Parti kongreleri neden yapılır?

Partiler elbette tek tip değildir, öyle olmaları felaket olurdu.
O yüzden de başlıktaki “Parti kongreleri neden yapılır” sorusunu “Demokratik partiler neden kongre yaparlar” diye değiştirmek daha doğru olur.

AK Parti’nin İstanbul TT Arena’da gerçekleştirdiği il kongresi, organizasyonu yapanları sevinçten ağlatmış olabilir ama itiraf etmeliyim ki, bana kara kara yukarıdaki soruyu düşündürttü.

Evet, organizasyon başarılıydı… Evet, bir il kongresinde 50-60 bin kişi toplamak her partinin harcı değildir ve bu tablo parti tabanının coşkusunu gösterir… Evet, bu coşku boşuna değildi. Partililerin coşkusu, AK Parti’nin üçüncü döneminde bile hâlâ sürdürdüğü başarısından, kitle temelini güçlendirmeye devam edişinden kaynaklanıyordu…

Bütün bunlar doğru olsa da, soru hâlâ geçerliliğini koruyor: Parti kongrelerinin gerçek amacı ne olmalıdır?

Gövde gösterisi olarak kongre

Parti kongrelerini, parti tiplerine göre kabaca ikiye ayırabiliriz: Gövde gösterisi olarak düzenlenen parti kongreleri; parti çizgisinin tartışıldığı, eleştirilerin ve önerilerin toplandığı bir platform olarak parti kongreleri…
Birinci tür kongreler genellikle iç tartışmadan hazetmeyen, tek lider-tek fikir temelinde oluşmuş otoriter karakteri ağır basan partilerin kongreleridir. Bu kongreler dışa dönüktür. Tek amaç dosta düşmana ne kadar güçlü bir parti olunduğunu göstermektir. İkinci tür kongreler ise parti çizgisinin katılımcı bir biçimde oluşturulduğu demokratik karakteri ağır basan partilerin kongreleridir… Bu tip partiler için kongre içe dönük bir faaliyettir, stadyumlarda değil, kapalı salonlarda yapılır.

AK Parti’nin tartışacak meselesi yok mu?

AK Parti’nin kongresinin yapılış tarzından, parti liderliğinin herhangi bir iç tartışma yapmak niyetinde olmadığını, böyle bir ihtiyaç duymadığını anlıyoruz.

Oysa bu doğru değil. Mesela, bizim dışarıdan görebildiğimiz kadarıyla, şu anda AK Parti içinde gerek terör sorununa gerekse Kürt sorununa yaklaşım konusunda biri Beşir Atalay’ın, diğeri de İdris Naim Şahin’in temsil ettiği iki farklı yaklaşım söz konusu. Hatta AK Parti içinde “şahin” ve “güvercin” kanatların varlığından bile söz edebiliriz. Erdoğan’ın defalarca kullandığı “Terörle mücadele, siyasetle müzakere” formülasyonunun pek de açıklayıcı olmadığı; parti içinde herkes aynı sloganı kullanıyor olsa bile herkesin bu cümleyi farklı farklı yorumlayışından belli.

Eğer bugün Türkiye’nin en önemli sorunu terörü bitirmek ve Kürt sorununu çözmek ise ve bu konuda iktidar partisi içinde farklı eğilimler mevcutsa, bu görüş ayrılıkları parti kongresinde ortaya konmayacak da nerede konup tartışılacak?

Ya da Başkanlık Sistemi konusu… Devletin yapısını kökten değiştiren, son derece önemli bu değişiklik konusunda da partinin yekvücut olmadığını, bu sisteme çeşitli açılardan sıcak bakmayanlar olduğunu biliyoruz. Erdoğan’ın “tartışalım” dediği bu konunun her yerden önce partisinin içinde tartışılmasını sağlaması gerekmiyor mu?

Fikir ayrılıkları zaaf değildir

Eğer siz bu fikir ayrılıklarını zaaf olarak görür ve parti kongrelerinin tek misyonunu “dosta düşmana karşı birlik ve beraberlik görüntüsü vermek” olarak algılarsanız, kongrelerde dışa vurulmayan bu görüş ayrılıkları, parti içi gizli hizip faaliyetlerinin konusu haline gelir. Bu görüş ayrılıklarını kongrede gündeme getirip tartışırsanız partinizi daha sağlıklı bir parti haline getirirsiniz.

Ne yazık ki AK Parti’nin İstanbul İl Kongresi, tam bir gövde gösterisi kongresiydi. Partinin çizgisinin inşasını partililerin üstüne vazife olmayan, küçük bir lider grup tarafından tayin edilecek bir mesele olarak gören; kişi kültünün bariz bir biçimde kendini gösterdiği bu kongre belki taraftarları coşturabilir ama partinin hayrına olup olmadığı hayli tartışmalıdır.

Bugün, 30.05.2012

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et