HDP’NIN Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiyelilik, siyasileşme ve demokratikleşme sacayaklarından oluşan çözüm sürecinin parametreleriyle uyumlu siyasi sloganlardan memnuniyet duyan herkes, bugün şaşkınlık içinde. Çünkü PKK’nın HDP’lileşmesini bekleyenler, HDP’nin PKK’lılaştığını görüyorlar.
7 Haziran seçimleri sonrasında PKK’nın Pankürdizmi, şiddeti ve dayatmacılığı karşısında; HDP’nin Türkiyelileşme, siyasileşme ve demokratikleşme programının hâkim olacağını düşünenler kısa sürede yanıldıklarını fark etmeye başladılar. 1 Kasım seçimleri sonrasında ise HDP’nin değişimi hız kazandı. HDP artık Türkiye’nin batısındaki oyların ve Türkiyeli sosyalist bileşenlerin dahi hatırını gözetmeyecek ölçüde Pamkürdizmi, şiddeti ve dayatmacılığı savunuyor.
HDP’nin PKK’lılaşması
HDP milletvekilleri, sözcüleri ve yöneticileri PKK militanlarını savunmak için canlı kalkan olma, kitlesel destek mitingleri düzenleme ve şiddetle ilan edilen özerkliğe meşruluk sağlamak için kongre toplamanın ötesinde siyasi bir perspektife sahip olmadıklarını gösterdiler.
HDP Eşbaşkanı Demirtaş DTK Özyönetim Bildirgesinin açıklandığı toplantıdaki konuşmasında daha önce eleştirdiği hendek, barikat ve şiddete bakın nasıl sahip çıkıyor: “Özyönetim insanın onuruyla ilgili bir konudur. Köle gibi mi, yoksa insan onuruyla mı yaşayacaksınız?
Özyönetim küçümsenemez, katliama karşı hendekteki, barikattaki duruş ve kavrayıştır. Bunu aklından bile geçirenleri yok edeceğim diyenlere hendek barikat çok değil. Ne yapacaklardı peki?”
Demirtaş için artık özyönetim ve Türkiyelik değil, Kürdistan’ın federal veya bağımsız devlet statüsü önemlidir.
“Kürtler artık kendi coğrafyasında siyasi irade olacaktır. Kürdistan Ortadoğu’nun orta yerinde bir güneş gibi ışıldıyorsa dostlarımız, et ve tırnağız diyenler bundan mutluluk duymalı. Güç verilmeli, omuz omuza olunmalı.
Gelecek yüzyılda Kürdistan statüsü olacak. Belki federal devletleri, belki bağımsız devletleri olacak.” Demirtaş’ın Özgür Gündeme (30 Aralık 2015) verdiği söyleşide ise HDP ise başka bileşenlerden oluşan bir Türkiyeli hareket olmaktan çıkmış, Kürt hareketinin bir bileşenine dönüşmüştür.
“Sadece HDP’nin değil, Kürt hareketinin bütün bileşenlerinin özeleştirel yaklaşması lazım. Ortadoğu’da, dünyada bütün siyasi dengeleri etkileyip, belirleyecek bir güce sahip olmuş bir hareketin siyasi hamleleri daha sağlıklı, öngörülebilir ve detaylarıyla planlanması gerekiyor.”
Demirtaş’ın ifadelerindeki Ortadoğu ve dünyada bütün siyasi dengeleri değiştirecek hareket vurgusuna dikkat ederseniz çözüm sürecinin bu kibir ve gerçeklikten kopuş yüzünden yürümediğini de fark edebilirsiniz.
Pankürdizme Kadar Savaş
HDP Eşbaşkanı Demirtaş’ın ifadeleri aynı hafta açıklama yapan KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın yorumlarıyla beraber okunduğunda HDP/ PKK hattının hedefine çözüm süreciyle varılamayacağı için süreci bitirdiklerini anlamak mümkün:
“Mevcut durumda silahlı mücadeleye son vermek için hiçbir neden yok. Aksine gelecek aylarda iç savaş Türkiye’de ağırlaşacak. Bu durum herkesin kendi çıkarlarını sürdürdüğü ve hiç kimsenin bölgeden dışlanamayacağı bölgesel bir savaş ortamında yaşanıyor. Türkiye, İran ve Suriye’deki gelişmeler tek ve aynı çatışmadan çıkıyor.
Ortadoğu bu savaş sonucunda yeni bir çağa girecek. Kürdistan Ortadoğu’nun merkezinde, Türkiye, Suriye, Irak ve İran’ın arasındadır.
Bu nedenle biz mevcut bölgesel savaşın kalbinin Kürdistan olduğunu ve bu savaşın yeni bir duruma dönüşene kadar yoğunlaşacağını düşünüyoruz.”
Bayık da Demirtaş gibi Pankürdist bir hedeften bahsediyor. Bayık bölgede Türkiye, Suriye, Irak ve İran’dan koparılacak bir Kürdistan kurulana kadar, Türkiye’de terörün, bölgede savaşın derinleşeceğini ilan ediyor.
Yeni Yüzyıl, 05.01.2015
http://xn--yeniyzyl-b6a64c.com.tr/makale/ozyonetim-pankurdizmi-orter-mi-793