İşe yarar ifade

ABD Federal Yüksek Mahkemesi, 1949’da ifade özgürlüğüne dair anıtsal bir karar verir. Olay kısaca şudur: Peder Terminiello, Chiago’da 800 kişilik bir topluluk önünde bir konuşma yapar. Komünistleri ve kendi ifadesiyle “Siyonist Yahudileri” sert bir dille eleştirir. Bir grup bu konuşmayı protesto eder, olaylar çıkar ve Peder “her türlü huzur bozma”yı yasaklayan bir yasaya muhalefetten tutuklanır.

Davayı gören mahkeme, “toplumu öfkeye sevk eden, çekişmeye sebep olan, huzursuzluk hali meydana getiren veya karmaşa yaratan” herhangi bir yanlış davranışın yasayı ihlal etmek manasına geldiği konusunda jüriyi bilgilendirir. Peder, bu bilgilendirmeye itiraz etmez, ancak kendi davranışına uygulanan yasanın Federal Anayasa gereğince sahip olduğu özgür ifade hakkını ihlal ettiğini savunur. Peder, genel bir jüri kararıyla mahkûm edilir. İstinaf Mahkemesi ve Eyalet Yüksek Mahkemesi mahkûmiyeti onayınca Terminiello, ABD Federal Yüksek Mahkemesi’ne başvurur.

Özgür İfade Ve Totalitarizm

Peder aleyhine verilen kararı bozan Yüksek Mahkeme çarpıcı bir değerlendirme yapar: “Toplumumuzdaki sivil ve siyasi kurumların yaşaması, serbest tartışmaya bağlıdır… Hükümetin halk iradesine duyarlılığının devamı ve barışçıl değişikliklerin gerçekleştirilmesi ancak serbest müzakere ve özgür fikir alışverişi sayesinde mümkündür. Dolayısıyla özgürce konuşma, fikir ve programların çeşitliliğini artırma hakkı, bizi totaliter rejimlerden ayıran temel farklardan biridir.”

Mahkeme’ye göre özgür ifadenin bir işlevi da tartışmaya yol açmaktır. Tartışmada serdedilen fikirler sert olabilir. Zaten bir ifade  “huzursuzluk haline sebep olduğunda, bulunulan şartlardan hoşnutsuzluk yarattığında ve hatta halkı öfkeye sevk ettiğinde, gerçekten de yüce amacına en iyi şekilde hizmet etmiş”, işe yaramış olur.  “İfade, çok zaman, tahrik edici ve meydan okuyucudur. Önyargılara hücum edebilir ve bir fikrin kabulü yönünde propaganda yaptığında muazzam denecek ölçüde sarsıcı ve tedirgin edici etkilere sahiptir.”

Peki, özgür ifadenin bir sınırı var mıdır? Elbette, Mahkeme’ye göre bu, “açık ve yakın tehlike”dir. “Her şeye rağmen, ifade özgürlüğü toplumsal rahatsızlık, sıkıntı veya huzursuzluğun çok fazla üstüne çıkan, ciddi ve somut kötülüğe dair açık ve mevcut bir tehlike ihtimali görülmedikçe sansüre ve cezalandırmaya karşı, mutlak anlamda olmasa bile, himaye edilir.” Başka bir sınırlama düşünülemez. Aksi takdirde, yasa koyucular, mahkemeler ya da siyasi veya toplumsal baskı grupları tarafından fikirlerin tek-tipleştirilmesine sebep olacaktır.” (Ayrıntılı bilgi için: ABD Yüksek Mahkeme Kararlarında İfade Özgürlüğü, Derleyen: Zühtü Arslan, LDT Yayınları, s.157-177)

Siyasi Etkinlik Hakkı

Demokratik bir toplumun alametifarikası olan çoğulculuk, tolerans ve açık görüşlülüğün oluşabilmesi ifade özgürlüğüyle mümkün olabilir. Özgür ifade iki amaca hizmet eder: Bir taraftan, bireylerin kendilerini gerçekleştirmelerine ve sağlıklı bir kimlik edinmelerine olanak tanır. Diğer taraftan da, vatandaşların içinde yaşadıkları toplumun demokratik olarak biçimlendirilmesine katılmalarını sağlar. Bu çerçevede özgür ifade bir siyasi etkinlik hakkıdır ve demokrasi, bu hak olmadan düşünülemez.

Ülkede bir süredir devam etmekte olan bildiri savaşlarına bu gözle bakılmalı. İktidar sahipleri bilmeli ki, malum bildiriye imza atan akademisyenleri işten atmalarının, soruşturmaya tabi tutmalarının, haklarında arama ve gözaltı kararları vermelerinin, ne devlete ne de millete bir hayrı var. Tersine bu gayri-medeni tavırlarıyla hem siyasi bir etkinlik hakkını gasp ediyor, hem de adil ve özgür bir tartışmayı ortadan kaldırıyorlar.  Memlekete verilecek bundan daha büyük ceza ve zarar var mı?

Yeni Yüzyıl, 20.01.2016

http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/ise-yarar-ifade-1002

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et