12 Haziran seçimlerine birçok parti katıldı ama aslında seçim iki cephe arasında geçti. Bir tarafta Ak Parti; öteki tarafta ise “Ak Parti kazanmasın da ne olursa olsun, isterse ülke yansın” diyerek birleşen partiler ve bu partilere destek veren gizli mahfiller vardı.
Seçimin açık mağlupları bellidir: CHP, MHP, BDP, Saadet ve diğerleri…
Bu seçimin bir de gizli mağlupları var: En başta Yahudilerin kontrolündeki Amerikan-İngiliz medya imparatorluğu; Masonik örgütler; Ergenekoncular; Rahşan Ecevit”in yönlendirdiği gruplar; Demirel”in yönlendirdiği gruplar; Sarıgül”ün yönlendirdiği gruplar; TÜSİAD”ın yönlendirdiği gruplar, yüksek yargıdaki gruplar, TSK içindeki cuntalar, PKK, KCK, vs.
Sonuçta bu seçimlerde, yeni ve demokratik bir düzen kurmak isteyen Ak Parti ile eski düzeni devam ettirmek isteyen cephe arasında kıyasıya bir yarış yapıldı. Eski düzencilere, içeriden ve dışarıdan, legal ve illegal, maddi ve manevi her türlü destek geldiği halde yenildiler. Özetle, Eski Düzenin bütün adamları yenildi.
YENİLEN PARTİLER: CHP, MHP, BDP…
CHP Baykal”ın başkanlık ettiği son seçimlerde %23 oy almıştı. CHP”nin bu seçimlerdeki oy artışı sadece yüzde 3 düzeyindedir. Yüzde 30″lardan ve 40″lardan bahseden bir partinin aldığı %26, açık bir başarısızlıktır. Tartışmaya bile gerek yok.
Bay Kemal 3,5 milyonluk oy artışını başarı olarak görüyorsa kendini kandırıyor. Çünkü seçmen sayısı arttığı için tüm partilerin oy sayısı arttı. Ak Parti 5,5 milyon oy artışı sağladı. MHP bile oyunu 500 bin artırdı…
MHP“nin başarısızlığı da aşikârdır. 99 seçimlerinde %18; 2007″de %14.5 oy almış bir partinin %13″te kalması herhalde başarı değildir. Muhalefette olan partilerin oylarını artırmaları gerekir. Eğer artıramıyorsa -artırma bir yana eski oyunu bile alamıyorsa- bu açık bir başarısızlıktır.
BDP zahiren başarılı gibi gözüküyor ama oy oranı bazında bir başarı elde edememiştir. Çünkü BDP”nin oy oranı eskiden beri %5-6 civarındadır. Bu seçimde de tüm bağımsızların oy oranı %6,6″dır. Bu oy oranından BDP dışındaki bağımsızları çıkarmak gerekiyor.
Yani BDP”nin aldığı oy oranından, CGB”nin bağımsız adayları ve Abdüllatif Şener gibi bağımsızların oylarını çıkarmak gerekiyor. En kötü ihtimalle %1 düzeyinde BDP dışındaki bağımsızların oy oranı mevcuttur.
Dolayısıyla BDP”nin oy oranından yüzde 1 çıkarıldığında BDP”nin eskiden olduğu gibi %5-6 civarında kaldığı görülür. Yani net bir başarı yok. BDP”nin milletvekili sayısındaki artış ise yeni seçim sisteminden kaynaklanmıştır. Yeni seçim sistemi CHP ve BDP”nin daha fazla milletvekili çıkarmasını sağlamıştır…
BDP”nin amacı Ak Parti”yi silmek ve bölgede tek parti olmak idi. Bu hedefine de ulaşamamıştır. Birkaç il dışında, Ak Parti bölgedeki varlığını devam ettirmiştir. BDP bütün eşkıyalığına rağmen bölgede Ak Parti”yi silememiştir… Bölgenin tamamının ortalaması alındığında Ak Parti”nin %40″lar civarında BDP”nin ise %30″lar civarında olduğu görülür. Bu açıdan bakıldığında BDP de mağluplardan sayılır.
DÜZENİN DIŞ DESTEKÇİLERİ DE YENİLDİ
Bu seçimde Düzenin sadece içerideki adamları yenilmedi; Düzenin dış destekçileri de ağır bir yenilgi aldı. Çünkü seçimlerden önce Yahudilerin yönlendirdiği Amerikan-İngiliz medyası açık bir şekilde CHP”yi destekledi…
Seçime çeyrek kala İngiliz The Economist ile Amerikan New York Times seçmene açık adres gösteriverdi: Oylarınızı CHP”ye verin! Bu ikiliyi diğer Batılı medya organları da takip etti: Reuters, The İndependent, Financial Times gibi etkili medya organları da CHP”yi destekleyici yayınlar yaptılar.
Tarihimizde ilk defa dış basın açıkça bir partiyi destekledi ve ilk defa açıkça mağlup oldu. Bu mağlubiyet Siyonist hegemonyanın 1 Nisan tezkeresinden ve “one minute”dan sonra yediği üçüncü tokattır…
Böylesine bir dış müdahale, Türk seçim tarihinde de bir ilktir. Dış mihraklar Türkiye”deki seçimleri, perde gerisinden, hep yönlendirmişlerdir ama böylesine bir alenî yönlendirmeye ilk defa şahit olduk. Demek ki, onlar açısından durum, kötüden betere gidiyormuş. Durum vahim olunca operasyon da bodoslamadan ve akılsızca oldu…
“Falan marka deterjanı alın!” şeklindeki eski reklâmlara benzeyen, böylesine kaba-saba bir yönlendirmenin seçmen tarafından tepkiyle karşılanacağını akılları almadı. Ve böylesine bir dayatmanın, CHP”ye gitmesi muhtemel bir miktar kararsız oyu da Ak Parti”ye yönelteceğini hesap edemediler.
Yahudi güdümündeki İngiliz-Amerikan medyasının bu aptalca ve irrasyonel çıkışı Ak Parti”nin işini bir hayli kolaylaştırdı. Ak Parti bu defa da rakiplerinin hataları sayesinde oylarında patlama yaptı.
Eski Düzen”in (status quo ante) efendileri, küresel ve ulusal düzenin çözüldüğünü gördüler ve bütün adamlarını sahaya sürdüler. Bu acele ve telaş, onlara peşi peşine yanlışlar yaptırdı. Onlar hata yaptıkça Ak Parti”nin işi daha da kolaylaştı; daha önceki seçimlerde olduğu gibi…
Hatırlatacak olursak: Ak Parti 2002 seçimlerindeki başarısını 28 Şubat süreci ve onun doğurduğu krize yönelen tepkilere borçlu… 2007 seçimlerini, 27 Nisan muhtırasına yönelen tepkilere borçlu… 12 Haziran seçimlerini de İngiliz-Amerikan medyası ile CHP-MHP-BDP yakınlaşmasına (ittifakına) yönelen tepkilere borçlu…
TELAŞIN SEBEBİ: ESKİ DÜZEN YIKILIYOR
Eski Düzenin bütün bu aceleci ve aceleci olduğu için de yanlışlarla dolu çıkışlarının sebebi nedir? Temel sebep: Eski Düzen yıkılıyor ve Yeni Düzen inşa ediliyor. 200 yıllık bir Düzen son nefesini veriyor…
Eski Düzen”den nemalanan iç ve dış mihraklar düzenleri bozulmasın diye kan dökmek ve ekonomiyi bozmak da dâhil her şeyi göze aldılar. Fakat yine de 12 Haziranda yenilmekten kurtulamadılar. Bu çıkışlar, onların son çırpınışlarıydı. Artık bundan sonra iflah olmazlar…
İngiliz-Amerikan ittifakına dayalı 200 yıllık Dünya Düzeni ve bu düzenin Türkiye”de kurmuş olduğu Düzen önlenemez bir çöküş sürecine girmiş durumda. Bu düzenin Türkiye”deki ayakları 12 Haziran”ı son raunt olarak görüyorlardı. O yüzden hamle üstüne hamle yaptılar ama yine de başarısız oldular.
12 Haziran”ı neden son raunt olarak gördüler? Çünkü 12 Haziran sadece yeni bir hükümetin değil yeni bir anayasanın, dolayısıyla yeni bir düzenin oylandığı bir seçim oldu. 12 Eylül”de olduğu gibi 12 Haziran”da da demokratik güçler galip geldi sadece yeni bir hükümetin değil yeni bir anayasanın da önü açılmış oldu.
Bazıları gözlerini kapasa da, aslında Eski Düzen büyük bir oranda fiilen değişmiş durumda. Ancak, bu değişimi tamama erdirecek ve hukuken tescilleyecek yeni bir anayasa gerekiyor. Değişimin taçlanması için yeni ve sivil bir anayasa şart.
YÖNLENDİRMELER TERS TEPTİ: DÜZEN DEĞİŞECEK
Türk seçmeni, kendi tercihini küçümseyerek açık adres gösteren “oyun dışı aktörler”e her zaman tepki göstermiştir. Bunun en bariz örneğini, 1983 seçimlerinden bir gün önce açıklama yapan Evren”in çıkışında görmüştük. Evren mealen, “Özal iyi adamdır ama yine de siz ona oy vermeyin” demişti ve seçmen tersini yaparak Özal”ı tek başına iktidar yapmıştı.
İngiliz-Amerikan medyasının 12 Haziran öncesi çıkışı da buna benziyor. Seçimlere bir hafta kala “Ak Parti iyidir-hoştur ama siz yine de oyunuzu CHP”ye verin” dediler. Bu çıkış, Evreninki gibi, akılsızca bir çıkıştı. Gösterilen partiye değil her zamanki gibi ötekine yaradı. Bu aptalca çıkış Ak Parti”nin oy oranını epeyce bir artırdı…
Böyle akılsız rakipler oldukça Ak Parti daha çok seçim kazanır… İç ve dış mihraklar Ak Parti”nin çok fazla gayret göstermesine, yorulmasına gerek bırakmıyorlar… Tüm lojistik destekleri kendi elleriyle veriyorlar.
Sonuç olarak, Eski Düzen”in son çırpınışları da fayda vermeyecek. Küresel ve ulusal ölçekte Düzen değişecek. İngiliz-Amerikan hegemonyasının idare ettiği Küresel Düzen, 11 Eylül sonrasında siyaseten çözülmeye başladı. 2008″de başlayan kriz ile de iktisaden çözülmeye başladı.
Eski Küresel Düzen her iki çözülmeyi de önleyemedi. Tersine Arap Âlemindeki hegemonyasını da kaybediyor. İngiliz-Amerikan hegemonyasındaki eski düzenin yerine demokratik bir dünya düzeni kuruluyor…
Türkiye”deki Düzen”in çözülmesi süreci de 2002″deki Ak Parti iktidarıyla başlamıştı. 2002″de başlayan çözülme Ergenekon soruşturmalarıyla ve 27 Nisan”a verilen demokratik cevapla hızlandı.
12 Eylül referandumuyla yüksek yargıdaki statüko çözüldü… Demokratik güçlerin kazançlı çıktığı 12 Haziran seçimleri ve sonrasındaki yeni anayasayla da Türkiye”deki Yeni Düzen“in kuruluşu daha da hızlanacak ve tamamına erecek…
Doç. Dr. Cemal FEDAYİ
Siyaset Bilimci