2019 yerel seçimlerinden bu yana CHP-HDP birlikteliği CHP’yi değiştirmeye devam ediyor. Meclis’te tezkerelere ‘hayır’ oyu kullanan CHP’den teröre karşı yayımlanan bildiriye imza atmayan CHP’ye ve son olarak da ‘eş başkanlık’ tartışmaları gölgesindeki CHP’yi neler bekliyor?
12 şehit haberimizden sonra Meclis’te teröre karşı bildiri yayımlanırken, CHP bildiriye imza atmadı. Peki, bunun arkasında ne var? Kimilerini şaşkına çeviren kimilerinin de beklediği bir gelişme olan bu hareketin arkasında ne var.
Sürekli olarak devletin kurucu partisi olmakla övünen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’ndan bu yana terör örgütü ile arasına mesafe koyamayan HDP, DEM, YSP ve türevleri ile girdiği ilişkiler ile yönünü kaybetmiş durumda. Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2019 yerel seçiminde kimilerine göre üstü örtülü kimilerine göre de açık bir şekilde HDP ile ittifak yapmasından bu yana hem söylem olarak hem de fiiliyatta CHP’nin HDP çizgisine kaymasına yol açtı. Bu belki isteyerek belki de istemeyerek oldu. Fakat şu bir gerçek ki CHP’de, bu değişikliğin üstüne giderek daha hızlı HDP çizgisine yaklaşmayı umdu.
2019 seçimlerinden 2023’e…
2019 seçimlerinde muhalefetin yakaladığı başarının ardından ittifak bileşenleri bu birlikteliği 2023 seçimlerine taşımaya çoktan karar vermişti. Kılıçdaroğlu ve ekibi ise Türkiye gerçeklerinden uzak olarak yerel seçim dinamikleri ile genel seçimi, konjoktörü, zamanın ruhunu dikkate almamayı tercih etti. Seçim zamanında HDP ve YSP’ye verilen sözler iyiden iyiye CHP’nin eli kolunu bağlamıştı.
Nitekim, HDP milletvekili Sırrı Sakık, Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Öcalan ve diğer terör tutuklu ve hükümlülerinin genel afla çıkacağı sözünü kamuoyuna açıklaması gerektiğini söyledi. Yeşil ve Sol Parti’den (YSP) Diyarbakır milletvekili seçilen Cengiz Çandar’ın Kılıçdaroğlu’nun HDP’ye vaatler verdiğini söyleyerek, “İyi niyetli bir şekilde cumhurbaşkanı adayı Kürtlerin de oy vereceği; seçilmesini isteyeceği Kılıçdaroğlu ile HDP eş başkanları Pervin Buldan ile Sancar bir mutabakat ortaya koydular” ifadesi bu açıklamalardan sadece bazıları.
İmamoğlu-Özel işbirliği
CHP genel seçimde yerel seçimde olduğu gibi adaylarının HDP oylarıyla kazanacağına epey inanmıştı. Son yıllarda sadece HDP ve türevlerine odaklanarak milletin değer ve yargılarını ikinci plana attılar. Öyle ki HDP şimdiki adıyla DEM Partisi ile bu yakınlık CHP Genel Başkanlığı’na kadar sirayet etti. HDP, DEM, YSP gibi partilerde alışık olduğumuz eş genel başkanlık statüsü şu günlerde CHP’de de uygulanmaya başladı. CHP içerisinde değişimcileri oluşturan ekip, ‘kazanalım da sonrasına bakarız’ düşüncesi ile hareket edince, aday olarak Özgür Özel ortaya çıktı. Delegeleri ikna etmek, desteği sağlamak ise İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na kaldı.
Kurultay sonunda Kılıçdaroğlu kaybedince, zafer naralarının ardından sıra İmamoğlu-Özel kavgasına geldi. Belki bu uyuşmazlığı veya İmamoğlu’nun bir ‘eş genel başkan’ gibi davranmasını çok daha sonra görebilirdik, fakat önümüzde bir seçim olduğundan bu daha hızlı bir şekilde ortaya çıktı. İmamoğlu bir yandan seçimi Özgür Özel’e kazandıran kişi olarak yerel seçimde kendi adaylarını öne sürerken, Özgür Özel de genel başkan olarak İmamoğlu’nu frenlemeye çalışıyor. Tam bir güç mücadelesine dönen bu olaylar sonrasında CHP Genel Başkanlığı koltuğunda kim var, yetki kimde sorularını da beraberinde getiriyor.
CHP’de ‘Eş başkan’ tartışmaları
İşte tam da bu sırada DEM Parti Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları, Özgür Özel için ‘eş başkan diyesim geldi’ ifadeleri ile CHP’nin durumunu özetliyor. İşte tüm bunlardan sonra 12 şehidimiz haberine karşılık Meclis’te teröre karşı ortak bildiri yayımlanırken CHP, bu bildiriye imza atmamayı tercih ediyor. Elbette burada bu bildiriyi destekleyen CHP’lileri ayırıyoruz.
Sonuç olarak CHP, yine bir seçim kazanmanın yolunu DEM Partisi’nden geçtiğini düşünerek ittifak ortaklarını ‘incitmemek’ adına yaptığı bu hamle ile Türkiye’nin gerçeklerini görmediğini ve görmek istemediğini de ortaya koyuyor. CHP’de ‘eş başkanlık’ tartışmaları sürerken “Genel Başkanlık” koltuğu etkisiz ve yetkisiz hale gelmeye devam ediyor. İmamoğlu-Özel arasında artarak devam etmesi beklenen bu kavga ve “DEM’lenen ittifaklar” CHP’nin kurumsal yapısına zarar vererek önümüzdeki yerel seçimlerde yeni bir hüsranın da habercisi olabilir.