Mahallî seçimlere sayılı günler kaldı. Demokrasinin en büyük nişanesi olan seçimlerin tamamlanması ve seçmenlerin tercihlerinin sandığa yansıması yakın. Umarım süreçte önemli bir aksama olmaz. Ülke seçimleri kazasız belasız gerçekleştirir ve yoluna devam eder.
Seçimleri severim. Her seçim bir siyaset bilimci olarak bana bol malzeme sunar. Sadece patilerin kampanyaları değil aynı zamanda değişik partilere mensup insanların davranışları açısından da geniş gözlem yapma alanı açar. Bu yüzden, neredeyse her seçimde akademik ilgilerimin gereği ve sonucu olan çalışmalar, gözlemler, incelemeler yaparım.
Seçimlerin hür ve âdil olması demokratik olmasının ön şartıdır. Demokratik bir seçim sürecinde her parti serbestçe propaganda yapabilmeli, istediği her yere ulaşıp programını ve vaatlerini halka anlatabilmelidir. Bu her partinin her yere fiilen gidebileceği anlamına gelmez elbette. Buradaki eşitlik, daha ziyade teoriktir. Hedeflerine, imkân ve araçlarına ve ilgilenilen mahallin toplumsal özelliğine bağlı olarak partilerin alan faaliyetlerinin tarzı ve genişliği değişir.
Seçimlerde demokratik hak ve özgürlüklere ve propaganda serbestliğine gösterdikleri saygı bakımından partiler ve parti tabanları arasında bir karşılaştırma yapılabilir mi? Sanırım yapılabilir. Özellikle iki büyük parti olarak AK Parti ile CHP arasında. Böyle bir karşılaştırmayı İstanbul ilinde Üsküdar ve Beşiktaş muhitleri üzerinden yapabiliriz.
Üsküdar AK Parti’nin Beşiktaş CHP’nin oy tabanının güçlü olduğu yerler. Bu iki semtin merkezinde -Üsküdar iskelede ve Beşiktaş çarşıda- partilerin propaganda faaliyetleri ne âlemde? Hangi partiler aktif? Benim bu konuda gözlemlerim var. Buralara uğrayan ve aynı gözle bakan başkaları da benzer gözlemler yapmış olabilir.
Üsküdar iskelede tüm iddialı partilerin standları mevcut. Partililer burada müzik çalıyor, broşür dağıtıyor, video gösterimi vs. gerçekleştiriyor. İlgi gösterenlere parti görevlileri partilerinin görüşlerini anlatıyor, vaatlerini aktarıyor. Ortam tam manasıyla çoğulcu ve demokratik. Semtte AK Parti’nin ağırlığı olmasına rağmen CHP’liler de rahatça çalışabiliyor ve bir tedirginlik duymadan standlarında oturabiliyor. Şimdiye kadar CHP’lilerin AK Partililerin saldırısına uğradığını veya onlar tarafından taciz edildiğini duymadım.
Buna karşılık, Beşiktaş’ta durum farklı. Beşiktaş çarşısında CHP’nin tekeli hatta tahakkümü var. MHP de bir ölçüde varlık göstermekte zorluk çekmiyor. Buna karşılık, AKP görevlileri adeta semtte barındırılmıyor. Serbestçe ve endişesizce tanıtım, propaganda faaliyeti yürütemiyor. Geçenlerde bir AK Parti karavanı gözler önünde saldırıya uğradı. İnsanlar tartaklandı. Araca çeşitli şeyler atıldı. Saldırganlar hakaret dolu sözlerle AKP’lilere Beşiktaş’ta hayat hakkı tanımayacaklarını ilan etti.
Bu manzara bize ne anlatıyor? Sırf Üsküdar ve Beşiktaş üzerindeki gözlemlerden bir genelleme yapmamaya yönelmekte fayda var denebilir. Bunu anlarım. Mamafih, benim tecrübem de bilgim de AK Parti’ye ve CHP’ye demokratlık açısından karne vermeye yeterli. Zaten üniversite hocası olarak bir görevim de bu. Yıllar önce belirttiğim bir şeyi bir kere daha tekrarlayayım. CHP’nin genlerinde demokrasiye karşı bir direnç yaşıyor. Söylemini ne kadar değiştirirse değiştirsin, parti bu genlerden kurtulamıyor. Kritik zamanlarda keskin anti demokratik damar hemen dışa vuruyor. Bunu gösteren pek çok delil var. Nitekim, CHP’nin bu seçim kampanyasında özgürlüğü ‘tekrar’ kuracağını vaat etmesi de ilginç. Benim bildiğim CHP bu ülkede özgürlüğün kurucusu değil katilidir. Geçmişte kurmadığı bir şeyi tekrar kurmayı vaat etmesi akla, mantığa aykırıdır.
AKP’ye gelince. Ben AK Parti’yi bugün büyük oranda merkez sağ geleneğin zamanımızdaki halkası olarak görüyorum. Daha önceki merkez sağ partilerin demokrasi karnesi kusursuz değildi. AKP’nin karnesinde de kırıklar var. Buna rağmen, Türkiye’de merkez sağ her zaman ortodoks ve merkez soldan-CHP’den daha demokrat oldu. Bugün bu ülkede demokrasi olduğu kadarıyla yaşıyorsa, bu sol-CHP sayesinde değil, ona rağmen ve merkez sağ sayesindedir. Bana göre, Üsküdar ve Beşiktaş’ta siyasî aktivitede serbestlik bakımından farklı manzaralar bunun bir delili olarak kabul edilebilir.
Bu yazı Yeni Şafak Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.