Seçimler Elektronik Ortama Taşınmamalı

Geçtiğimiz gün Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı, bir sonraki seçimin elektronik ortamda yapılabilmesi için hazırlıklara başlandığını söyledi. Bunun için e-devlet altyapısının kullanılması da dahil olmak üzere muhtelif seçenekler masadaymış, fakat nihaî bir karara henüz varılmamış.

Seçim sürecinde teknolojiden daha fazla yararlanmakla seçimleri elektronik ortama taşımak farklı şeyler. İlkine ne kadar taraftarsam, ikincisine o ölçüde karşıyım. E-devlet üzerinden oy kullandığımızı düşünsenize…

Vatandaşlık numaramız ve şifremizle giriş yaptığımız e-devlet hesabından verdiğimiz oy, sistemi kontrol edenler tarafından görülebilecek. Nerede kaldı gizli oy prensibi?… Gizli oy prensibinin ihlâl edilme ihtimalinin açıkça belirdiği böyle bir noktada yetkili ağızlardan dökülecek bize güvenin mesajları kimi teskin ve ikna eder ki? Şahsen beni etmez. Elektronik oy sistemini kuran ve işletenler arasında kimin kime oy verdiğini merak eden birileri mutlaka çıkar ve kâh popüler olmak kâh para kazanmak saikiyle bunu dışarı sızdırır. Sızdırılan bilginin doğruluğunu teyid ya da tekzip etme şansı olmadığından, filanca kişi filancaya oy verdi veya vermedi türünden şayialar alıp başını gider.

Peki elektronik oy sistemini kim kontrol edecek? Böylesine devâsa bir sistem ancak hükümete bağlı bir kurum tarafından kurulup işletilebileceğinden, elektronik ortamda yapılacak bir seçimde kullanılan oyların hükümet kontrolüne tâbi olacağı beklenir. En son 1946’da yaşadığımız bu rezaleti 21. yüzyılın teknik imkânlarıyla tekrar yaşatmak isteyen birileri varsa, sözüm yok.

Elektronik oylamaya geçilirse bizi bekleyen tehlike bunlarla sınırlı kalmayacak. Oy sayımı, sistemi işletenler tarafından muhtemelen tek bir tuşa basılarak yapılacak. Tuşa basma yetkisine sahip olanların açıkladığı sonucun gerçeği yansıttığından asla emin olamayız. Zira elimizde bunu kontrol etmeye yarayacak bir belge yahut veri olmayacak. Seçim sonuçları olduğu gibi, yani değiştirilip çarpıtılmadan açıklansa bile buna kimse inanmayacak ve üzerinde hep bir şaibe bulutu dolaşacak. Hâlbuki seçim sonuçlarının güvenilirliği, seçimi kimin kazandığından çok daha önemli.

Elektronik oylamanın yapılacağı e-devlet veya benzeri platformlara bilgisayar korsanları, istihbarat örgütleri ve casusluk şebekelerinin sızma ihtimali bir başka tehlike. Rusya’nın Facebook veya Tik-Tok gibi mecralar üzerinden ABD ve Türkiye’deki seçim sonuçlarını etkilediği söylentisi bile tüyleri diken diken ederken, seçimlerin elektronik ortama taşınması bu tür şayiaları çoğaltacak, seçimlere dışarıdan müdahale ihtimalini artıracak.

Bana göre asıl tehlikeyi, elektronik oylama platformunun devlet içine gömülü bürokratik yapılar tarafından ele geçirilmesi ihtimali oluşturuyor. Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak karşımıza çıkan şebeke, 15 Temmuz sonrasında KHK ile kapatılan Türkiye İletişim Başkanlığı gibi pek çok kuruma yuvalanmıştı. Aynı yapının devlet içinde gizlenmiş faal unsurları veya başkaca paralel yapılar elektronik ortamda yapılacak bir seçime kayıtsız kalmayacak ve mutlaka müdahale etmek isteyecektir.

YSK Başkanının seçimlerin elektronik ortamda yapılmasına dair önerisini, saydığım bütün bu ihtimallere açık kapı bıraktığı için yanlış ve tehlikeli buluyorum.

Esasen Türkiye, YSK’nın kurulup seçimlerin yargı denetimine alındığı 1950 yılından beri son derece temiz bir sicile sahip. Seçimler, Türkiye’nin en iyi yaptığı işlerden biri. Bütün aşamalarda klasik yöntemler ve el emeği (manuel) kullanılıyor. O kadar ki partilerin aldığı oylar bile oy sayım tutanağı adı verilen resmi belgeye çentik atılarak takip ediliyor. Mars’a koloni kuracak, Jüpiter’e çıkarma yapacak kadar ileri bir teknolojiye sahip olsak bile sandığın başına gitmeli, kâğıt pusulaya mührümüzü vurarak oy kullanmalıyız. Bütün zahmetine ve ilkelliğine mukabil en güvenilir sistem bu. Uzun süre de böyle kalmaya devam edecek görünüyor.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et