Koşaner’ê ji wezîfe wergirin!
Yok yok, artık emin oldum, bu ülkenin çivisi çıkmış…
Artık “Genelkurmay’dan anlamlı uyarı” diye abuk sabuk açıklamaları hikmetli vecizelermiş gibi bezeyip manşetin üstünde servis yapan basın yok.
Artık muhteris generallerin höykürmelerini, mert ve sert bir ses tonuyla kafamıza vuran kanalları kimse izlemiyor.
Millet korku perdesini yırtmış, artık siyaset muhtıra tutmuyor.
Moral üstünlük, entelektüel üstünlük, söylem üstünlüğü artık demokratlarda.
Genç Siviller, Genelkurmay’ın iki dilli hayata tepki bildirisini, tek satırına dokunmadan, olduğu gibi Kürtçeye çevirip kendi web sayfasına koyuyor. Bu kadar akıl dolu bir protestoya, bu kadar altından kalkılmaz bir cevaba karşı ne yapılabilir ki?
***
Genelkurmay milleti kendisine güldürerek orduyu “tahkir ve tezyif” ediyor.
Bakın “twitter”da muhtıra nasıl yer buluyor:
“Genelkurmay’ın ‘Türkçemizi koruruz’ basın açıklamasında 12 adet yazım hatası var. Yine mi Büyükanıt’a yazdırdılar acaba?”
“Genelkurmay neşriyatı: muhteviyat kemalizm üslup kadirizm…”
“Genelkurmay iki dil senin neyine, sen birini bile doğru dürüst konuşamıyorsun.”
“Aman da aman, genelkurmay başkanı olurmuş da muhtıra mı yayınlarmış…”
“Vatandaş Türkçe, Kürtçe, Rumca… Fark etmez, mantıklı konuş kafi. Genelkurmay gibi saçmalama.”
“Genelkurmay, orda bir köy var uzakta / Gitmesen de, görmesen de / O köyde iki dilli bir hayat var!”
“Genelkurmay politik gelişmeleri endişeyle izlemekteymiş, bilmiyor ki Türk Milleti de Genelkurmay’ı endişeyle izlemekte…”
“Üzerinizdeki üniformayı vergilerimizle biz alıyoruz. Silahınızı da, O açıklama yaptığınız kağıdı da biz alıyoruz. Onun için susun!”
“AKP başarısı ile bugünlere gelen bir parti değildir. Genelkurmay ile diğer partilerin hataları ile gelişen büyüyen bir yapılanmadır…”
“Yine ilaçlarını almamışsın Genelkurmay.”
***
Evet, bu kadar mizah yeter.
Açıklamanın komikliği işlenen suçun vahametini ortadan kaldırmıyor.
Çünkü Genelkurmay alenen bölücülük yapıyor.
Bu ülkenin vatandaşlarının bir kısmını dil farkı gözeterek ayırıyor; anadillerini yasaklamayı onları rencide ediyor, ayrılmaya teşvik ediyor.
Kırk yılın başında çatışmalar durmuş, çözüm için umut var ve o ortamı gerginleştiriyor.
Ben Kürt olmadığım halde sinir oluyorum, isyan ediyorum, kim bilir bu ayrımcı açıklama Kürt vicdanını nasıl yaralıyordur…
Hükümet yol yakınken, genelkurmay başkanını görevden almalı.
Yoksa haberi olsun, bir sonraki açıklaması laiklikle ilgili olacak.
Ve belki de o zaman görevden almanın gerektirdiği moral ve siyasi güce sahip olamayacak.
***
Başlığa gelince.
Üstüne vazife olanı yapmayan, Aktütün’ün, Dağlıca’nın hesabını vermeyen, ama üstüne vazife olmayanı yapıp siyasete müdahale eden politize genelkurmaya inat, “iki dilli gazeteciliğin” bir gereği olarak hükümete “Koşaner’i görevden alın” diyorum.
Kürtçe diyorum.
İnadına Kürtçe diyorum…
Maraş’tan çıkış var mı?
Maraş Katliamı’nın 32. yıldönümü anmasına müdahale eden saldırgan grup “Burası Maraş, buradan çıkış yok” sloganı atmış.
32 yıl önce katliamda atılan bir sloganmış bu ve birileri utanmadan atıyor.
Belki de yanılıyorlar. Belki de Maraş’tan bir çıkış yolu var.
Belki de bu kez başaracağız. Belki de bu kez derin cinayetleri tertipleyenler, insan hayatını darbeye malzeme yapanlar bu kez cezasız kalmayacak.
Masum kanından iktidar devşiren, şimdi içeride ve yargılanan bazılarının yanına o “mükemmel organizasyon”u yapanlar da eklenecek; provokatörüyle, “piyangocusu”yla, tetikçisiyle, kadro tamamlanacak.
Ama bu nasıl olacak?
Soğuk savaş yıllarının sağ-sol karşıtlığında sabitlemiş, mezhepçi önyargıları adalet duygusundan fazla olan Alevi ve Sünni “kanaat önderleri”yle değil, adaleti üstün tutan Aleviler, Sünniler ve diğerleriyle.
Maraş’tan çıkışın tek yolu bu.
Star, 21.12.2010