Yine, Yeniden Eğitim Reformu I: Problem Tanımları

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eğitim ile ilgili özeleştirisi bir kez daha eğitim reformunu gündeme getirdi. Kamu politikasını tayin etme yetkisine sahip hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı reform hazırlıklarına başladı. Bu kapsamda, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı, bazı genel müdürlükler ve çeşitli yönetim kademelerinde atamalar yapıldı. Şimdi bizi bir dizi tartışma, öneri dolu günler bekliyor. Bu sürecin temel belirleyicisi ise kamu politikası belirleme yetkisine sahip olanların eğitim sorununu nasıl tanımlayacaklarına ilişkin yaklaşımları olacaktır.
Kamu politikasının oluşturulmasında temel veri problemin tanımı ile ilgilidir. Kurumlar problemi nasıl tanımlarlarsa buna uygun çözüm seçenekleri ve yolları devreye sokulur. O zaman Türkiye’deki eğitim sorunu nasıl tanımlanıyor ne gibi tanımlar kamuoyunun gündeminde ona bakmak gerekir.
1.“Eğitim sorunu bir öğretmen sorunudur” şeklinde bir bakışla problem tanımı yapılırsa muhtemelen şöyle bir şey çıkar: “Öğretmenlerin özlük haklarındaki yetersizlikler, tayin, maaş, sosyal haklar eğitim kalitesini düşürmektedir”;
2.“Eğitim sorunu, fizikî yetersizliklerden kaynaklanmaktadır” biçiminde soruna yaklaşanlar “Eğitimde yeterli, okul, derslik, spor salonu, servis bulunmamaktadır, bu durum eğitim kalitesinin düşmesine neden olmaktadır” demektedir;
3.“Eğitim sorunu bir ideoloji sorunudur” şeklinde olaya yaklaşılırsa; “Türkiye’de eğitim ideolojik (sol-seküler, Kemalist) yapıya sahiptir bu durum eğitimde problem teşkil etmektedir” demektir;
4.Eğitim sorunu, değerler ve karakter eğitimi çerçevesinde değerlendirilse; “Eğitim çocukları istendik karakter ve değerleri kazandırmamaktadır” anlamına gelir;
5.Eğitimde akademik başarısızlık sorunu görenler: “Türk eğitim sistemi akademik başarıda çok yetersiz”
6.Eğitimi bir eşitlik sorunu olarak görenler: “Türkiye’de eğitim eşit olarak sunulmuyor, yoksullar, kız çocukları, engelliler, Romanlar eğitimden yeterince yararlanmıyor”
7.Eğitimi bir kariyer becerisi olarak görenler: “Eğitim sistemimiz çocuk ve gençlere iyi kariyer hazırlayamıyor, işsizlik oranı çok yüksek”
8.Din eğitimini yeterli bulmayanlar: “Türk eğitim sistemi yeterli dinî ve ahâkî eğitimi veremiyor” demektedir.
Yukarıdaki bazı örneklerini vermeye çalıştığımız probleme ilişkin bakış açıları ve odak noktaları problemin nasıl tanımlandığını belirler. Bu problemlerden birisi/birkaçı ön plana çıkabilir. Bu durumda da çözüm yolları bu seçilen sorun odağına göre şekillenecektir. Önümüze konulacak reformun kapsamı da kamu yöneticilerinin problemi tanımlamalarıyla yakından ilişkili olacaktır.
Türkiye’de eğitim sorunu olduğu kabul ediliyor ama sorunun odak noktasının ne olduğu konusunda görüş birliği söz konusu değil. Eğitim, Türkiye’de girift bir yapıya sahip, sorunu bir noktaya indirgemek neredeyse imkânsız, eğitimin amaçları ile devletin resmî ideolojinin amaçları birbirine geçmiş vaziyette. Genel olarak ideal yurttaş tasarımı eğitimin hâlâ temel önceliği. Bu majör amaç aynı kalmak koşulu ile değişeni “nasıl bir yurttaş” sorusuna verilen yanıt oluşturuyor. Bu temel sorunun yanında eğitimin insan kaynakları yönetimi, finansmanı, akademik performansı ve kariyer kazandırma becerisi son derece zayıf ve etkisiz. Bu veriler ışığında ben problemi “Akademik başarısı düşük, fırsat eşitliği sunamayan, dünyayla rekabet edemeyen, edilgen pasif, hantal, merkeziyetçi, zayıf finansman ile yönetilen bir sistem” olarak tanımlardım. Problem bu şekilde tanımlanırsa, lokal olmayan, daha derinlikli, bir grubun; bir zümrenin önceliklerine göre hareket etmeyen, evrensel öğrenci ve veli odaklı çözüm önerileri ortaya çıkar. Bakalım, karar alıcılar eğitim sorununu nasıl tanımlayacaklar, bu süreç bizi reformun nasıl olacağına dair yolu yöntemi gösterecektir.
Bir sonraki yazımda eğitim reformu için ilkeler sunmaya çalışacağım.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et