Teknolojinin hızla ilerlediği bir çağda yaşamaktayız. İnternet neredeyse hayatımızın bir parçası haline geldi. Sosyal paylaşım ağlarına dünyanın farklı bölgelerinden her gün milyonlarca insan girip hayat deneyimlerini diğer insanlarla paylaşıyor. Hayatın bu denli hızlı aktığı bir zamanda demokratik ülkeler de eğitim sistemlerini bu hıza göre düzenlemeye başladılar. Birçok ülke artık “geleneksel okul” anlayışının hızlı değişime ayak uyduramadığı gerçeğinden hareketle teknolojinin olanaklarından yararlanarak alternatif eğitim modelleri geliştirmeye başladı. Sanal okullar (virtual school) bunlardan sadece biri.
Türkiye ne yazık ki alternatif eğitim modelleri üzerine proje geliştiremeyen ülkelerin arasında yer almaktadır. “Eğitim şart” sloganını her fırsatta dile getiren ülkemiz “nasıl ve ne şekilde bir eğitim” sorusuna yanıt bulmakta sınırlı kalmaktadır. Eğitimin sadece “devlet okullarında” belirlenen standart bir müfredatla verilmesinin en doğru seçenek olduğu noktasında oluşturulan yaygın ama tartışılması gereken bir kanaat hâkimdir. Buna eğitimin sadece devlet eliyle yürütülmesi, finanse edilmesi ve denetlenmesine dönük çıkartılan kanun ve yönetmelikleri de eklersek (Tevhidi Tedrisat gibi örneğin) ülkede gerek sivil toplum örgütleri gerekse eğitim bilimiyle uğraşanlar tarafından alternatif eğitim modelleri üzerine neden yeterince düşünülmediğini daha iyi anlayabiliriz. Oysa demokratik ülkelerde alternatif eğitim modelleri üzerine çok sayıda çalışmalar yapılmaktadır. Bununla birlikte yalnızca alternatif eğitim modelleri ve farklı okul türleri üzerine kurulan ve çalışma yapan binlerce dernek ve sivil toplum örgütleri de bulunmaktadır. Devletler çıkardıkları yasalar ile bu alanda yapılan çalışmalara destek verdiği gibi esnek eğim modellerinin de önünü açmaktadır.
SANAL KAMU OKUL NEDİR?
Türkiye’de bu alanda yapılmış bir kaç çalışmanın olması her şeye rağmen sevindirici bir gelişmedir. Bu çalışmalardan biri de Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Dr. Çiğdem Apaydın’a ait olan özellikle ABD’de etkin olan “sanal okul” alanında yapılan benimde bu yazıda faydalandığım bir çalışmadır. Türkiye’de zamanla Fatih projesi çerçevesinde uygulanabilecek bu sistemin ele alınıp değerlendirilmesinde fayda vardır. Sanal okul, (Virtual School) ev okulu(Homeschooling) uzaktan eğitim ya da bizdeki açıköğretim modelleriyle karıştırılmaması gereken farklı bir modeldir.
Sanal okullar “okul dışı” model olarak adlandırılan, öğrencilerin çalışmalarını evden çevrimiçi bilgisayar yoluyla tamamlamaları ve öğretmenlerle uzaktan etkileşime geçmelerini öngören bir modeldir. Bir başka ifadeyle öğrencilerin devam etmeleri gereken okul binaları bulunmamaktadır. Duvarların, koridorların, güvenlik görevlilerinin bulunmadığı, yaş, cinsiyet ve ırk ayrımının yapılmadığı öğrencilerin gündüz ve gece çalışabildiği ve binlerce kilometre uzaklıktan kendi öğrenme biçimini kendisinin yarattığı okullar olarak da tanımlanmaktadır. Sanal okullarda öğrenciler bir zamana, bir yere ve herhangi bir konuya bağlı kalmaksızın öğrenebilmektedirler. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde sanal eğitim faaliyetlerini yürüten ve bu alanda ünlenen Florida Lisesi’nin parolası şu şekildedir: “Herhangi bir zaman, herhangi bir yer, herhangi bir adım.” Öğrenciler bu sistemde kendi öğrenme stilleri ile hoşlandıkları konuları internetten araştırabilmektedirler. Hatta diğer öğrencilerle grup oluşturup, interaktif olarak etkileşime de geçebilmektedirler. Öğrenciler aynı zamanda coğrafî ve kültürel çeşitliliğe sahiptir. Sanal okul, geleneksel okul anlayışından kavramsal boyutta farklılaştığı gibi işleyiş açısından da farklılaşmaktadır. Ayrıca, bir sanal okulun öğrenci kaynağı, coğrafî olarak sınır tanımamaktadır.
AMERİKA’DA UYGULANIYOR
Sanal okullar ABD’de oldukça popüler. Pekçok eyalet, çevrimiçi öğrenme programlarını kurmuş durumdadır. Örnek olarak California, Colorado, Florida, Idaho, Illinois, Michigan, Minnesota, Ohio, Pennsylvania, Texas ve Wisconsin’dir. Bazı eyaletler bu programları geniş çapta kullanırken bazı eyaletler belli bir sınırlama içinde kullanmaktadır. Pekçok eyalet web tabanlı çevrimiçi öğrenmeye odaklanmış durumdadır. Özellikle siber sözleşmeli okullar ABD’de yaygındır. Bazı sanal okullar eş zamanlı derslerle öğrencileri video konferansı veya sohbet ile etkileşim sağlayarak eğitime dâhil etmektedir. Bununla birlikte çevrimiçi öğrenme eş zamanlı olmayan etkileşimle e-mail, tartışma kartları ve diğer web tabanlı kaynaklar kullanarak öğrenci öğretmen etkileşimini de uygulamaktadır.
Aileler pek çok nedenlerle sanal okulları tercih etmektedirler. Öğrenme becerileri arkadaşlarından geride olan veya özel eğitime gereksinimi olan öğrenciler için sanal okul çözüm olmaktadır. Bununla birlikte aileler kırsal bölgelerde ulaşım sorunlarından dolayı izole halde oldukları için sanal okullara başvurabilmektedir. Genç aktörler, atletler ve müzisyenler esnek programları için sanal okulları tercih etmektedir. Sanal okul öğrencilerin öğrenme gereksinimlerini karşılamak için okul programına uyarlanabilmektedir. Bu nedenle sanal okulda “tipik gün (typical day)” örneği anlaşılmaz olarak durmaktadır. Çünkü sanal okulda bir öğrenci saatlerce tek bir konuya odaklanırken diğer bir öğrenci teneffüs yapmakta, diğer bir öğrenci konuyu değiştirebilmektedir. Pek çok öğrenci için pazartesiden cumaya okul zamanı, sabah erkenden öğleden sonraya kadar okulda geçirilen bir zaman olurken sanal okulda bu durum değişmektedir. Öğrenci kendi çalışma biçimini ve zamanını belirleyebilmektedir. Gün içinde öğrenme koçları ve öğrenciler öğretmenleri ile gün içinde defalarca konuşma şansı bulmaktadır. “Tipik gün diye bir şey yoktur” ifadesi sanal okul öğrencilerinin söylemidir.
ÜÇ FARKLI TİPTE SANAL OKUL VAR
Geleneksel okullar gibi, sanal kamu okulları da standart programlara paralel, sertifikalı öğretmenleri olan ve standart testleri eyalet tarafından izlenen okullardır. Sanal ortaokullarda öğrenci matematik, sosyal çalışmalar, bilim ve dil için farklı öğretmenlerden ders almaktadır. Öğretmen, ailenin doğrudan bağlantıya geçeceği temel öğretmendir. Öğretmenlerin öğrenciler ile etkileşimi daima bire birdir. Sanal okul kavramı, farklı eğitim teknolojilerini, e-mail’i, World Wide Web’i (www), elektronik konferans’ı, chat odalarını ayrıca geleneksel iletişim araçlarından olan telefonu dahi içermektedir. Sanal okullar temelde üçe ayrılıyor. Birinci tip sanal okullar; (cyberspace) coğrafi bir konumdan bağımsız var olmakta, öğrencilerin fiziksel olarak sınıfa devam etmeleri gerekmemekte ve diğer geleneksel binalar geleneksel okul eğitimini içermemektedir. Müfredat belirli bir okul sistemini temel alarak oluşturulabilmekte ve öğrencinin diğer bir ülkeden olması eğitimi engellememektedir. İkinci tip sanal okullar; (hybrid) öğrencilere işlerinin belirli kısımlarını evden veya diğer bir yerden yapmalarına izin vermektedir. Öğrencilere yönelik geleneksel bir okulda olduğu gibi, fiziksel sağlıklarını ve sosyalleşmelerini sağlama amacına yönelik etkinlikler düzenlenmektedir. Üçüncü tip sanal okullar ise; (coaching) öğrencilerin zamanlarının çoğunu geleneksel okulda harcamayı içermektedir. Bu öğrenciler, öğretmenin olmadığı okulda sanal bir şekilde bireysel olarak seçtikleri konuları çalışmaktadırlar.
Bazı sanal okul okullar, üniversiteler ile eyalet devlet büroları veya özel kuruluşlarla işbirliği içindedir. Kamu okul bölgeleri ve okullar pekçok sanal okul programını ülke içinde öncelikle mahallerde yaşayan öğrenciler için çalıştırır. Houston’da bulunan The HISD Virtual School buna örnek gösterilebilir. Uzaktan eğitim veren eski ve köklü bir okul örneği olarak Florida Sanal Okulu -Florida Virtual School- (FVS ) verilebilir.
TÜRKİYE’DE UYGULANABİLİR Mİ?
“Sanal kamu okul” modeli Türkiye’de özellikle ilk ve ortaokul kademelerinde uygulama olanağı bulabilir. Fatih Projesi gibi eğitim teknolojileri üzerine etkinlik yürütecek olan farklı kuruluşlar zamanla bu alanda önemli bir rol üstelenebilir. Özellikle MEB bünyesinde yer alan Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Müdürlüğü tarafından teknik destek alınabilir. Bu bağlamda ABD’de Calvert School örneğinde olduğu gibi ülkemizde de alternatif eğitim modelleri üzerine etkinlik yürütme bilgi ve deneyime sahip çeşitli birimler oluşturulmalıdır. Günümüzde öğrenciler bilgiyi geleneksel soğuk, sevimsiz ve güvenliksiz okul duvarları içerisinde sıkıcı bir ders saati geçirerek zoraki bilgi edinmek yerine teknolojinin sunduğu olanaklarla sanal ortamda daha istekli bir şekilde kavuşabilirler.
Türkiye’nin, sürekli gelişen dünyada geleneksel tek tip eğitim modeliyle bu hıza ayak uydurabilmesi oldukça zor görünmektedir. Bu bakımdan teknolojinin de olanaklarından yararlanılarak alternatif eğitim modelleri üzerine proje geliştirilmesi gerekmektedir.
Yeni Şafak, 12.04.2012