Kürtçe eğitim ve reforma un sermek

Kürt probleminin özü itibariyle bir kimlik problemi olduğu artık herkesin kabul ettiği bir gerçek. Bu yüzden, isteyen Kürt vatandaşlarımızın ana dillerinde eğitim görebilmesi büyük önem taşıyor. Hatta, bazı yorumculara göre, onlara ana dillerinde eğitim hakkının tanınması Kürt meselesinin neredeyse çözülmesi anlamına geliyor. Hükümet de bunun farkında olduğundan son açıklanan demokrasi paketinde Kürtçe eğitimle ilgili bir vaade yer verdi. Özel okullarda Kürtçe eğitimin önünün açılacağını ilan etti.

Kürt kanaat önderlerinin çoğu Kürtçe eğitimle ilgili bu adamı genel olarak eksik ve tarzı bakımından yanlış buldu. Eksiklik, ana dil eğitiminin özel okullarla sınırlanması. Beklenen, tüm eğitim yelpazesinde Kürtçenin yer almasının sağlanmasıydı. Bunun bir anayasa değişikliği gerektirdiği ve bir taraftan CHP ile MHP’den diğer taraftan geniş toplum kesimlerinden gelen ciddî bir muhalefetle karşılaşacağı biliniyor. Ancak, buna ilaveten, hükümetin kendisinin de henüz ana dilde eğitimin bir insan hakkı olduğunu kabul etme noktasına gelmediği çeşitli açıklamalardan anlaşılıyor. Yani Kürtçe eğitime engeller sadece muhalefet partilerinden değil, hükümetin içinden ve toplumsal tabanından da kaynaklanıyor.

Kürtlerin çoğu Kürtçe eğitimin özel okullarla sınırlanmasını, yani vergi paralarıyla finanse edilmeyecek olmasını da yanlış buluyor. Devletin böylece Kürtlere negatif ayrımcılık yapmayı sürdürmüş olacağına inanıyor. Tüm devlet okullarında Kürtçenin eğitim dili olarak kullanılmasını istiyor. Bunu eşit vatandaşlığın bir gereği ve işareti sayıyor.

Paket üzerine tartışmalar sürerken hükümetin konuyla ilgili düzenleme hazırlıkları hakkında bilgiler basına yansımaya başladı. 2923 sayılı Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Kanunu ile 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nda değişikliğe gidilecek. İlk kanuna eklemeler yapılacak. Kurulacak özel okullar bakanlığa bağlanacak. Hangi dil ve lehçelerde eğitim verilebileceğine Bakanlar Kurulu karar verecek. Çocuklar eğitime Türkçe başlayacak. Ancak lisede Kürtçe eğitime geçilebilecek ve yalnızca Matematik ve Fen dersleri Kürtçe verilebilecek. Daha üst seviye dil becerisi ve bilgisi gerektiren dersler Türkçe alınacak.

Bu haberler doğruysa, Kürtlerin büyük bir hayal kırıklığı yaşayacağını söyleyebilirim. Ne yazık ki, Kürtçe eğitimde atılacak adımın, başlangıçta uyanan umutların da gerisinde kalacağı anlaşılıyor. Kürtçe eğitimin ‘yabancı dil’ eğitimiyle ilgili bir kanuna bağlanması ayrıca utanç verici. Kürtçe yabancı bir dilse Kürtlerin de ‘yabancı’ olduğu sonucuna varmamız gerekmez mi? Zihniyet kolay değişmiyor. Yargıtay da yıllar önce bir kararında gayri Müslim vatandaşlarımızdan ‘yabancı asıllı vatandaşlarımız’ diye bahsetmişti.

Kürtçe eğitimin matematik ve fen dersleriyle sınırlanması fiilen Kürtçe eğitimin olmaması anlamına gelir. Bu, tabiri caizse, Kürtleri ‘kesmez’. Kürtçe eğitim gerçekten var olmadığı sürece de eşit vatandaşlıktan söz edilemez. Türkler bastıran ‘ağabey’ statüsünü korumaya, Kürtler ‘bastırılan küçük kardeş’ olarak kalmaya devam eder. Kürtler buna razı olur mu dersiniz?

Kürtçe eğitimi değerlendirmede belirleyici olan, benimsenen siyasî felsefe; daha basit ifade edilirse, devletin mi yoksa toplumun mu siyasî yapılanmada merkeze konacağı. Devleti merkeze yerleştiren felsefî bakış, Kürtçe eğitimi bir insan hakkı olarak görmez. Kürtçe okulların önce toplumu parçalayacağını sonra ülkeyi ‘bölünmeye’ götüreceğini düşünür. Bunun vuku bulmaması için toplumsal özelliklerin sonucu olan taleplerin bastırılmasını sadece gerekli görmez aynı zamanda meşru sayar. Türkiye’de egemen olan devlet felsefesi budur. Bu felsefe Kürt probleminin ana kaynağıdır. Toplumu merkeze alan siyasî felsefe ise toplumun siyasî sisteme uymasını veya uydurulmasını değil sistemin topluma uymasını esas alır. Devlet Kürtçe eğitim verirse Kürtlerin var olacağını söylemenin mantıksız olduğunu, Kürtler var olduğu için Kürtçe eğitim talebinin doğduğunu vurgular. Vatandaş kitlelerinin ne iseler o olarak tanınmalarının ve meşru hak taleplerinin karşılanmasının toplumsal bütünlüğü de ülkenin bütünlüğünü de koruyacağına inanır. Türkiye’nin yönelmesi gereken bu felsefedir. Kürt probleminin çözümü de bu felsefede yatmaktadır.

Bu yazı Yeni Şafak Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et