Başbakan bundan kısa bir süre önce, başörtülü kadınlardan milletvekili adayı gösterip göstermeyeceklerini soran kadınlara “yolu siz açacaksınız” demişti.
İşte artık yol açıldı…

Önce hakkını teslim edelim: Başörtülü kadınlar yıllar ve yıllar boyu bu yol inşaatının ağır işçiliğini yaptılar. Siyasetin onları terk ettiği, hatta kimi zaman arkadan hançerlediği zamanlarda bile pes etmeden mücadelelerini sürdürdüler. Çok yoruldular, çok hırpalandılar, çok ter döktüler ama tek bir gün bile vazgeçmediler. Yasağın kanıksanmasına, unutturulmasına fırsat vermediler. Varlıklarını ve mağduriyetlerini sürekli hatırlatarak insanların vicdanını rahatsız etmeye devam ettiler.

Onların davalarına olan inançları ve ısrarları dalga dalga toplumu ve sivil toplum kuruluşlarını etkiledi.

 

Yıllardır, her seçim öncesinde kadın adayları destekleme kampanyaları açan ama kadınların yüzde 60’ının başörtüleri yüzünden siyasi yasaklı oluşunu görmezden gelen KA-DER, nihayet bu tutarsızlığını düzeltti ve bu yıl açtığı “Meclis’e 275 kadın” kampanyasını başörtülü kadınlarla birlikte yürütmeye karar verdi.

Ardından, Buluşan Kadınlar Platformu’yla başörtülü kadınlar devreye girdi.

Platform, herhangi bir hukuki engel olmamasına rağmen “henüz zamanı değil” diye ayak sürüyen AK Parti’ye postasını attı: “Başörtülü aday yoksa oy da yok.” Platform öncüleri, meselenin sadece bir psikolojik bariyer meselesi olduğunu söylüyor ve şöyle diyorlardı: “Türkiye son beş yıl içinde pek çok mevzuda psikolojik bariyerleri aşmış vaziyette. Bu mevzuda aslında biz bu konuyu çoktan aştık Bu anlamda siyasi partilerin henüz vakti değil konusundaki tavrını doğru bulmuyoruz. Bir biçimde bundan önceki zamanlarda eğer bazı adımların atılmasına cesaret edilebiliyorsa bu adım da atılabilir diye düşünüyoruz.”

Kadınların çıkışını TÜSİAD’ın çıkışı izledi. Yıllardır bu konuda ikircikli ve kararsız bir tutum takınan TÜSİAD -kamu görevi yapanları dışta tutmakla birlikte- başörtülü kadınların seçilme hakkını savundu.

Ve işte dalga dalga büyüyen bu etki sonunda CHP kıyılarına da ulaştı. CHP de Canan Arıtman’ların, Nur Sertel’lerin çıkmaz yolundan ayrılarak, açılan yeni yolda ilerlemeye karar verdi.

Gürsel Tekin’in başörtülü milletvekillerine engel olmayacağız açıklaması artık psikolojik bariyerin aşıldığını; AK Parti başta olmak üzere, isteyen her partinin saflarını başörtülü milletvekili adaylarına açmaması için bir sebep kalmadığını açıkça ortaya koyuyor.

Böylece artık, Türkiye’nin bu seçimlerde bir yasağı daha tarihe gömeceğini ve siyasetin normalleşmesi yolunda bir barikatı daha aşacağını umabiliriz.

Ben, bu dönüşümün yaşanma sürecinde büyük siyasi tecrübe ve bilinç kazanmış olan, başörtüsü mücadelesinin kadın öncülerini bundan böyle Meclis’te görmeyi diliyor, kendilerini bir kez daha kutluyorum.

X x x

Konuyu kapatmadan önce, bütün bu gelişmelerin ortaya koyduğu önemli bir noktanın altını çizmekte yarar var: Değişimin öncüsü olma iddiasındaki bir parti için belki de en önemli şey, kitle çizgisini doğru tespit etmektir.

AK Parti kurmaylarının daha iki gün öncesine kadar “başörtülü aday için henüz zamanın gelmediğini” söylemeleri bu konuda önemli bir zaafa işaret ediyor.

Demek ki, AK Parti kurmayları, bu konuda halkın gerisinde kalmışlar. Daha beklemek gerektiğini söylerken yanılmışlar, kitleleri küçümsemişler. CHP’yi dahi, başörtüsü yasağına karşı tutuma getiren toplumsal değişimi yeteri kadar okuyamamışlar.

Bu durum, reformcu bir parti için son derece önemli bir tehlikeye işaret eder. Başörtülü aday konusunda, “kitle çizgisi”ni aşmama endişesi içinde, kitlenin gerisine düşen AK Parti, aynı hataya başka alanlarda da -örneğin Anayasa tartışmalarında dile getirilen “çift dilde eğitim” ya da “üniter yapının esnetilmesi” gibi konularda- düşme tehlikesi üzerinde tekrar ciddi olarak düşünse iyi olur.

Bugün, 25.03.2011

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et