Ortadoğu’da yıllardır özgürlük, adalet ve barış değerlerini çiğneyen İsrail’in aylardır Gazze’de yaşayan yüz binlerce insana uyguladığı vahşi ambargo, insanım diyen herkesin onurunu ve yüreğini sarsacak vahim bir tablodur. Aushewitz’de yaşananlar ne kadar korkunç idiyse, bugün Gazze’de yaşananlar da o derece korkunçtur ve insanlık dışıdır.
Aushweitz’de yaşananları korkunç kılan oradaki kurbanların Yahudi olması değildir. Bugün Gazze’de yaşananları korkunç kılan da Gazze’de yaşayanların Müslüman Filistinliler olması değildir. Her iki olayın korkunçluğu her iki yerde de direkt insanlığın yok edilmek istenmesinden, kurban olarak insanın seçilmesinden kaynaklanmaktadır. Aushweitz, Gazze ve İnsani Yardım gemilerinde insanlık düşmanları tarafından gerçekleştirilen katliamlar, insanlık tarihine insanlığa karşı girişilen büyük suçlar olarak kaydedilecektir. Aushewitz’de yaşananların korkunçluğundan dolayı, Aushewitz’den sonra şiir yazılmayacağı söylenmiştir,çünkü şiir bizim en insani tarafımızı ifade eden bir anlatım biçimidir. İnsanlık yok edildikten sonra, insanlığı şiir gibi rafine bir biçimle nasıl ifade etmek nasıl mümkün olabilir? Aushewitz’den sonra olduğu gibi, Gazze ve Akdeniz’de son olarak yaşananlardan sonra şiir yazmak gerçekten imkansızlık düzeyinde zordur, çünkü insanlığa karşı girişilen son saldırılar, küresel düzeyde insanlığı şoka sokmuştur.
YAPAY TARTIŞMA
İnsanlığın şok olduğu bugünlerde Gazze’ye yardım için yola çıkan gemilerin ve insanların insani yardım mı İslami yardım mı götürdüklerine dair yapay bir tartışmanın bazı çevreler tarafından yapılmak istendiği gözlenmektedir. Bu tartışma, anlamsız olduğu gibi gereksizdir de. İslami yardım-İnsani yardım ikileminde yaratılmak istenen tartışmanın arkaplanında, İsrail’in saldırısını insanlığa karşı girişilen bir saldırı olmaktan çıkarmak ve İsrail’in Müslümanlara karşı saldırmasının insanlığa saldırı olmadığını bilinçaltına kazıyarak yapılan vahşeti meşru ve makul gösterme şeklinde gizli bir amacın olduğu görülmektedir. İslami yardım-insani yardım şeklinde yaratılmaya çalışılan ikilemi, İsrail’in saldırılarına kılıf bulmaya yönelik ciddi bir zihinsel ve ruhsal iğfal girişimi olarak değerlendirebiliriz.
İslami yardım-insani yardım biçiminde ileri sürülmek istenen tartışmanın İsrail’in saldırılarını meşrulaştırmanın ötesinde çok daha derin bir tehlikeli sonucu bulunmaktadır. Bu ikilem, özünde insani olanı İslami olandan, Müslüman’ı insandan ayırmaktadır. Başka bir ifade ile bu ikilem, özde İslam ve Müslüman’ı ötekileştirirken, sözde insani olanı ve insanı ise yüceltiyor görüntüsü vermektedir. İslam’ın insani olandan ayrılması, İslam’ın içinin boşaltılması demektir. Başka bir ifade ile insani olmayan bir İslam, İslam değildir, başka bir şeydir. İnsanilikten soyutlanan İslam’ın vahşet ve barbarlıkla bir araya getirildiği açıktır.
Bir Müslüman teolog olarak çok açık bir şekilde insani ve İslami olanın ayrılmayacağını çok net bir şekilde ifade etmek istiyorum. Burada benim ifade etmek istediğim insani ve İslami olan arasında var olan bir ilişki değildir. İfade etmek istediğim direkt olarak insani ve İslami olan arasında doğal olarak var olan aynılık durumu yani özdeşlik halidir. İslami ve insani olan arasında var olan doğal özdeşlik durumunu ortadan kaldırmaya yönelik her türlü anlayış ve girişim, ancak ve ancak bir yozlaşma ve bozulma olarak değerlendirilebilir.
YAPILAN İNSANİ MEYDAN OKUMADIR
İslam, insanın önüne temel bir meydan okuma koymaktadır. Bu meydan okuma, standart birtakım teolojik esasların benimsenmesine indirgenemez. İslam’ın önümüze koyduğu temel meydan okuma, sahici anlamda insan olmaktır. Sahici anlamda insan olmayı bütün insanlığın önüne temel meydan okuma koyduğundan dolayı İslam, kendisini fıtrat dini yani gerçek anlamda insan olmanın dini olarak nitelemektedir. Müslüman olmak, insan olmaktan başka bir şey olmadığı gibi, İslam’da sahici anlamda insan nasıl olunur sorusuna verilen sahih bir cevaptan başka bir şey değildir.
Dinler ve ideolojiler, kendilerini insani olandan ayırdıkları zaman dejenere olmuş ve yozlaşmışlardır. Dini çürüme, insani olandan ayrılıkla başlar. İslami yardım-insani yardım tartışması es geçilecek bir tartışma değildir. Böyle bir ikilemin kurgulanması, hem insanlığın hem İslam’ın çürümesine zemin hazırlamak demektir. İnsani ve İslami olanın sahih bir şekilde birlikteliğinin devamı için, İslamilik-insanilik, Müslüman-insan özdeşliğinin olmazsa olmaz değer olarak vurgulanması gerekmektedir. Müslüman olmak, insan olmak süreci olduğu gibi, İslam’da insan olmanın dinidir. Bu anlayış çerçevesinde her insani yardım faaliyeti İslami olduğu gibi, her İslami yardım faaliyeti de insanidir. Birinin olduğu yerde, diğeri doğal olarak bulunmaktadır.
Yeni Şafak, 11.06.2010
Ortadoğu’da yıllardır özgürlük, adalet ve barış değerlerini çiğneyen İsrail’in aylardır Gazze’de yaşayan yüz binlerce insana uyguladığı vahşi ambargo, insanım diyen herkesin onurunu ve yüreğini sarsacak vahim bir tablodur. Aushewitz’de yaşananlar ne kadar korkunç idiyse, bugün Gazze’de yaşananlar da o derece korkunçtur ve insanlık dışıdır.
Aushweitz’de yaşananları korkunç kılan oradaki kurbanların Yahudi olması değildir. Bugün Gazze’de yaşananları korkunç kılan da Gazze’de yaşayanların Müslüman Filistinliler olması değildir. Her iki olayın korkunçluğu her iki yerde de direkt insanlığın yok edilmek istenmesinden, kurban olarak insanın seçilmesinden kaynaklanmaktadır. Aushweitz, Gazze ve İnsani Yardım gemilerinde insanlık düşmanları tarafından gerçekleştirilen katliamlar, insanlık tarihine insanlığa karşı girişilen büyük suçlar olarak kaydedilecektir. Aushewitz’de yaşananların korkunçluğundan dolayı, Aushewitz’den sonra şiir yazılmayacağı söylenmiştir,çünkü şiir bizim en insani tarafımızı ifade eden bir anlatım biçimidir. İnsanlık yok edildikten sonra, insanlığı şiir gibi rafine bir biçimle nasıl ifade etmek nasıl mümkün olabilir? Aushewitz’den sonra olduğu gibi, Gazze ve Akdeniz’de son olarak yaşananlardan sonra şiir yazmak gerçekten imkansızlık düzeyinde zordur, çünkü insanlığa karşı girişilen son saldırılar, küresel düzeyde insanlığı şoka sokmuştur.
YAPAY TARTIŞMA
İnsanlığın şok olduğu bugünlerde Gazze’ye yardım için yola çıkan gemilerin ve insanların insani yardım mı İslami yardım mı götürdüklerine dair yapay bir tartışmanın bazı çevreler tarafından yapılmak istendiği gözlenmektedir. Bu tartışma, anlamsız olduğu gibi gereksizdir de. İslami yardım-İnsani yardım ikileminde yaratılmak istenen tartışmanın arkaplanında, İsrail’in saldırısını insanlığa karşı girişilen bir saldırı olmaktan çıkarmak ve İsrail’in Müslümanlara karşı saldırmasının insanlığa saldırı olmadığını bilinçaltına kazıyarak yapılan vahşeti meşru ve makul gösterme şeklinde gizli bir amacın olduğu görülmektedir. İslami yardım-insani yardım şeklinde yaratılmaya çalışılan ikilemi, İsrail’in saldırılarına kılıf bulmaya yönelik ciddi bir zihinsel ve ruhsal iğfal girişimi olarak değerlendirebiliriz.
İslami yardım-insani yardım biçiminde ileri sürülmek istenen tartışmanın İsrail’in saldırılarını meşrulaştırmanın ötesinde çok daha derin bir tehlikeli sonucu bulunmaktadır. Bu ikilem, özünde insani olanı İslami olandan, Müslüman’ı insandan ayırmaktadır. Başka bir ifade ile bu ikilem, özde İslam ve Müslüman’ı ötekileştirirken, sözde insani olanı ve insanı ise yüceltiyor görüntüsü vermektedir. İslam’ın insani olandan ayrılması, İslam’ın içinin boşaltılması demektir. Başka bir ifade ile insani olmayan bir İslam, İslam değildir, başka bir şeydir. İnsanilikten soyutlanan İslam’ın vahşet ve barbarlıkla bir araya getirildiği açıktır.
Bir Müslüman teolog olarak çok açık bir şekilde insani ve İslami olanın ayrılmayacağını çok net bir şekilde ifade etmek istiyorum. Burada benim ifade etmek istediğim insani ve İslami olan arasında var olan bir ilişki değildir. İfade etmek istediğim direkt olarak insani ve İslami olan arasında doğal olarak var olan aynılık durumu yani özdeşlik halidir. İslami ve insani olan arasında var olan doğal özdeşlik durumunu ortadan kaldırmaya yönelik her türlü anlayış ve girişim, ancak ve ancak bir yozlaşma ve bozulma olarak değerlendirilebilir.
YAPILAN İNSANİ MEYDAN OKUMADIR
İslam, insanın önüne temel bir meydan okuma koymaktadır. Bu meydan okuma, standart birtakım teolojik esasların benimsenmesine indirgenemez. İslam’ın önümüze koyduğu temel meydan okuma, sahici anlamda insan olmaktır. Sahici anlamda insan olmayı bütün insanlığın önüne temel meydan okuma koyduğundan dolayı İslam, kendisini fıtrat dini yani gerçek anlamda insan olmanın dini olarak nitelemektedir. Müslüman olmak, insan olmaktan başka bir şey olmadığı gibi, İslam’da sahici anlamda insan nasıl olunur sorusuna verilen sahih bir cevaptan başka bir şey değildir.
Dinler ve ideolojiler, kendilerini insani olandan ayırdıkları zaman dejenere olmuş ve yozlaşmışlardır. Dini çürüme, insani olandan ayrılıkla başlar. İslami yardım-insani yardım tartışması es geçilecek bir tartışma değildir. Böyle bir ikilemin kurgulanması, hem insanlığın hem İslam’ın çürümesine zemin hazırlamak demektir. İnsani ve İslami olanın sahih bir şekilde birlikteliğinin devamı için, İslamilik-insanilik, Müslüman-insan özdeşliğinin olmazsa olmaz değer olarak vurgulanması gerekmektedir. Müslüman olmak, insan olmak süreci olduğu gibi, İslam’da insan olmanın dinidir. Bu anlayış çerçevesinde her insani yardım faaliyeti İslami olduğu gibi, her İslami yardım faaliyeti de insanidir. Birinin olduğu yerde, diğeri doğal olarak bulunmaktadır.
Yeni Şafak, 11.06.2010