Liberallerin Dünyasında CHP’ye Yer Var mı?

Ülkemiz yıllarca Kemalist-İslamcı ikilemi arasında kurgulanan  sosyal,  siyasi ve entelektüel gerilime  sahne oldu. Her iki  taraf, bütün enerjilerini  karşılıklı olarak birbirlerini suçlamaya harcadılar.Ancak iki taraf arasındaki suçlama ve düşmanlıklar, ülkemizde özgürlük, hukuk ve çoğulculuk temelinde  yeni bir  perspektifin  gelişmesini sağlamadı. 28 Şubat    sürecinde İslamcı ve Kemalistlerin dışında liberaller, üçüncü entelektüel güç olarak militarizmin, totaliteryanizmin ve  resmi ideolojinin çok derinlikli bir eleştirisi yaptılar. 28 Şubat olarak adlandırılan karanlık süreçten bu yana statükoya en ciddi meydan okuma  liberallerden gelmektedir. Bugün ülkemizin  vicdanı olmayı hak eden liberal düşünce, hak ve özgürlüklerin  gelişmesini ve daha dünyalı olmamızı  savunan, insan merkezli  bir düşünce biçimidir.

Liberal entelektüeller, sadece 28 Şubat sürecinde   militarizme ve baskılara karşı Türkiye’nin vicdanı ve sigortası olmakla kalmadılar. Daha sonraki yıllarda ülkemizin  normalleşmesi sürecine büyük katkılarda bulundular. Milli Görüş geleneğinden gelen Ak Parti’nin  özgürlükçü ve demokratik bir yöne doğru evrilmesinde liberal fikriyat, büyük katkılarda bulundu.Liberal fikriyatın, Ak Parti’yi ve Türkiye’yi   normalleştirdiğini söyleyebiliriz.

Türkiye demokratikleşerek ve sivilleşerek   normalleşme sürecine girmesine rağmen, ‘eski rejimin kurumu’ olarak  normalleşmeme konusunda inat eden  bürokratik ve siyasi yapılar  bulunmaktadır. Türkiye’de normalleşmeyi başaramayan kurumların başında CHP gelmektedir. Kaset skandalı  sonunda Genel Başkanlığı bırakan Baykal’dan sonra   işbaşına gelen  gelen Kılıçdaroğlu, ‘Yeni CHP’ sözü verdi. Ancak şimdiye kadar  ‘Yeni CHP’nin içinin  doldurulmadığı görüldü. Tony Blair’in İngiltere’de İşçi Partisi için yaptığını Türkiye’de Kılıçdaroğlu CHP için yapamadı.Daha doğrusu Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi ‘yeni’ yapmak isteme niyetine sahip olup olmadığını  bilmiyoruz. Ancak  şunu  net olarak biliyoruz: Kılıçdaroğlu, CHP’yi  özde yenilemek yerine sözde yenilenmiş imajı ve algısı yaratma konusunda gayret göstermektedir.

Kılıçdaroğlu, CHP’ye yenilenmiş gibi bir imaj  verme projesinin bir parçası olarak liberallere de CHP’de yer olduğunu söyledi.Bunun üzerine CHP ve liberaller arasındaki ilişki tekrar tartışılmaya başlandı. Ancak Kılıçdaroğlu’nun  CHP’de liberallere de yer olduğu  ifadesi CHP’nin normalleşmesine  liberallerin katkısını sağlamayı amaçlayan bir ifade değildir. Bu söz, mevcut haliyle  bir PR’dan öteye geçememektedir.

Liberaller, hiçbir kurum yada kişiye kutsiyet atfetmedikleri gibi, hiç kimsenin ebediyen değişmeyeceği şeklinde önyargılı bir tutum içerisinde de değildirler. Ak Parti, normalleşme yönünde değiştiği gibi, CHP’de normalleşebilir. Liberaller, Ak Parti’nin normalleşmesinden mutlu oldukları gibi, CHP’nin de  normalleşmesinden mutluluk duyarlar. CHP’nin bireysel hak ve özgürlüklerin gelişimi, toplumun gerçek anlamda sivil ve çoğulcu olması ve devlet gücünün müdahaleci olmaktan çıkarılarak birey lehine sınırlandırılması için CHP’nin  yapacağı her türlü katkıyı değerli görürler.

CHP içinde liberallere yer olup olmadığı sorusu  şu an için öncelikli değildir.Sorun liberaller değil, CHP’dir, çünkü CHP, mevcut yönetim ve politikalarıyla kendisine benzemeyen herkesi ötekileştiren  nasyonal sosyalist ve militer bir parti  görüntüsü vermektedir. CHP, liberallerin üzerine titrediği değerler olan  özgürlük, çoğulculuk, birey, barış ve hukuk değerlerine yabancı olmanın ötesinde kendisini bu değerlere karşı konumlandırmayı ideolojik kimliğinin olmazsa olmazı haline getirmiştir.CHP, liberallerin  savunduğu bütün temel değer ve fikirlerin  karşıtı  ve savunucusu durumundadır. CHP içinde liberallere yer olup olmadığı sorusundan önce liberallerin   dünyasında CHP’ye yer açmanın   mümkün olup olmadığı sorusu üzerinde ciddi bir şekilde durmak lazımdır.

Liberaller, siyasi partiler dahil her türlü toplumsal oluşumun devletten bağımsız olarak  var olmasını ve  kendileriyle aynı kulvarda yer alan diğer yapılarla  siyasi, fikri ve diğer alanlarda  rekabet etmeleri gerektiğini savunurlar. CHP,   sivil niteliğini hak eden sahici bir siyasi parti değildir. O, her zaman  bürokratik devlet iktidarının siyasetteki temsilcisi, seçim kazanamasa bile siyaseti ve toplumsal hayatı  düzenleme imtiyazına sahip üst bir siyasi yapı,  devletin resmi ideolojisinin   taşıyıcısı bir devlet partisi konumunda oldu.Liberallerin dünyasında CHP’ye yer açmayı mümkün kılmak için CHP’nin  devletten boşanması,  totaliter ideolojisinden ve geçmişinden arınması gerekmektedir. CHP’nin  sahici anlamda sivil  bir siyasi parti olması  için  devlet yerine bireyi önceleyen, resmi ideoloji yerine özgürlük, çoğulculuk, hukuk ve demokrasi perspektifini benimseyen özde ve köklü bir değişim ve yenilenmeye ihtiyacı vardır.

Doksanlı yıllardan itibaren    sahip oldukları  imtiyazları kaybetme korkusu taşıyan  küçük bir toplumsal kesimin    militerleştirilmesi ve militanlaştırılması sonucu CHP, söylem  ve sosyolojik düzeylerde böyle bir tabanı hedefleyerek politika yapmayı kendisinin varlık sebebi haline getirdi. Ergenekon avukatlığı, Mehmet Haberal’a  yollanan selamlar, Ergenekon sanıklarının bir kısmını milletvekili yapma planları, Cumhuriyet mitinglerine sağlanan destek, sokak sokak milleti iktidara karşı aktif direnişe çağıran söylemler, hep bu  tabanı memnun etmeye ve bu tabanı  bir arada tutmaya yönelik girişimlerdir. CHP, bugün  darbeden yana olmadığını  ifade etmektedir. CHP, klasik darbeden ve militarizmden yana değildir. Ancak  CHP, darbe korkusunun hep  bilinçlere ve zihinlere hakim olmasını, klasik militarizm yerine daha sofistike bir militarizmin  vesayetinde olan bir sistemden yanadır. Klasik darbecilik ve militarizmden vazgeçmek yetmemektedir. CHP,   liberalleri ve  diğer toplum kesimlerini  militarizmden radikal bir şekilde koptuğuna  ortaya koyacağı söylem ve  politikalarla ikna etmelidir.

Yeni bir genel başkana sahip olmasına rağmen CHP, ülkenin temel sorunları konusunda yeni bir söylem ve politika geliştirebilmiş değildir. Sivil ve demokratik anayasa konusunda CHP’nin ilke ve politikasının ne olduğunu bilmiyoruz.  Kürt sorunu, demokratikleşme ve  din özgürlüğü  gibi ülkenin üç temel  problemi konusunda CHP, hiçbir  somut öneri ve politika  üretmiş yada bu konularda çalışma yapmış değildir. Şu an itibarıyla CHP, dar bir ideolojik ve mezhepsel gruba hitap etmektedir. Kılıçdaroğlu’nun liberallere CHP’de yer olduğu ifadesi, aslında CHP’nin sahip olduğu  ideolojik ve politik duruşun içinde bulunduğu meşruiyet krizinin bir tezahürüdür. CHP,   resmi ideoloji tutsaklığından kendisini   kurtarmadıkça, toplumu devlet gücüyle dizayn ve kontrol etme sevdasından vazgeçmedikçe,  demokrasi, özgürlük ve hukuk açısından hep meşruiyet krizi içinde olacak ve marjinal nasyonalist ve militarist söylemlerin sözcüsü  ‘politik bir ucube’ olmaya devam edecektir. Liberaller, politik bir ucube içinde kendilerine yer arayan insanlar değildirler. Liberaller,  özgürlük, demokrasi ve çoğulculuk  ideallerinin gelişimine katkı sunan, sahici anlamda sivil  yapıları desteklemeyi benimsemeyi tercih eden ilkeli ve tutarlı insanlardır.

10.02.2011
 

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et