Hatırlıyorum, yıllar önce, Çin’de bir e-mail adresi almak için insanlardan birtakım belgeleri resmî makamlara sunmalarının istendiğini söyler, gülerdik. Ben öğrencilerime bunu özgürlük kısıtlanmasının bir örneği olarak verirdim. Aradan sadece 10-15 yıl geçti ve dünya şimdi sosyal medya kullanımında başka bir safhaya doğru koşar adım gidiyor. Sosyal medya ilginç bir ortam. Adı medya ama klasik medyadaki kurallar burada işlemiyor. Geleneksel medya organlarında -meselâ gazetelerde- kimin kim olduğu ve neyin kim tarafından yazıldığı belli. Böyle olmayan durumlarda da sorumluluk sahibi yazı işleri müdürleri, yayın yönetmenleri ve mal sahipleri var.
Sosyal medyada herkes kendi hesabının sahibi, ama neredeyse ne sayfalarındakilerden ne de başkalarının ortamlarına yazdıklarından sorumlu. Buna bir de yüz yüze iletişimin olmamasının ve sorumluluk yokluğu düşüncesinin yarattığı ruh hâli eklenince sosyal medya bazen tam bir vahşet ortamına dönüşüyor. Küfürler, hakaretler, tahrikler, dezenformasyon faaliyetleri, karalamalar havada uçuşuyor. Böyle bir ortamda, gayri makuller makullere, küfürbazlar dili temizlere, hiç kimse (nobody) olanlar biri (somebody) olanlara, tanınmayanlar tanınanlara karşı avantaj kazanıyor. Sosyal medyanın yarattığı bu sorunlara karşı toplumun kayıtsız kalması ve cevap vermemesi düşünülemez. Ancak, bazı hukukçuların sandığı gibi yasama organı söz gelimi 20-30 yıl öncesinden olacakları hatasız şekilde tahmin ederek yasal düzenlemeler yapamazdı. Hukuk önceden gelmez sonradan oluşur. Yani nihaî planda ‘’önce hukuk’’ değil ‘’önce toplumsal hayat’’ gerçeği yaşanır.
Şimdi de öyle oluyor ve bir sosyal medya yasal mevzuatı yavaş yavaş şekilleniyor. Bu alanda şu sırada biri dışarda diğeri içerde iki gelişme vuku bulmakta. İngiltere’de sosyal medyaya ilişkin bir yasa tasarısı hazırlanıyor. İntikam ve taciz amacıyla sahte hesap açarak, küçük düşürücü, yalan beyanlar yapılmasına karşı tedbir alınması öngörülüyor. Buna göre, bunu yapmak suç sayılacak ve failleri yargılanabilecek. Kraliyet Savcılık Teşkilâtı sözcüsünün açıklamalarına göre, bu kriminal sosyal medya kullanımının ana nedeni, hesap sahiplerinin izlerinin takip edilemeyeceğini sanmaları. Oysa durum farklı. Sosyal medyadaki izlerin takip edilmesi teknik olarak mümkün.
İngiltere’de bunun için savcılar eğitilecek. Sahte adlarla veya başkalarının adını kullanarak açılan hesaplarla yapılan saldırı ve hakaretlerin üzerine gitmek mümkün olacağına göre, sahibi açık ve belli hesaplar için de aynı şey yapılabilir. Yapılmalıdır da. Nitekim Türkiye’de de noterlerin sosyal medyayı takip edip bu tür işlemleri ve paylaşımları kayıt altına almasına başlandı. Türkiye Noterler Birliği’nin açıklamasına göre 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nda değişiklik yapıldı. Kanuna eklenen 198/A maddesi 1 Mart 2016’da yürürlüğe girdi. Böylece ‘’Elektronik ortamda Tespit’’ uygulaması devreye sokuldu. TNB 7/24 hizmete açıldı. Internette ve sosyal medyada görülen yayınlar TNB portalı üzerinden noter tasdikli olarak kaydedilebilecek. Kayıtlarla dava açılabilecek.
Bu da iyi bir gelişme. Çünkü bazıları hiçbir ahlâk ve edep kuralı tanımayan sosyal medya korsanları, bir süre sonra sosyal medyaya yerleştirdiği malzemeyi silip, muhtemel sorumluluklardan kaçmaya çalışıyordu. Zamanla bunun da önü kesilecek. Sosyal medya, medyanın çoğullaşmasına ve demokratizasyonuna katkıları olan bir gelişme. İnsanlar için yeni ve benzersiz bir etkileşim ve iletişim aracı, platformu. Yani sosyal medyanın iyi sonuçları var. Ancak, sıfırdan yarattığı veya boyutlarını değiştirdiği problemler de mevcut. Öyle sanıyor ve umuyorum ki bir taraftan yasal-idarî mevzuatın gelişmesiyle, diğer taraftan ilgili ahlâk kurallarının doğması ve topluma nüfuz etmesiyle, sosyal medyadaki sıkıntılar azalacaktır.
Yeni Yüzyıl, 11.04.2016
http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/sosyal-medyaya-ayar-1950