Hayek’in 1976 yılında kaleme aldığı “Paranın Ulussuzlaştırılması” adlı makalesinin temelini attığı konu, sürekli işlenerek 2009 yılında Nakamoto’nun “Eşten Eşe Elektronik Nakit Ödeme Sistemi” makalesi ve kurduğu sistem ile sanal para sistemine dönüşmüştür. Nakamoto kurduğu sistemi, güvene dayalı olmayan, dijital imza ile, zincirleri kayıtlı, kullanıcıları ise anonim olan bir sistem olarak tasarlamıştır. Üretimi de kullanıcılarına bağlı olan bu sistem hiçbir fiziksel nesneye dayalı olmayan ödeme araçları/para birimleri ile yepyeni bir finans sisteminin kapılarını aralamıştır.
Sanal para sisteminin en önemli özelliklerinden birisi hiç şüphesiz bir merkeze bağlı olmaması ve bir yöneticisinin bulunmamasıdır. Bu sistemde bütün kullanıcılar aynı zamanda uygun (güçlü sisteme sahip) bilgisayarlarla madenci yani üretici olabilmektedir. Örneğin Nakamoto’nun kurduğu sistemde ürettiği bir para birimi olan Bitcoin, toplamda 21 milyon adet üretilebilecek şekilde ayarlanmıştır ve halen daha bitcoin üretmeye çalışan madenciler vardır. Kimi zaman tek bir Bitcoin madenciliği yılları bulabilmektedir.
Günümüzde bu para sistemi (SPB) daha çok bir yatırım aracı olarak değerlendirilse de pek çok ülkede kahve almak için bile kullanılmaya başlanmıştır. Bu durum, bizler için geleceğe dair bir mesaj taşımaktadır: Sanal para sistemi insanlığın yeni ödeme sistemi olabilir. Nitekim bu mesaja dair pek çok işaret ve sebep de vardır:
– Öncelikle Blockchain teknolojisi/sanal para sistemi dağıtık defter-i kebir sistemi ile birlikte her kullanıcının onayını alarak bir kayıt sistemi tutmaktadır. Bu teknoloji, mutabakata dayalı olan bu kayıtların bozulmasını neredeyse imkânsız hale getirmektedir.
– Bu sistem küreseldir, 7/24 işlem yapılabilen ve yüksek işlem hızına sahip bir sistemdir.
– Pek çok futbol kulübü kripto para zincirine bağlı kendi adlarına token adı verilen birimler üretmektedir. Bu birimler sanal para borsalarında ciddi işlem hacimlerine sahiptir.
– Bankaların önemli bir kısmı, güvenlik gibi nedenleri göstererek sanal para sistemi ile alışverişi yasaklamıştır. Bu durum bazı kimselere göre bankaların bu yeni finans sistemini rakip olarak görmelerinden kaynaklanmaktadır. Öte yandan bazı büyük bankalar ise bu sisteme ciddi yatırımlar yapmaktadır.
– Çin Yuan’a bağlı bir elektronik para birimi üretimi kararı almıştır. DECEP adını verdiği bu para birimi tam olarak sanal para teknolojisine uymasa da önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Çin bu para biriminin dünyanın yeni para birimi olması hedefiyle yola çıkmıştır ve sanal para sistemindeki bazı problemleri (vergilendirme gibi) çözme iddiasındadır.
– Sanal para sistemi elektronik ticaretten ayrı düşünülemez. Elektronik ticaretin pandemi sürecindeki gelişimini de gözettiğimizde sanal para sisteminin de kullanıcı sayısının artacağı tahmininde bulunulabilir.
– Merkezi olmayan, devletlerin politikalarından bağımsız olan bu sistem hem ciddi bir anonimlik sağlamakta hem de bir noktada bağımsızlık hissiyatı ile insanları kendisine çekmektedir.
Bunlarla birlikte, sanal para sistemi kendi içinde başlı problemleri de barındırmaktadır. Bana göre sanal paralarla ilgili en büyük problem henüz hukuki bir zemine oturtulamamış olmasıdır. Hızlı yükselip hızlı düşebilen bu sistemdeki para birimleri bir merkezin müdahale edememesi nedeniyle de spekülasyonlara oldukça açıktır. Zincir sistemi ile para akışı ve işlemler takip edilebilse de kullanıcı kimliklerinin anonim olması para aklama, terör örgütlerinin finanse edilmesi, terör örgütlerinin paralarını saklamaları gibi önemli problemleri beraberinde getirmektedir. Devletler açısından ise en önemli sorunu hiç şüphesiz vergilendirilemiyor oluşudur.
Sanal para sistemi ile ilgili ülkemizdeki duruma baktığımızda ise ülkemizde bu sistemin bir yatırım aracı olarak yaygınlaşmaya başladığını rahatlıkla ifade edebiliriz. Bu noktada, ülkemizde kurulan pek çok sanal para borsası bulunmaktadır. Bu borsalar aslında bir nevi yatırım fonu şeklindeki şirketlerdir. Ülkemizde sanal para sistemi ile ilgili veya bu paraların alım-satımının gerçekleştiği borsalarla ilgili herhangi bir özel kanuni düzenleme ise yoktur; sanal para sistemi ile ilgili doğabilecek problemlerde Türk Ticaret Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve Türk Medeni Kanunu hükümleri ile hukuki işlemler gerçekleşecektir/gerçekleşmektedir.
Konuyla ilgili genel ve özet bilgi vermek amacıyla yazdığım bu yazıyı sonlandırırken bazı temennilerimden de bahsetmek istiyorum. Türkiye, geleceğe dair ciddi bir yatırım yapmak istiyorsa sanal para sistemine önem vermeli ve bu meseleyi ciddiye almalıdır. Ülkemizde, sanal para sistemi ile ilgili hukuki ve ekonomik çalışmalara ağırlık verilmesi için teşvikler sağlanmalıdır. Öte yandan, Türkiye, yeni düzende kaçınılmaz olarak kullanmak zorunda kalacağımız bu sistemin öncü ülkelerinden birisi olmak istiyorsa adeta Çin gibi sistemini kurma çalışmalarına başlamalıdır. Eğer sağlam bir sanal para birimi kurabilirsek ve sanal para sistemine uygun mevzuatlar geliştirip, sanal para sistemine ilişkin çalışmaları arttırırsak Türkiye yeni düzenin finans sisteminde oldukça önemli bir konumda olabilir.
Haldun BARIŞ, Stajer Avukat
barishaldun@gmail.com