Etrafta çok sayıda kapitalizmin sonu sevdalısı var. Tüm kehanetleri yanlış çıkan Marx kapitalizmin yok olacağının bilimsel bir gerçeklik olduğunu ileri sürmüştü. Daha sonra da hem bazı düşünürler hem de pop yazarlar kaçınılmaz çöküşten bahsetti. Örneğin, 1929 krizinin bunu sağlayacağını sananlar oldu. Modern zamanlarda da ne zaman bir ekonomik kriz çıksa kapitalizmin sonunun geldiği söylendi. Sonuncusu 2007/8 finansal kriziyle geldi. Aynı tez siyasette de zaman zaman karşımıza çıkıyor. Avrupa’da ve Latin Amerika’da bir iki solcu parti peş peşe iktidara geldiği her seferinde kapitalizmin dünyaya elveda demekte olduğu müjdelenmekte. Yok olacağı söylenen sadece kapitalizm değil. Bazıları çıtalarını yükseltip kapitalizmin ekonomik modelini teşkil ettiği liberalizmin de ortadan kalkacağını söylüyor, hem de en umulmadık ve beklenmedik, hiç yakışmayan yerlerde.
Kafa karışıklığını önlemek için devletçi bir model olan eş-dost kapitalizmi ile serbest piyasa kapitalizmini birbirinden ayıralım. Yazılarımda kapitalizm kavramını, pek sevmememe ve çok sevimsiz bulmama rağmen, galat-ı meşhur olduğu için, bazen de inat olsun diye, serbest piyasa ekonomisi ile aynı anlamda kullanıyorum.
Kapitalizmin tarihselliği meselesi hakkında iki ana görüş var. İlki ve daha yaygın olanı, sağ ve özellikle sol versiyonlarıyla kapitalizmi insanlığın gelişiminde tarihî bir evre olarak görmekte. Bundan çıkartılan sonuç kapitalizmin insanî hayatın akışının belli bir evresinde doğduğu ve zamanı gelince ortadan kalkacağı. Üniversite yıllarımda maruz tutulduğum beyin yıkama beni bu görüşü benimsemeye itmişti. Sonra köprülerin altından çok sular aktı -daha doğrusu elimden çok kitaplar geçti- ve bugünkü fikrime ulaştım. Buna, yani ikinci görüşe göre kapitalizm tarihsizdir. İnsanlık tarihinin başından beri vardır ve insan ve dünya bugünkü genel özelliklerini koruduğu sürece var olacaktır.
Serbest piyasa ekonomisi ile aynı anlamda kapitalizm nedir? Sofistike teorilere ve açıklamalara ihtiyaç yok. Hayatı iyi okumaya ve gözlemlemeye muktedir herkes kapitalizmin ne olduğunu kolayca anlayabilir. Kapitalizm, her insanın ürettiği şeylere sahip olma hakkından ibarettir. Geri kalan her şey bu olgudan türer. Kapitalizmi reddetmek nihaî safhada insanın ürettiği şeylere sahip olma hakkının olmamasını istemek demektir.
İnsanın ürettiği şeylere sahip olması gerektiği ispatlanmaya gerek duymayan açık bir gerçektir. Kimse ürettiği şeyin niçin onun olması gerektiğini başkalarına açıklamak ve onları ikna etmek zorunda değil. Asıl, insanın ürettiği şeye sahip olmaması gerektiğini iddia edenlerin niçin böyle olması gerektiğini açıklaması ve insanları buna ikna etmesi gerekir. Gelin görün ki ateşli kapitalizm karşıtlarında buna yönelik en küçük bir çaba yok. Çaba bir yana bunun gereğini anlama isteği ve çoğu zaman kabiliyeti de yok.
Kapitalizm her ekonomik sistem gibi krizler yaşar. Kriz insandan ve insan dışından kaynaklanan birçok sebeple ortaya çıkabilir. Ancak, bir defa her kriz –meselâ 2007 finansal krizi- kapitalizmin krizi değildir. İkinci olarak, hiç bir kriz kapitalizmi yok edemez. İnsanî hayatın doğası kapitalisttir. Son olarak, kapitalizmin yok olması uzun vadede insanlığın ya yok olması ya da barbarlık seviyesinde hayata geri dönmesi manasına gelir. Sizin adınıza üzgünüm, kapitalizmin sonu hiç gelmeyecek.
Kapitalim yok edilemez. Alternatifi de yoktur. Peki, yok edilebilseydi bu insanın hayrına olur muydu? Hayır, tam da tersine, insanın felaketine sebep olurdu. Aslında bunun tarihi ve güncel pek çok örneği de var. Ne var ki görmeyenler görmüyor işte. Kapitalizm hakkında ahkâm kesenlere okudukları kaynakları çeşitlendirmelerini ve bu çerçevede hiç değilse mesela benim ilgili yazılarımı, kitaplarımı okumalarını tavsiye ederim.
Yeni Yüzyıl, 12.04.2016
http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/kapitalizmin-kacinci-sonu-1961