Jandarmanın statüsü demokratikleştirilmeli

Ak Parti hükümeti hâlihazırda TSK içinde yer alan ve askerî hiyerarşiye bağlı olan jandarmanın statüsüyle ilgili bazı değişiklikler yapmaya karar verdi. Tüm ayrıntılar ortaya çıkınca ilk anda sanıldığı ve tüm demokratlar tarafından umulduğu kadar kapsamlı olmadığı görülmüş olmasına rağmen, bu değişiklik paketi önemli. Jandarmanın statüsüne el atılması demokrasimizin standartlarının yükseltilmesi açısından çok zaruri.

Ulus devletlerin dünyasında her ülkenin ordusu, yani silahlandırılmış memurları var. Asker adı verilen bu kamu görevlileri, toplum tarafından dış güvenliğin sağlanmasında hizmet görme amacıyla silahlandırılan insanlar. Ancak, onlara verilen özel statü ve silahlar onları toplumun diğer mensuplarından silah sahibi olmak bakımından eşitsiz hâle getiriyor. Böylece toplum için ciddî bir potansiyel tehlike yaratıyor: Bu silahların amaçları dışında kullanılarak topluma ve toplumun demokratik temsilcilerine çevrilmesi.

Bu tehlike teorik olarak her toplumda mevcut. İstikrarlı demokrasiler bu problemi askerin siyasiye kesin itaatini sağlayan ve emreden bir kamu davranış kodu, bunu yapmayan askeri cezalandırmayı gerektiren bir hukuk sistemi ve sivile itaatsizliği ağır şekilde kınayan bir siyasî kültür geliştirerek çözmüş. Demokratik olmayan rejimler ise askeri politize ederek problemin üstesinden gelmeye çalışıyor. Her halükârda, askerin bizzat iktidarda oturduğu rejimler haricinde her rejimde, askerin sivile-siyasiye itaat etmesi gerekir. Bu, uygarlığın ön şartlarındandır. Askerin siyasiye tâbi olmadığı her yerde toplum askerlerin -ilan edilmiş veya edilmemiş- kölesine dönüşür. Demokrasiyi öne çıkararak söyleyecek olursak, askerin politikacının emrinde olmadığı, politikacının askerin amiri olmadığı yerde demokrasi olmaz.

Türkiye”nin bu bakımdan ne durumda olduğu malum. Askerî vesayet denilen sistem epeyce geriletildi ama henüz geri dönüşü olmayacak duruma getirilemedi. Hâlâ atılması gereken yapısal ve hukuksal adımlar var. Üstelik bunların zaman alacak bir siyasî kültür dönüşümüyle de desteklenmesi de lâzım.

Türkiye”de jandarma askerî vesayet rejiminin belki de en önemli ve en fonksiyonel sacayağı olageldi. Jandarma sivile çok yakın ve tüm ülke sathına diğer askerlerden daha fazla yayılmış olması sayesinde sivil hayatı takip ve denetleme, sivilleri fişleme ve taciz etme gibi işleri başarıyla yürüttü. EMASYA gibi resmî statü taşıyan belgelere göre işleyen formel yapı yanında JİTEM gibi yarı sivil yarı resmî -açık veya gizli- yapılanmalar da bu amaca hizmet etti. Türkiye maalesef bu tür yapıların toplum vicdanında açtığı yarayı kapatamadı, ortaya saçılan pislikleri temizleyemedi. 17 bini aşkın faili meçhul cinayette jandarmada görev yapan kimselerin payının-sorumluluğunun ne olduğunu henüz tam olarak bilmiyoruz. Bu gidişle bir gün öğreneceğe de benzemiyoruz.

Bu ülkede jandarmanın halkın, özellikle kırsal bölgede yaşayanların ve onların evlatlarının hafızasında da fazla temiz bir yeri olmadığının altını çizmek zorundayız. Tek parti döneminde jandarma diktatörlüğün tecessüm etmiş hâliydi. Çoğu kırsal bölgelerde yaşayan halkın sırtından jandarma dipçiği, hanesinden ve rızkından jandarma eli eksik olmazdı. Bu yüzden, demokrasiye geçiş ve Demokrat Parti”nin iktidara gelmesi halk nazarında jandarma dipçiğinden kurtulma anlamına gelmekteydi. 14 Mayıs 1950 seçimlerinin sonucu memleketi bayram yerine çevirdiyse, bunun bir sebebi jandarma dipçiğinden kurtulma umuduydu. Ne yazık ki, halkın beklentisi bir ölçüde karşılandı. Bürokratik vesayet sistemi seçim mağlubiyetinin yarattığı travmayı kısa sürede üzerinden atıp toparlanarak kendi kendisini restore etti ve jandarma zamanımıza eski rolünü ve statüsünü önemli ölçüde muhafaza ederek ulaştı.

Jandarma teşkilâtında reform birçok defa tartışılmış, gündeme getirilmiş olmasına rağmen ilk defa bir hükümet jandarmayı reforme etmeye yönelik bu kadar güçlü bir karar ve irade beyanında bulundu. Bunu sevinçle karşılıyorum. Kararın ne kadar doğru olduğu karara çeşitli şekillerde tepki gösteren malum kişi ve çevrelerin demokratlık sicilleri incelenerek anlaşılabilir. Onların alkışladığı bir karar verilmiş olsaydı, bu kararın doğruluğundan şüphe etmemiz gerekirdi.

Temenni ederim ki, hükümet demokrasiden hazzetmeyen çevrelerin baskılarına teslim olmadan ve şantajlarına kulak asmadan jandarmanın statüsünü demokrasinin gereklerine uydurma yolunda yürür. Bunu başarırsa, kuşku yok ki, demokrasimize çok büyük bir katkıda bulunmuş olacaktır.

01.11.2014, Yeni Şafak

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et