Liberal Düşünce Topluluğu (LDT) bu yılki “Özgürlük Onur Ödülü”nü Prof. Dr. Ergun Özbudun’a verdi. Geçen cumartesi akşamı yapılan törende ödül konuşmasını ben yaptım.
Özetle, şunları söyledim: Bu yılki ödülün Profesör Özbudun’a verildiğini öğrendiğimde bundan büyük bir mutluluk duydum. Çünkü, bu ödülü ondan daha çok hak eden bir akademisyen tanımıyorum. Ona demokrasimizin özgürlükle taçlanması için yaptığı katkılardan dolayı teşekkür borçluyuz. Bu nedenle, LDT’nun ödül konuşmasını benden istemesinden de onur duyuyorum.
Özbudun’un Türkiye’de anayasa hukukuna ve siyaset bilimine yaptığı katkıların büyüklüğünü burada anlatmam mümkün değil. Çoğu profesör olan öğrencileri ve dostları bu amaçla iki koca cilt kitap yayımladılar. (Bkz. Prof. Dr. Ergun Özbudun’a Armağan: Essays in Honor of Ergun Özbudun, Ankara: Yetkin Yayınları, 2008.) Ancak şu kadarını söyleyebilirim ki, LDT’nun “Demokrasiye Geçişin 60. Yıldönümü Hatırasına” bugün ve yarın topladığı konferansın ana konusunu oluşturan, Türkiye’de demokrasi üzerindeki bürokratik vesayetin anlaşılması, çok büyük ölçüde onun yaptığı analizlerle mümkün olmuştur. Bu konuyu onun çalışmalarına gönderme yapmadan ele almak mümkün değildir.
Onbinlerce öğrenci gerek derslerini dinleyerek, gerekse eserlerini okuyarak Profesör Özbudun’dan feyzalmıştır. Eğer bugün Türkiye’de özgürlüğe inanan ve özgürlüklerin genişletilmesi yönünde karar alan hukukçular, yargıçlar ve savcıların giderek çoğaldığını görüyorsak, bunda Özbudun’un rahlesinden geçmiş olmalarının payı vardır. Özbudun’un çalışmaları Türkiye ile sınırlı kalmamıştır. Bunun için yalnızca iki örnek vermem yeterli olabilir. Özbudun, demokrasi üzerine çalışan siyaset bilimcilerin önde gelen yayınlarından biri olan Journal of Democracy’nin yıllardır yazı kurulu üyesi ve yazarıdır; Avrupa Konseyi’nin Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu’nda (Venedik Komisyonu) Türkiye’yi temsil etmektedir.
Ben Profesör Özbudun’u 1968 yılından bu yana, 40 yılı aşkın bir süredir tanıyorum. Onu tanıdığım yıllarda ben azılı bir komünisttim, Özbudun ise hayli Kemalist görüşlere sahipti. Diyebilirim ki, yıllar içinde gerçeklere gözleri açık olan ve akli yeteneklerini kullanan pekçokları gibi, bizler de siyasi özgürlüğün değerini, özgürlük ve çoğulculuk olmadan demokrasi olamayacağı gerçeğini kavradık. Türkiye’de bugün vesayetçi demokrasiden liberal demokrasiye geçiş mücadelesi veriliyor. Bunda hayli yol alındıysa Turgut Özal’ın ekonomiyi liberalleşme ve globalleşme yoluna sokması ve 1999’dan itibaren Avrupa Birliği ile bütünleşme sürecine girilmesi kadar, liberal görüşleri benimseyen aydınların yürüttüğü fikir mücadelesinin de payı olduğuna inanıyorum. Bugün siyasi liberalizm temelinde buluşan aydınların sayıları çok fazla olmayabilir, ama sanıyorum 21. yüzyıl Türkiyesi’ne yön veren fikirleri onların temsil ettiklerini söyleyebiliriz. Bunun için Türkiye’nin geleceğine temkinli de olsa, iyimserlikle bakıyorum.
Profesör Özbudun, birinci sınıf bir bilim adamıdır. Ama akademik yayınlar kaleme almakla ve yayınlamakla yetinmemiştir. Kamuoyu için gazetelere ve dergilere yazarak, televizyonlarda ve konferanslarda konuşarak, her ortamda ülkenin kaderini ilgilendiren siyasi tartışmalara katılarak, demokrasimizi olgunlaştırma ve yerleştirme mücadelesine omuz vermiştir. Hepimizin bildiği gibi Türkiye’nin vesayet rejimini tahkim eden 12 Eylül anayasasının yerini alacak, sivil ve demokratik, yepyeni bir anayasaya ihtiyacı var. Özbudun ve başkanlık ettiği anayasa hukukçuları böyle bir anayasa taslağını hazırlayarak bu arayışımıza da önemli bir katkıda bulundular. Bütün bu hizmetleri için biz liberal demokratlar Profesör Özbudun’a büyük saygı besliyoruz.
Yukarıda saydığım nedenlerle Profesör Özbudun’u candan kutluyorum. Türkiye’de liberal fikirlerin yayılmasına büyük bir katkı yapan LDT’na da bu ödül dolayısıyla takdirlerimi sunuyorum.
Zaman, 18.05.2010