Şamil Tayyar artık yazamıyor. O kadar çok ceza aldı ki, sonunda kalemi elinden bıraktı.
Bir gazetecinin böyle bir karar almak zorunda kalması dehşet verici.
***
“Yargı Açılım Tanımıyor: Üç Ayda 190 Düşünce Suçlusu” diye yazıyordu Bianet’in “medya gözlem raporu”. Orada “suç” ağırlıklı olarak “kin ve düşmanlığa tahrik” ve “örgüt propagandası”ydı.
Ergenekon Davası’ndaki cezalar da onunla yarışıyor. Orada da “adil yargılamayı etkilemeye
teşebbüs” ve “soruşturmanın
gizliliğini ihlal” maddelerinden
ceza geliyor.
Ve ne hikmetse hep Ergenekon aleyhtarı yazanlara geliyor.
Genelkurmay Başkanı dava ile ilgili sürekli konuşuyor, kefil oluyor, belgeleri yalanlıyor, sonra kabul ediyor, “kağıt parçası” diyor, “boru” diyor, diyor da diyor…
Kısacası hiç ama hiç konuşmaması gereken asker konuşuyor ve hiçbir yaptırımla karşılaşmıyor. Ama asıl konuşması gereken gazeteci kalem bırakmak zorunda kalıyor.
***
Şamil Tayyar, Türkiye toplumunu Ergenekon konusunda en etkili biçimde bilgilendiren, kalemi en güçlü gazetecilerden biri.
Şamil Tayyar’ı mahkum eden yargıyla ilgili söylemek istediğim çok şey var, ama Aziz Nesin’in vaktiyle dediği gibi “basın davalarına bir tane daha eklemenin alemi yok”.
Sonuçta yargının kendi itibarını sıfırladığı ve açıkça siyasi kavganın içine daldığı bir ortamdayız.
***
Ama bu süreçte yargı eliyle işlenen günahların vebali sadece yargıya ait değil.
Çünkü bütün bu haksız cezalar 2005 tarihli “Yeni TCK”ya göre veriliyor.
O zaman da çok söylenmişti, “yargının evrensel hukuk standartlarında karar verdiği bir ülkede değiliz, sakın Aşil Topuğu bırakmayın” denmişti.
Ama bırakmışlardı.
***
Ergenekon Davası bu ülke için hayati bir önem taşıyor.
Ve bu kadar önemli bir davanın demokratik bir gözlem ve denetime konu olması için ifade özgürlüğünün herkes için sonuna kadar sağlanması gerekirken, bir tarafın ağzı kapatılıyor.
“Ergenekon sürecinde açılmış
5 bin civarında soruşturma ve
dava var. Yüzlerce meslektaşımıza ceza yağdırılıyor” diye uyarıyor Şamil Tayyar.
***
Ak Parti Hükümeti, bu mağduriyetteki payını görmezden gelemez.
“Canım bu maddelerin aynısı Batı’da da var, yargı yanlış karar veriyor” diyemez. Eğer o maddeler Batı’da durduğu gibi durmuyorsa, derhal değiştireceksiniz.
Bunca zamandır yüzlerce gazeteci, yazar mağdur edilirken değiştirmemek günaha ortak olmaktır.
Şanar Yurdatapan’ın her hafta gönderdiği “Haftalık Düşünce Özgürlüğü Bülteni”nde “bu haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları” başlıklı bir bölüm var.
Hükümet, yargının internete erişime getirdiği kısıtlamaları kaldıracak düzenlemeyi hala yapmadı.
Ve mevcut TCK’da ifade hürriyetini kısıtlayan 40’a yakın hüküm var.
Eğer Hükümet değiştirmek istiyorsa, İnsan Hakları Gündemi Derneği’nin web sayfasındaki “Yeni Türk Ceza Yasası’nda Düşünceyi İfade Hürriyeti” başlıklı raporu okusun. Orada hangi maddenin nasıl değiştirilmesi
gerektiği de yazıyor.
***
Okuyucuları hasretle bekliyor.
“Başbakan Erdoğan’ın talimatına rağmen AK Parti’nin savsakladığı Türk Ceza Kanunu’ndaki değişiklik çalışması umurumda değil artık” diyor Şamil Tayyar.
Anlayana bundan daha büyük bir sitem olabilir mi?
Star, 27.07.2010