Temenniler Tahminlerin Yerini Alınca

Her seçim öncesinde olduğu gibi bu seçim öncesinde de sonuçlarla ilgili tahminler yapılıyor. Kamuoyu araştırma şirketleri ‘bilimsel’ tekniklere, sade insanlar ise kişisel gözlemlerine dayanarak partilerin ve cumhurbaşkanı adaylarının muhtemel oy oranları hakkında tahminler ortaya koyuyor.

Araştırma şirketleri açısından önemli bir problem araştırma tekniklerini iyi kullanıp kullanamadıkları. Meselâ tüm seçmenleri azamî ölçüde temsil edecek bir örneklem oluşturmak hayli zor. Bunda teknik sebepler yanında Türkiye’de siyasetin yeterince kurumsallaşmış olmaması da etkili. Bu yüzden şirketler zorlanıyorlar. Teknikle değil iş ahlâkıyla ilgili bir problem şirketlerin sipariş edilmiş sonuçlar veren araştırmalar yapmaları veya yapmış gibi açıklamalara girişmeleri. Bu da az karşılaşılan bir durum değil ve her kanatta karşımıza çıkıyor.

Sokaktaki insana gelince, en büyük problem temennilerin tahminlerin yerine konması. Özelikle çok politize olmuş ve radikal tipler görmek istedikleri sonucu tahminmiş gibi sunuyor. Bir taraftan çoğu zaman kendileri gibi düşünenlerle haşır neşir olmaları diğer taraftan istedikleri sonucun en iyisi olduğuna mutlak olarak inanmaları bunu kolaylaştırıyor.

Tahminler de temenniler de doğal olarak Erdoğan etrafında dönüyor. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olarak kalması veya gitmesi 24 Haziran’ın ana konusu.

Tahminlerle temennileri karıştırmadan meseleye bakabilir miyiz? Tamamen değilse de bir ölçüde bunu yapabiliriz. Bu durumda şu noktaların altı çizilebilir:

Adayların ve partilerin kesin oy oranlarını tahmine girişmek çok riskli. Onun yerine yuvarlamalar yapılabilir. İlk turda Erdoğan’ın birinci çıkacağı kesin. Bu yüzden, İnce veya Akşener ilk turda kazanır diyenler yanılıyor. Erdoğan karşıtı cephenin toplam oyu Erdoğan’ın oylarından fazla olsa bile bu oylar parçalanacağından Erdoğan her halükârda birinci çıkacaktır. İkicilik ise muhtemelen İnce’de kalacaktır. Akşener’in bu bakımdan hiç şansı yok. Bunu bize söyleyen ülkenin partiler tablosu ve partilerin gelenekleri. CHP %25 civarına kemikleşmiş bir oya sahip. Bu seçimde İnce bu civarda bir oy alacaktır, biraz aşağı veya biraz yukarı. Aşağı olursa bu HDP ve İyi Parti’ye giden CHP oyları yüzünden olacaktır. Dolayısıyla, muhtemel bir ikinci turun yarışçıları şimdiden belli: Erdoğan ve İnce.

Yaygın olarak yapılan bir hata cumhurbaşkanlığı seçiminde birinci tur ile ikinci turu birbirinin her bakımdan devamı gibi görmek. Oysa ikinci turda yeni bir tabloyla karşılaşacağız. Bu durum özellikle Millet İttifakı bileşenlerini etkileyecektir. Erdoğan’a ilk turda oy verenlerin ikinci turda da öyle yapması çok kuvvetli bir ihtimâl. Çünkü onlar Erdoğan’ın gitmesini isteselerdi ilk turda da ona göre oy verirlerdi. Dolayısıyla, ikinci turda sonucu Millet İttifakı bileşenlerinin tabanı belirleyecektir. Bu çerçevede CHP tabanından emin olabiliriz. CHP seçmeni mutlaka tekrar İnce’ye yönelecektir. İyi Parti, Saadet partisi, HDP açısından aynı şey söylenebilir mi? Sanmam. En azından aynı netlik ve kuvvette söylenemez. Her üç partiden de şu veya bu miktarda oy Erdoğan’a gidecektir. Bu yüzden, cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa Erdoğan’ın ‘alaşağı’ edileceği beklentisi epeyce temelsiz  görünüyor bana.

Milletvekilliklerinin dağılımı tabiî ki 24 Haziran’da belli olacak. Çoğu kamuoyu araştırmaları AK Parti’nin %45-48 bandında oyu olduğunu gösteriyor. Bence bu oranın biraz daha aşağı inme ihtimâli de var. Şirketlere inanırsak bu hayli yüksek bir oran. Eğer tutarsa AK Parti tek başına bile Meclis’te çoğunluğu veya çoğunluğa yakın bir grup kurmayı sağlayabilir. MHP’den gelecek oylar bu hâkimiyeti kuvvetlendirir. HDP’nin barajı aşamaması Cumhur İttifakı’nı Meclis’te iyice takviye eder. AK Parti’nin oyları daha aşağı düşerse, MHP’den umulan destek gelmezse ve HDP barajı aşarsa ne olur? Bu durumda bir bütün olarak düşünüldüğünde Millet İttifakı artı HDP bloku Meclis’te çoğunluğu ele geçirir. Ancak, şunu da unutmamak lâzım. İttifaklar genellikle geçicidir. Her iki ittifak da seçimlerden sonra yeni bir hâl alabilir. Meselâ İyi Parti’nin meclisteki bazı isimleri Cumhur İttifakı ile yakın durmaya başlayabilir. Siyaset bu, hiçbir ihtimâl peşinen dışlanamaz.

Sonuç olarak benim görebildiğim şu: 24 Haziran seçimleri Türkiye’nin mevcut siyasî tablosunda önemli bir değişiklik ortaya çıkarmayacak. Erdoğan yola devam edecek. Meclis yeni tarzların ve tavırların, beraberlik ve karşıtlıkların geliştiği bir arena olacak.

Şüphe yok ki benim tahminlerim de her tahmin gibi yanılmaya açık. Neticede fizik kanunlarından bahsetmiyoruz. Neyin ne olduğunu 24 Haziran gece yarısı anlamış olacağız. Hayırlısı olsun…

Yeni Yüzyıl, 21.06.2018

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et