Narin’e Ağladılar, Kendi Cinayetlerine Ağlamak Daha Nasip Olmadı!

Diyarbakır’da 21 Ağustos’ta ‘kaybolan’ sekiz yaşındaki Narin Güran’in cinayeti bütün ülkenin gündeminde ve kamuoyu büyük bir hassasiyetle takip etmektedir. Türkiye medyasının son zamanlarda gösterdiği en kıymetli çaba, bu cinayeti gündemlerinde tutması olsa gerek. Cinayet konusunda söylenebilecek en kıymetli sözü Narin’in cenaze töreninde il müftüsü ifade etti. “Bugün burada musallada yatan bizim vicdanımızdır, insanlığımızdır. Cenabı Hak bizi vicdan sahibi insanlardan eylesin.

Vicdan sahibi insanlardan olmak…

Başka çocukların ölümünde gösterilemeyen tepkiye bakıldığında Narin’e ağlayan her insanın vicdan sahibi olduğunu ifade etmek gerçekten zor. Türkiye’de öyle bir kesim var ki çocuğun failine göre tepkileri değişmektedir. Bu tutarsızlık Narin’in cinayetinde apaçık ortaya çıktı. Bu tutumu tutarsızlığı da aşan bir ahlâksızlık olarak tanımlamak mümkün.

Kimse kusura bakmasın.

Narin için vicdan ve merhamet dolu mesajlar veren bir kesim var ki insan gerçekten hayret ediyor. Burada rahatsız edici olan her çocuk için aynı duyarlılığın gösterilmemesi değildir; ellerinde çocuk kanı olmasındandır. Kendilerinin öldürdüğü, ölüme gönderdiği, silahlı kamplarına aldıkları, ellerine silah verdikleri çocuklara ağlamayanların Narin’e ağlaması, onun için insanların vicdanına seslenmesi tuhaf bir durumdur. En basit tabiri ile “hadi oradan” dedirtecek bir tutumdur.

Mecliste grubu bulunan Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, Narin cinayetini vahşice bulmakta ve faillerin adalet önünde hesap vermesi için mücadele edeceklerini belirtmektedir. Eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş verdiği mesajda erdemden vicdandan bahsederek Narin’den af dilemektedir. DEM Partisi cinayeti takip etmek üzere yürüyüş düzenlemektedir. İnsan Hakları Derneği, Diyarbakır Barosu gibi birçok sivil toplum kuruluşu Narin için adalet çağrısı yapmaktadır. Bu örnekler çoğaltılabilir. Bütün bu çaba elbette takdir edilmelidir; bununla beraber özellikle failinin sol yapılar olduğu cinayetlerde kurban olan çocuklar da sorulmalıdır.

Türkiye’de şiddetle doğrudan veya dolaylı ilişkili sol yapıların Narin için çeşitli mesajlar vermesi, yürüyüşler yapması, gündemlerine alması bir takım soruları akıllara getirmektedir:

  • Narin çocuk olduğu için mi bu hassasiyet gösterilmektedir?

Eğer öyleyse başta KCK/PKK olmak üzere silahlı yapılanmaların doğrudan öldürdüğü, eline silah verip çatışmalara gönderdiği çocuklar için de aynı hassasiyetin gösterilmesi gerekmez mi? Google’dan yapılacak basit bir aramada veya uluslararası raporlara bakıldığında çocuk yaşta birçok insanın KCK tarafından silahlandırıldığı görülecektir. Doğrudan KCK saldırılarında öldürülen birçok çocuk haberi bulunmakla birlikle, KCK’nın “kahraman” olarak ilan ettiği hayatını kayıp eden çocuk görüntüleri de bulunmaktadır. Dahası KCK’ye yakınlığından rahatsız olmayan, kendilerini bu yapılanmanın içinde gören DEM Parti’sinin Diyarbakır il binası önünde çocukları için nöbet tutan ailelerin direnişi 6. yılını doldurmaktadır. Diğer taraftan Aytekin Yılmaz’ın Onlar Daha Çocuktu isimli kitabı sol örgütler tarafından öldürülen birçok insanın, yani çocuk cinayetlerini konu edinmektedir. Narin çocuk olduğu için bir hassasiyet gösteriliyorsa bu şekilde ölen, öldürülen çocuklar da aynı hassasiyeti hak etmiyor mu?

  • Narin’in ölümünde siyasî bir gerekçe olmamasından dolayı mı bu hassasiyet gösterilmektedir?

Eğer öyleyse bunların vicdanî karar organları bir çocuğun ölüm gerekçesinin siyasî ya da adlî olmasına göre nasıl hareket etmektedir? Bir çocuğun “devrimci şiddet” içinde öldürülmesiyle herhangi bir adli sebeple öldürülmesi arasında bir fark yoktur. Ölen her halükârda fiziksel, zihinsel gibi birçok açıdan yeterliliği bulunmayan bir çocuktur. Cenevre Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeler çocukların silahaltına alınmaması ve çocukların böylesi bir kötülük karşısında korunması sorumluluğundan bahsetmektedir. Narin için bugünlerde vicdani mesajlar veren söz konusu solcu yapılara bakıldığında kendilerine yakın gruplar tarafından ölen, öldürülen, ölüme gönderilen çocuklar için kamuoyuna yansıyan herhangi bir duyarlılıkları ve hassasiyetleri bulunmamaktadır. Aksine böylesi çocuk ölümlerinde ya büyük bir sessizlik ya da eleştirenleri itibarsızlaştırmaya girişmektedirler. Narin için bugünlerde en yüksek perdeden ifade edilen insanlık, adalet, merhamet çağrılarını bu çocuklar da hak ediyor. Oysaki onlara yakın medya organlarında, temsilcilerinde, aydınlarında ve saire böylesi bir gündem bulunmadı.

  • Narin’e gösterilen hassasiyet kolay; elinde silah bulunan örgütlere seslenmek zor mudur?

Eğer öyleyse devrimciliklerinin sorgulanması gerekmektedir. İçinde bulundukları silahlı yapılanmaların sebep olduğu çocuk ölümlerine karşı hassasiyet göstermekten kaçınılıyor, bundan korkuluyorsa, kendilerinin sebep oldukları çocuk ölümleriyle yüzleşemiyorlarsa, o zaman büyük değişim ve dönüşümleri nasıl yapacaklar. Kavramsal olarak kendi gerçekleriyle yüzleşemeyen devrimci kimliğin yeniden tanımlanması gerekir. Kendi mahallesinin cinayetlerine ses çıkaramayan bir yapılanmanın adil, barışçıl, masum bir gelecek vaat etmesi mümkün olmayacaktır.

Sonuç olarak hangi gerekçeyle olursa olsun Narin’e ağlayan, duyarlılık çağrısı yapan, büyük konuşmalar yapan söz konusu solcular kendi mahallerinde ölen, öldürülen çocuklar karşısında sessizler. Bu çocukları gündemlerine almaktan kaçınıyorlar. Bu tutarsızlık ve samimiyetsizliğin vicdan açısından kayıt edilmesi gerekiyor. Kendilerinin doğrudan ya da dolaylı olarak faili olduğu herhangi bir çocuğun Narin’den farkı yoktur. Bütün bu ve bunlara yakın yapılanmaların gösterdiği hassasiyeti başka çocuklar da hak ediyor. Demirtaş sadece Narin için af dilememeli; KCK/PKK’nın sebep olduğu bütün çocuklardan af dilemelidir. Ya da Erkan Baş sadece Narin için değil; eline silah verilen ölüme gönderilen ya da sol yapılar tarafından cezaevlerinde infaz edilen bütün çocuklar için mücadele edebilmelidir. Çocuk cinayetleri arasında bir tercihte bulunan kimselerin topluma, başkasına verebileceği ahlâkî bir mesaj olamaz. Bunlardan alınabilecek bir insanlık dersi bulunamaz.

Bu Yazıyı Paylaşın

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et