HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, yerel seçim çalışmaları kapsamında yaptığı gezilerin birinde “yerel seçimlerin savaş seçeneğine son verme günü olacağı”nı vurgulamış. Bu mahallede genel ya da yerel fark etmez “kendilerine verilecek oyların barışa hizmet edeceği” söylemi yeni değil. Ortada hiç seçim olmasa çaylarını içmeye gitseniz de muhtemelen bu söylemi kendilerinden duyacaksınızdır. Bu söylemin arkasındaki yaklaşımı anlamak zor olmasa gerek; onlar kazandığında ve giderek daha çok kazandıklarında yani güçlendiklerinde birincisi barış ortamı gelişecek ve bununla bağlantılı olarak ikincisi insanların buna dair umutları gelişmiş olacak. Bunun olmaması birçok sebeple mümkündür; yani siz barış ortamının sağlanması için çabalarken enerjinizi, imkânlarınızı ve fırsatlarınızı buna yöneltirken yine de bu sağlanmayabilir. Ancak en kötü ihtimal ile bu söylem üzerinden hareket eden bir insan, bir grup ya da bir hareketten beklenti, söylemine uygun hareket etmesidir. “Kazanmak ile barış” arasında kurdukları bağlantıyı anlamak ne kadar kolay ise bu söylem kendisinden beklenen sonuçları oluşturmuyorsa bu söylemin sahipleri bu söyleme uygun hareket etmiyorlarsa o zaman tutarlılık ve samimiyetin olmadığı, söylem ile pratiğin uyuşmadığını anlamak da zor olmasa gerekir. Bütün söylemlerin temelinde barış varsa o zaman insanların da buna uygun davranılmasını isteme hakkı olsa gerek.
HDP başarısız bir parti midir? HDP güçsüz bir parti midir? Sorularına verilecek cevap “hayır” olacaktır. Nitekim yerel seçimlerde de genel seçimlerde de başarılı olduklarını ispatlamışlardır. Sadece Türkiye’de değil uluslararası platformlarda da kendisini ifade edebilmektedir. Türkiye’de çok güçlü sivil toplum kuruluşlarından ve Kürdlerden hatırı sayılır bir destek de almaktadırlar.
HDP daha ne kadar güçlenebilir ya da seçimlerde ciddi bir destek alabilir bilinmez; ama güçsüz ve başarısız olmadıkları yeteri kadar açıktır. “Kendilerine rağmen” kazanabilecekleri çok sayıda belediye, kendilerini temsil eden çok sayıda il meclis üyesi ve elde edebilecekleri çok sayıda milletvekili ile mecliste temsil ediliyorlar. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de hatırı sayılır bir destek alıyorlar. Bütün bunlar HDP’nın “barış” üzerinden kurduğu söylemine hizmet etmiyor. Esasen bu söyleme uygun politik bir hat oluşturmadıkları gibi kendi söylemini de çürüten, anlamsızlaştıran bir pratik ile hareket etmektedirler. En güçlü oldukları dönemde PKK’nın 12-13 yaş sınırına kadar inen silahlandırma politikalarına destek verdiler. Kendi seçmenlerinin sokaklarında hendekler kazılmasına çatışmalara girilmesine sesiz kaldılar. O dönemde ülke ülke dolaşıp “savaş değil; savunma var” gibi tuhaf çalışmalar yaptılar. Bütün bu olup bitenlere yeteri kadar destek veremediler diye çıkıp özür dilediler. Yanlış okumadınız ya da ben yanlış yazmadım koskoca bir teşkilatı acil bir şekilde Diyarbakır’da toplayıp özür dilediler.
Anlaşılan yaklaşan yerel seçimlerde de yine bahsi geçen söylem üzerinden bir seçim çalışması yapacaklar. Keşke gerçekten HDP gücünü ve imkânlarını barışa kanalize edebilseydi! Ve gerçekten imkânlarını, fırsatlarını barışın kurulmasına sağlamış olsaydılar. Mesela Diyarbakır’da toplanıp PKK’ye “sizin şiddetiniz, sizin yol ve yönteminiz barış süreçlerini zehirlemektedir” diyebilseydiler!
Bütün söylemlerini barış üzerinden kuran bir gruptan “PKK’ye dur” denilmesini istemek ya da hiç olmadı yani en azından PKK’nın cinayetlerine suikastlerine tepkinin gösterilmesini istemek haksızlık mıdır? Onlardan çok şey mi talep edilmektir? Vatandaşlardan destek isterken bunun barışa hizmet olacağını ifade eden bir yapılanmadan başka ne istenir?
Eğer öyle olsaydı o zaman yerel seçimdeki başarılarının barışa da hizmet edeceği sonucuna varabilirdik. O zaman denilebilirdi ki “genel başkan haklıdır, HDP’nin kazanmasına, güçlenmesine verilecek destek barış ve huzur ortamının en azından sağlanmasına yönelik bir çabaya harcanacak”. Ne yazık ki HDP her ne kadar bütün söylemlerinin ana omurgasını “barış” oluşturuyorsa da imkân ve fırsatlarını bu söyleme uygun kullanmıyor. Bundan dolayı 100 tane belediye değil; mucizevî bir şekilde 200 tane belediye de kazansalar kendi politik duruşlarından dolayı bütün bu kazanımların barışa destek olacağına inanmamıza yetmeyecektir. En azından benim inanmamı sağlamayacaktır.
1 Kasım 2018