TSK: Bir ordu mu, bir parti mi?

Orduların sivil siyasî otorite tarafından demokratik kontrole tabi tutulması her demokratik ülkenin problemidir. Hatta bunu demokratik olmanın şartlarından biri olarak sayanlar da vardır. Bunun çok haksız ve yanlış olduğu söylenemez.

Nitekim, istikrarsız demokrasilerde, istikrarlı demokrasilerin tersine,  sık sık askerî darbeler oluyor. Askerler, çeteler hâlinde veya bir kurum olarak topluca,  çeşitli gerekçelerle, hükümetleri devirerek iktidarı ya bizzat eline alıyor ya da sadakatinden emin olduğu aktörlere veriyor. Bu yüzden, ordunun sivil kontrolü demokrasi teorisi ve pratiği açısından hayatî derecede önemli. A. Heywood’un “Siyaset” (Adres Yayınları) adlı kitabında işaret ettiği üzere ordunun siyasî otoritenin kontrol ve denetimi altında tutulmasının metotları genel olarak iki grupta toplanır. S. Huntington bunlara “nesnel” ve “öznel” metotlar adını verirken E. Nordlinger hemen hemen aynı anlama gelecek şekilde “liberal” ve “sızma” terimlerini kullanır. İlkinde (nesnel-liberal metot) siyasî ve askerî roller-sorumluluklar arasında net ve kesin bir ayrım yapılır. Bunun anlamı ordunun siyasetten mutlak anlamda uzak tutulmasıdır. Bu amaçla; 1) Ordu, sivil liderlere resmen tabi kılınır, 2) Askerî alanlar ve konularda bile politika üretmede siviller sorumlu ve yetkili olur, 3) Ordu mensuplarının siyasî bakımdan tarafsız olması istenir ve beklenir. Bunu yapmayanlar ordu dışına atılır. İkincisi (öznel-sızma yöntemi), daha çok anti-demokratik (otoriter ve totaliter) rejimlerde karşımıza çıkar ve orduya siyasî liderlerin değer ve ideallerinin aşılanması yoluyla ordunun lidere bağlanmasına dayanır. Buna, ordunun politize edilmek yoluyla kontrol edilmesi yöntemi de denebilir.

Yazının devamını Zaman Gazetesi’nden okuyabilirsiniz.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et