Obama, iktidarı eleştiren generali affetmedi. ABD’nin Afganistan’daki ordusunun komutanı General Stanley McChrystal’ı azletti.
Bunu yapmaktan üzüntü duyduğunu, ama olayın kişisel olmadığını belirtti ve ekledi: “Komutanın davranışı bir generalde bulunması gereken niteliklere uymuyordu”.
***
Demokrasilerde askerin siyasete karıştırılmamasının çok sebebi vardır. Ama demokrasinin güzelliği şudur ki, askere bunun neden böyle olması gerektiğini izah etme ihtiyacı yoktur. Askere düşen sadece siyasi otoriteye itaat etmektir; kararın hikmetini anlaması gerekmez.
***
Kore Savaşı zamanında ABD Başkanı Harry S. Truman’ın, savaşın kahraman generali Douglas MacArthur’u görevden alması bütün ülkeyi sarsmıştı. MacArthur, savaşın tam lehe döndüğü ve belki bütün Kore’nin alınabileceği bir zamanda barış yapılması kararına karşı çıkmış ve başkanı açıkça eleştirmişti.
Sicili parlak, Japon İmparatorunu teslim almış, şeref madalyası sahibi ve hali hazırda da başarılı bir komutanı görevden almak zordu, nitekim muhalefet ayağa kalktı, hatta Başkan’ın başkanlığı tartışıldı.
Ama Truman kararından dönmedi. Cephede her şey iyiye giderken barış kararı almak bir komutana akıl dışı gelebilirdi ama bunun bir mantığı vardı. Savaşın uzaması o güne kadar Kuzey’e dolaylı destek veren Sovyet Rusya’yı da savaşın içine çekme riski taşıyordu ve bir dünya savaşı ihtimali başkanı kaygılandırıyordu. Bunu komutana anlatmak zordu ama demokraside böyle bir zorunluluk yoktu. Ona düşen, “savaş” denince savaşması, “dur” denince durmasıydı. Bunu yapmadığında derhal kapının önüne konması gerekiyordu ve öyle de oldu.
***
Yıllar sonra Başkan Truman, anılarında bu olayı şu cümlelerle anlatacaktı:
“Ben onu dangalak* olduğu için görevden almadım; yoksa o öyle olmasına öyleydi. Ama generallerin öyle olmasını yasaklayan bir kanun yok. Olsaydı, yarısından fazlası şimdi hapiste olurdu. Onu görevden aldım, çünkü başkanın otoritesine saygısı yoktu.”
***
Demokrasinin eski veya yeni, ama mutlu sonla biten bu sayfalarını, tıpkı “beyaz dizi” okuyan bir evde kalmışın iç geçirmelerine benzer bir ruh haliyle okumak ne acı!…
* Orijinalinde “a dumb son of a bitch” diyor; ama her şeyi çevirmeye gerek yok.
Ölüden şeytan bile elini çeker
Başbakan Erdoğan, kendisine PKK’lılara ait cesetlerin durumunu gösteren bir CD gönderen BDP’yi “PKK’nın avukatı” olmakla suçladı ve görüşmeyeceğini açıkladı. “GATA’daki elsiz ayaksız gazileri” gündeme getirdi. Görüşmeme kararı da, GATA kıyası da yanlış.
***
Bir insan, kim olursa olsun ve ne yapmış olursa olsun, öldükten sonra ona ilişilmez. Artık ona dokunulmaz. O artık birilerinin oğlu-kızı ve “son görev”i bekleyen bir cenazedir.
“Ölüden şeytan bile elini çeker” derler. Cesede zarar vermek bir “cahiliye adeti”dir ve ahlaken de, hukuken de suçtur.
***
Birileri bu insanların öldürüldükten sonra yakıldığını veya bedenlerinin parçalandığını söylüyorsa, hükümete düşen onu araştırmak ve doğruysa yapanı cezalandırmaktır.
Hem bir partinin kendi bölgesindeki bir iddiayı gündeme taşımasından doğal ne olabilir? CHP ve MHP gibi etnik partiler o bölgede yok, olsalar da taşımazlar. Ama taşınmalı. Bölgede var olan partilerden BDP taşımasa AK Parti taşımalı. Çünkü insan hakları herkesi kapsar ve ölümden sonra da devam eder.
Star, 20.07.2010