Vatandaşlık meydan savaşı

Bu yazı Bugün Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.

300 Türk aydını “Türk milletine çağrı” adı altında bir bildiri yayınlamışlar.

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu ve sahibi olan Türk milletinin adı, vatandaşlık tarifinden ve anayasadan çıkarılamaz” diyorlar.

İlk bakışta gayet makul bir açıklama. Bu demokratik bir tartışma ve herkes gibi onların da fikirlerini söylemeye hakları var.

Ne var ki, mesele bu kadar basit değil.

Zira ne olur bugünkü tanım Anayasa’dan çıkarılmazsa? Devlet, inkar politikasından asla vazgeçmeyeceğini deklare etmiş olur,

Kürtler de bunu kabul etmez ve savaş devam eder.

Gördüğünüz gibi, bu bildiriyi yazarak Türkler’in “devletin sahibi” olarak kalmasını isteyenler, sadece bir fikir ifade etmekle kalmıyor, aynı zamanda savaşa devam çağrısı da yapmış oluyorlar.

Burada şu soru gündeme gelir: Acaba bugün Türkiye’de yaşayan Türkler arasında vatandaşlık tanımından “Türk”lüğün çıkarılmasını savaş sebebi sayacak kaç kişi çıkar? Yani kaç kişi, 90 yıllık inattan vazgeçmemek uğruna, Kürtler’e Türk demekten vazgeçmemek uğruna ölmeyi göze alır?

80 milyonluk bu halk işgal altında yaşamamak için savaşır. Bağımsızlık ve hürriyet için ölmeyi göze alabilir. Demokrasiyi yok eden faşist bir darbeye karşı direnmek için ölümü göze alabilir. Ama bin yıldır birlikte yaşadığı Kürtler’e efendilik taslamaya devam etmek için savaşmaz; bu uğurda çocuklarını ölüme göndermez.

Aslına bakarsanız, bırakın ölümü göze almayı, Türkler’in büyük çoğunluğu ne kendini “devletin kurucusu ve sahibi” gibi hisseder ne de vatandaşlık tanımının öyle değil de böyle yapılmasını zerrece önemser. Hatta “Eğer problem oluyorsa, boş verin hiç tanımlanmasın” der, geçer gider…

Kendi savaşını kendin yap

Dolayısıyla, “bugünkü vatandaşlık tanımından vazgeçilemez” cümlesinin anlamı savaşın devamı olduğuna göre, bu savaş sadece bu cümleyi paylaşanların savaşıdır.

Aynı şeyi, Kürt cephesi için de söyleyebiliriz. Bugün Kürt halkının çoğunluğu eşit yurttaşlık temelinde Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde birlikte yaşamak istiyor; statü filan da istemiyor. Ama küçük bir grup “statüden vazgeçilemez” diye tutturuyorsa; bu uğurda savaşa devam edilmesini savunuyorsa, bu da sadece onların savaşıdır.

Özetle demek istediğim şu ki: Türkler’in büyük çoğunluğunun nötr bir vatandaşlık tanımına itirazı yoksa, Kürtler’in büyük çoğunluğunun da statü talebi yoksa, o zaman bırakalım savaş isteyenler kendi “davaları” için kendileri savaşsın.

Şöyle düz bir ova bulalım onlara, toplasınlar bütün güçlerini, bir tarafta “devletin sahibi” olmaya devam etmek isteyenler, öbür tarafta kendi devletlerini kurmaya yeminliler, karşı karşıya saf tutsunlar ve bir meydan savaşı yapsınlar. Birbirlerini bitirinceye kadar savaşsınlar. Adını da “Vatandaşlık meydan savaşı” koysunlar.

Söz, hepsini şehit sayacağız…

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et