HEMŞERİ derneklerinin Türkiye’de en çok karşılaşılan dernek türü olduğu söylenebilir. “Dayanışma”, “yardımlaşma”, “güzelleştirme”, “kalkınma” gibi kelimeleri alt başlıklarında kullanan bu dernekler, genellikle doğum ve bazen yaşama yeri esasına dayanarak üye kaydediyor veya doğrudan doğruya bir mahalde yaşayan ya da bir mahalle kuvvetli bağları bulunan insanlara yönelik faaliyetler yürütüyor. Bu dernekler ayrıca, daha çok, nüfusun katlanarak arttığı, hayatın iyice karmaşıklaşıp anonimleştiği yerlerde ortaya çıkıyor. Söz gelimi, Yozgat’ta Yozgatlılar dayanışma derneği kurmak pek anlam taşımıyor ama İstanbul’da aynı adla bir dernek kurulduğunda bu hem daha manidar hem daha fonksiyonel oluyor. Nitekim hemşeri derneklerinin ezici çoğunluğu büyük şehirlerde yerleşik.
Hemşeri derneklerinde toplanan insanların iç içe geçmiş iki hedefe yönelik faaliyet yürüttüğünü görüyoruz. İlki, belli bir mahalle ilgili olanlar. Bunlara kısaca ekonomik amaçlar diyebiliriz. Bir yerleşim biriminin iktisaden güçlendirilmesi; yeşillendirme, ağaçlandırma, çevre düzenlemesi ve çeşitli tesislerin yapılması gibi yollarla geliştirilmesi; su, elektrik, kanalizasyon gibi altyapı yatırımlarının tamamlanması yoluyla mahalli refah seviyesinin yükseltilmesi başlıca ekonomik amaçlar. İkinci hedef ise aynı şehirde (bazen kasabada –Çaykara gibi) doğmuş, nüfusa aynı yerden kayıtlı vatandaşlar arasında maddi olanlar yanında manevi unsurları da kapsayan bir dayanışma ve yardımlaşma ağı oluşturulması. Bu ağ, talebelere burs verilmesinden esnaf arasında ilişkilerin yoğunlaştırılmasına, devlet dairelerinde görev yapan aynı mahalden insanların tanıştırılıp birbirinden haberdar kılınmasından aynı yerlere (daha doğrusu devlet dairelerine) mahalden yeni görevlilerin yerleştirilmesine, terfi ve atama işlemlerinin çözülmesine kadar uzanıyor.
Hemşeri dernekleri mahalden olan ve hayatın her yolunda yürüyen insanları bazen açılan lokallerde buluşturuyor. İnsanlar buraları hafta sonlarında veya vakitleri olduğunda ziyaret ediyor, türlü meşgalelere vakit harcıyor. Sohbetlerden çeşitli oyunlara kadar çeşitli şekillerde zamanını değerlendiriyor. Ancak, hemen hemen her hemşeri derneğinin ağında lokallere gelip gidenlerden çok daha fazla sayıda insan bulunuyor. Başka bir deyişle hiçbir hemşeri derneğinin cüssesini sadece lokale gelip gidenlerden ibaret sanmamak gerekiyor.
DEMOKRASİYE TABAN SAĞLAR
Dernekler ve Sivil Toplum Dergisi’nin her sayısında altı çizildiği üzere çoğu diğer dernek gibi hemşeri derneklerini de sivil toplumun bir parçası olarak görmek ve memnuniyetle karşılamak lâzım. Netice itibarıyla dernekler gönüllülüğe dayanan, insanların ortak amaçları takip etmek üzere bilerek ve isteyerek bir araya geldiği, üyelerinin, Hemşerilik kendi çapında nötr bir kavram. İnsanları ayrıştırmaktan çok birleştirmesi beklenir. Hemşeri derneklerine devam belli bir etnik, dini, siyasi aidiyete bağlanmayacağından, hemşeri derneği ortamları insanların bu tür farklılıkları bir yana atarak bir araya gelebilmesi gibi bir sonuca yol açar. Ayrışmaların bazen radikal kutuplaşmalara evrilebildiği bir toplumda bunu memnuniyetle karşılamamız gerekir. maddi ve manevi fedakârlığına dayanan oluşumlar. Bunların sayısının artmasının sivil toplumun güçlenmesiyle doğrudan alâkası var. Güçlü bir sivil toplum ise hem güçlü bir ülkeye hem de gelişmiş ve işlek bir demokrasiye daha sağlam bir taban anlamına geliyor. Ayrıca, bu derneklerin spontane bir şekilde ortaya çıkması ve hızla yayılması, tüm sıkıntılara rağmen ayakta kalmayı başarması da temelsiz bir fantezi olmayıp bir toplumsal ihtiyaca tekabül ettiklerini gösteriyor.
Hemşeri dernekleri toplumsal bütünleşmeye katkı açısından bazı iyi faaliyetlere imza atıyor. Hemşerilik kendi çapında nötr bir kavram. İnsanları ayrıştırmaktan çok birleştirmesi beklenir. Hemşeri derneklerine devam belli bir etnik, dini, siyasi aidiyete bağlanmayacağından, hemşeri derneği ortamları insanların bu tür farklılıkları bir yana atarak bir araya gelebilmesi gibi bir sonuca yol açar. Ayrışmaların bazen radikal kutuplaşmalara evrilebildiği bir toplumda bunu memnuniyetle karşılamamız gerekir. Ayrıca bu dernekler farklı özelliklere sahip insanların ortak çalışma yapmayı, işbirliğine girmeyi öğrenmesi açısından da fayda sağlamaktadır. Belki de birçok kişi sivil toplum kuruluşu üyesi, sorumlusu, yöneticisi olma yolunda ilk tecrübesini buralarda edinmektedir. Yürütülen faaliyetlerin olumlu sonuçlar vermesi ise şu veya bu çapta mutlaka karşılaşılan bir durum olmalı ki bu dernekler hem kendilerinin devamlılığını hem de üyelerinin derneğe bağlılığını ve varsa dernek mekânına düzenli geliş gidişini sağlamayı başarmaktadır. Özellikle kamu görevlerinde abartılmış hemşerilik dayanışması liyakatin iyice arkaya atılıp bir tür sadakat türü olarak hemşeriliğin öne çıkartılmasını teşvik edebilir. Kamu görevlendirmelerinde ehliyet ve liyakat ilkelerine bir türlü yeterince uyulamayan bir ülkede bunun kamu idaresinin olabileceğinden daha kötü ve ayrımcı olmasına değişen ölçülerde katkıda bulunması ihtimali vardır.
KÖTÜ ÖRNEK EMSAL OLMAZ AMA…
Bununla beraber, hemşeri derneklerinde bazı olumsuz yönlerin sadır olması da mümkün görünüyor. Gazete haberlerine bakılırsa bu tür derneklerin bazıları yasal olmayan –kumar gibi- faaliyetlerin yürütülmesine mekân teşkil etmektedir. Bununla beraber “kötü örnek emsal” olmaz deyip tüm hemşeri derneklerine bu gözle bakmamakta fayda var. İkincisi, bu derneklerin bazı ayrımcılıkları törpülerken başka bazı ayrımcılıkları teşvik etmesi ihtimali. Yukarıda da işaret ettiğimiz üzere, hemşeri dernekleri, din, dil, etnisite ve siyasi görüş farklılıklarına dayanan ayrılıkları geriletebilir ve hemşerilerin hemşerilik temelinde bir araya gelmesine yardımcı olabilir. Bu iyi bir durum. Ancak, en azından bazı durumlarda bu dernekler, hemşeriliği fazla abartarak başka bireylere veya hemşeri gruplarına karşı ayrımcılık yapılmasına sebep olabilir. Bu, toplumda uzun vadede her şeyde daha iyiye ulaşmada başlıca aracımız olan rekabetin kelimenin gerçek anlamında vuku bulmasını engelleyebilir. Benzer şekilde, özellikle kamu görevlerinde abartılmış hemşerilik dayanışması liyakatin iyice arkaya atılıp bir tür sadakat türü olarak hemşeriliğin öne çıkartılmasını teşvik edebilir. Kamu görevlendirmelerinde ehliyet ve liyakat ilkelerine bir türlü yeterince uyulamayan bir ülkede bunun kamu idaresinin olabileceğinden daha kötü ve ayrımcı olmasına değişen ölçülerde katkıda bulunması ihtimali vardır.
Şüphe yok ki, hemşeri dernekleri yaşamaya devam edecek. Türkiye’de bunu sağlamaya yeterli sosyolojik kompozisyon mevcut. Bir taraftan mevzuat iyileş(tir) mesi, diğer taraftan toplumsal ve siyasal kültürümüzde sivil toplum anlayışının köklerinin derinleşmesi bu dernekleri de zamanla daha etkin ve yararlı hale getirecektir. Mesela, kumar yasağının gözden geçirilmesi ve kumar oynamanın birçok ülkede olduğu gibi belli şartlar dahilinde serbestleştirilmesi, kumar gruplarını hemşeri derneklerini araç/maske olarak kullanmaktan vazgeçirecektir. Siyasi partilerin iktidara geldiklerinde kamu görevlisi atamalarında ehliyet ve liyakata birinci derecede önem vermesi de hemşeri dayanışmasının “bizden olsun da ne olursa olsun” anlayışından ve buna yönelik çabalardan uzaklaşmasına etkide bulunacaktır. Hemşeri derneklerinin toplumsal yararı aşikâr birçok faaliyeti ise demokratikleşen ve zenginleşen bir ülkede boyutlarını katlayarak yoluna devam edecektir.