PKK sağ ele geçenleri de öldürtmeye çalışıyor

Evet, ben de aynen oğlu cezaevinde ölüm orucunda olan baba gibi düşünüyorum.

Onu çok iyi anlıyor, onun yükselttiği isyan çığlığına çocukları PKK tarafından ölüm orucuna yatırılan bütün anne babaların katılmasını umut ediyorum.

“Mademki bu talepler çok mühimdir 14 senedir cezaevinde bulunan Abdullah Öcalan bugüne kadar bir gün bile açlık grevine gitmedi. Tutsak ailelerine açlık grevi için çağrı yapıyorsunuz. O zaman Mehmet Öcalan ve kardeşleri neden buna katılmıyor? Eğer Öcalan’ın özgürlüğü ve bazı hakları almanın yolu açlık grevi ise o zaman, bunu özgür insanlar yapar. Önce BDP vekilleri, parti başkanları, belediye başkanları, sivil toplum kuruluşlarının açlık grevine girmesi gerekmez mi” diyen acılı baba mantığın, aklın, sağduyunun sesidir.

Cezaevlerinde şimdiye kadar çok açlık grevi yapıldı. Hem dünyada hem de bizde nice tutuklu, mücadele için başka hiçbir imkanlarının olmadığı hapishane koşullarında, son koz olarak canlarını ortaya koyup taleplerini “dışarıya” duyurmaya ve gerçekleştirmeye çalıştılar.

Ama bu talepler, hep kendi sorunları, cezaevindeki yaşam koşulları ile ilgili oldu. Açlık grevleri ya da ölüm oruçları hiçbir zaman ülkenin siyasi sorunlarını “çözmek” için kullanılmadı. Tutuklular hiçbir zaman Meclis’in ya da siyasi partilerin atması gereken adımları bedenlerini şantaj unsuru olarak kullanarak gerçekleştirmeye çalışmadı.
İlk defa, tutuklular Öcalan’ın tecridinin kaldırılması, “Ana dilde savunma hakkı” ve “ana dilde eğitim”gibi tamamen siyasi taleplerle ölüm orucu yapıyorlar.

Bu, içerisi-dışarısı meselesi de değil.

Adamın biri köprünün korkuluğuna çıkıp “Borçlarımı ödemem için yardımcı olmazsanız kendimi atacağım” dese elbirliğiyle çözüm bulmaya çalışırız. Ama “Ya seçim barajını indirin ya da kendimi buradan atıyorum” dese Meclis toplanıp seçim barajını mı indirecek?

Vebali büyük

Gerçek şu ki, PKK “gerilla savaşıyla”, canlı bombalarla, karakol baskınlarıyla; sözde “Devrimci Halk Savaşı”yla yapamadığını şimdi cezaevlerindeki tutukluların hayatını ortaya koyarak yapmaya çalışıyor. Şimdiye kadar umutsuz bir dava uğruna binlerce Kürt gencini dağlarda kırdırttığı yetmedi, şimdi de hapishaneye sağ girmeyi başarabilmiş olanları da orada öldürtmeye çalışıyor.

Terör örgütü şefleri, ortaya atılan taleplerin karşılanmasının mümkün olmadığını, ölüm oruçlarının -eğer bu taleplerle devam ederse- hezimetle bitmesinin kaçınılmazlığını herkesten iyi biliyor. Ve zaten beklediği sonuç da bu: Yüzlerce tutuklu ölsün, sakat kalsın, Kürtler’in acısı, kini öfkesi büyüsün ve PKK da bu acıyı kini, öfkeyi hükümete doğru yöneltebilsin!

Ne var ki, ülkemizin aymaz “demokrat”ları ne bu grevlerin meşruiyetine ne başarı şansına ne de PKK’nın hesaplarına bakmaksızın ortaya dökülmüş, hayatın kutsallığından söz edip hükümetin açlık grevindekilerin taleplerini kabul etmesi için baskı yapıyorlar.

Bir devlet, siyasi bir meselede bir grup insanın “Kendimi öldürürüm” şantajına boyun eğerek karar verebilir mi? Bu olacak iş midir?

Bugün açlık grevlerine çözüm olarak, hükümetin tutukluların taleplerini kabul etmesini savunan herkes, bilerek ya da bilmeyerek o çocukların canlarıyla oynuyor, büyük bir vebal altına giriyor. Onları başarı şansı olmayan bu mücadeleden vazgeçmeye ikna etmek ya da en azından öne sürdükleri talepleri gerçekleşebilir talepler haline getirmeye çağırmak yerine, o umutsuz yolda ölüme doğru ilerlemeleri için destek oluyor.

Onlar PKK’nın tutsağı

Unutmayalım ki, şu anda ölüm orucunda mahkumlar asıl PKK’nın tutsağı… Ölüm orucuna katılmama gibi bir seçenekleri olmayan, bu karara biraz itiraz etmeye kalksalar hain ilan edilip cezaevinin bir kuytusunda boğazlanma tehdidi altında olan çaresiz bir kitleden söz ediyoruz.

Onların canlarını kurtarmak istiyorsak yapılması gereken şey, hapishaneleri Kandil’in diktatörlüğünün hüküm sürdüğü yerler olmaktan çıkarmak, mahkumların can güvenliğini sağlamak ve onların özgür iradeleriyle davranabildikleri yerler haline getirmektir.

Bakın o zaman, kendini Öcalan için, Oslo sürecinin yeniden başlaması için ya da anadilde eğitim için kurban etmek isteyen kaç kişi kalır ortada…

Bugün, 29.10.2012

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et